USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Seyahat Defteri: Hayallerin Peşinde

04-02-2025

 Gidiyorum ey sevgili, elimde bir bavul, bir bilet, bir kitap ve hayallerimi alıp götürüyorum buralardan. Diyar diyar gezdirmeye çıkarıyorum.

Anılarıma bir satır daha yazmaya gidiyorum.

Bir bilet var elimde, belki 6 güne döneceğim ama bazen dönülmeyen yolculuklar vardır.

Mesela ölüm gibi, mesela..

Renklerle süslediğim o hayallerimi gerçekleştirmeye gidiyorum ve döndüğümde birikmiş anılarım olacak, geriye dönüp bakacağım ve bir zambak koklarcasına deva bulacağım.

Ey kendim! Ne olursa olsun hayallerine hayaller ekle, bekle... Bilirsin hayat bu, bir kitap misali okunur ve biter. Ama üzülme, bu kitabın 20. sezonunun 2. bölümündeyiz.

Yaşadıkça eklenecek o sayfalar, hamdolsun.

Yaşamaya değer mi hayat? Yaşamaya değmezse neden yaşanır ki bu hayat?

Kıymetli okurlarım, hoş geldiniz. Seyahat nedir sizce? Her gezen seyyah olur mu? Ya da her okuyan bilge olur mu? Düşünmek, tartışmak lazım gelir. Ben Erva iddialıyım ki kendime bir lakap taktım ve dedim ki: Seyyah Erva, tabi bu lakabın altında ezilir miyim, yükselir miyim meçhul. Ama gelin, size yakın zamanlı Antalya ili seyahatimden edindiğim tecrübelere anlatayım.

Bir kamp sebebiyle Antalya'ya gittim; eğitim kampı olduğu için gezmeye pek tabi fırsatım az oldu. Lakin yine de pek kıymetli şeyler edindim. Gezmek için fırsat bulduğumuzda Antalya ilimiz öğleden sonra yağmur ile bereketlenecekti. Biz de yağmura kalmadan gezmeye çalıştık. Yağmur demişken, eğer Ocak aylarında giderseniz ve hava durumu yağmurluysa, ciddi bir yağmurla karşılaşacağınızı bilmelisiniz. Bardaktan boşalırcasına yağmak tabiri tam da Antalya için söylenmiş. Tabi hava soğuk da oluyor; iyi giyinmek lazım. (Tabi, Ağustos'ta giderseniz hamamın içinde gibi hissedeceksiniz, onu da unutmayın.) Gezerken tam da bu yağmurlu, kara bulutların üstümüzde gezindiği anlarda deniz bembeyazdı ve ruhsuz duruyordu. Sanki bomboş bir suya bakıyor gibi hissettim. Biz geziye devam ederken kedileri sevmeyi ihmal etmeyelim derken, buranın kedilerinin bizim oranınkilerden farklı olduğunu anladım. Kediler, insanlardan pek korkmuyorlar; lakin insanları pek sevdikleri de söylenemez, hatta kendilerini sevdirmekten de hoşlanmıyorlar. Resmen kediyi sevmeye çalıştım, diye bir pati dayak yedim. Bir bu eksikti, neyse... Bu kedi ile alakalı herhalde derken, başka bir kedinin de böyle olduğunu fark edince kedileri sevmekten vazgeçtim.

Cumhuriyet Meydanı’ndan dümdüz ilerleyerek Yat Limanı'na, oradan Kaleiçi sokaklarına, oradan Varyant Sokağı'na doğru ilerledik. Antalya’nın pek bir şeyi meşhur değildi. Bir çıtır balık var dediler, yedik. Tabi güzeldi ama acayip bir tat değildi. Belki başka birisi farklı düşünebilir,

tabi. Piyazları varmış, onu denemeye fırsatımız pek olmadı. Ama çok hoşuma giden bir şeyi fark ettim: İnsanlar gerçekten kibar, nazik kişiler. Bu arada, ben Sivaslıyım ve ne yazık ki kendi memleketimde buna rastlamak nadiren gerçekleşiyor.

Arada sizinle bu seyahat defteri kısmını açmayı planlıyorum. Hem şiiri hem seyahati birleştirmek hoşuma gitti. Umuyorum ki sizler de keyif almışsınızdır. Kendinize iyi bakın, hoşça kalın.

Vardır bir izi, vardır bir lekesi, vardır bir sebebi.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?