USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000
Gündem

Sivas’ta tarım arazileri azalıyor

Sivas’ta tarım arazileri azalıyor

Sivas’ta tarım arazileri azalıyor
07-12-2022 07:00
Google News

Uğur YİĞİT

TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, 5 Aralık Dünya Toprak Günü dolayısıyla açıklamalarda bulundu. Toprak kaynaklarının sürdürülebilir bir şekilde yönetilmesi gerektiğini ifade eden Bayraktar, yapısı bozulmamış sağlıklı toprağın önemine dikkat çekti. 

Bu yıl Birleşmiş Milletler tarafından Dünya Toprak Günü’nün sloganının “Gıdanın başladığı yer” olarak belirlendiğini ifade eden Bayraktar, “Birleşmiş Milletler bu yıl ki sloganı ile toprak yönetimindeki artan zorluklara vurgu yapmak, toprak bilincini artırmak ve toplumların toprağın sağlığını iyileştirmek için daha fazla çaba göstermesi gerektiğine değindi. Birleşmiş Milletler, toprağı, bitki büyümesi yoluyla insanlar ve hayvanlar için gıda sağlayan organizmalar, mineraller ve organik bileşenlerden oluşan bir dünya olarak tanımlıyor. Toprakların da sağlıklı kalabilmesi için bizler gibi uygun miktarlarda çeşitli besin kaynaklarına ihtiyacı vardır. Bilinçsiz tarımsal üretimle topraktaki besin zinciri bozuluyor, bu zincir iyi yönetilmezse verimlilik giderek kayboluyor ve besin değerleri azalan ürünler üretiliyor. Toprak besin kaybı, beslenmeyi tehdit eden önemli bir toprak bozulma sürecidir. Bu durum tüm dünyada gıda güvenliği ve sürdürülebilirliği için küresel düzeyde en kritik sorunlar arasında kabul ediliyor. Birleşmiş Milletler verilerine göre, son 70 yılda, gıdalardaki vitamin ve besin seviyesi önemli ölçüde azaldı” dedi. 

Her geçen gün erozyon, çölleşme, toprak kirlenmesi, tuzlanma, toprak içindeki organik madde ve mikroorganizma varlığının azalması gibi sebeplerin toprakların da sürekli bozulmasına neden olduğunu kaydeden Bayraktar, “Bunların yanında aşırı ve bilinçsiz sulama, uygun miktarda kullanılmayan pestisitler, ağır ve sürekli toprak işlemeleri ve aşırı hayvan otlatma gibi tarımsal uygulamalar da topraklarımıza zarar veriyor. Bu nedenle toprak ekosistemine uygun uygulamaları teşvik etmek, toprağın yapısını bozacak, verimini azaltacak her türlü uygulamadan kaçınmak ve amaç dışı kullanımları engellemek, yapılması gereken önemli bir görev haline geliyor. Tarım arazilerimiz, arazi bozulumunun yanı sıra geri dönüşü olmayan bir şekilde elden çıkıyor. Bunun sebepleri bellidir. Sebepler içinde, nüfus artışını, kırsaldan kente göçü, tarım arazilerinin içinden geçen ve araziyi bölen karayollarını, otobanları, bunların çevresinde kurulan sanayiyi, turizmi, madenciliği, kamu yatırımlarını ve yerleşim alanlarını sayabiliriz. Bizler bu açıklamaları yaparken bu sektörler ülkenin sanayisinin, madenciliğinin de gelişmesi gerektiğini dile getiriyor. Elbette ülkemiz her alanda gelişmelidir. Ancak bu gelişmeler verimli tarım arazilerinin üzerinde oluyorsa, en kıymetli miraslarımızdan zeytin bahçeleri madenciliğe açılıyorsa, büyük şehirlerde birinci sınıf tarım arazileri sanayiye açılıyorsa, buna karşı çıkmamak mümkün olabilir mi?” diye sordu. 

KAYNAKLAR GİDEREK AZALIYOR

Türkiye’de toprağın hor kullanıldığını dile getiren Bayraktar, “Çocuklarımızın bize emaneti olan topraklarımızı kaybediyoruz. Nüfus artışı, sanayileşme, madencilik, turizm, ulaştırma ve kentleşme nedeniyle toprak ve su kaynakları üzerindeki baskı her yıl biraz daha artıyor. Ayrıca, tarım arazilerimizin küçük, parçalı, dağınık, çok hisseli olması ve sulama imkânlarının halen yetersizliği ile verimli kullanımı da sağlanamıyor. Yüzölçümü 78,35 milyon hektar olan Türkiye’nin, uzun ömürlü bitkilerle beraber toplam arazi miktarı 2005-2020 döneminde 26,6 milyon hektardan 23,1 milyon hektara gerilemiştir. Bir diğer ifadeyle, yaklaşık 15 yılda 3,5 milyon hektar tarım arazisini kaybettik. Ülkemizde en fazla tarım arazisine sahip Konya’da son 10 yılda tarım alanları yüzde 10,5 azaldı. Aynı dönemde tarım arazilerinin en fazla olduğu illerimizden sırasıyla Şanlıurfa’da yüzde 16,6, Sivas’ta yüzde 17,8, Yozgat’ta yüzde 15,7, Çorum’da yüzde 12,5, Adana’da yüzde 12,4, Mersin’de yüzde 13,1, Kırşehir’de yüzde 17,6, Mardin’de yüzde 12,9, Edirne’de yüzde 14,0, Malatya’da yüzde 11,9, Muş’ta 12,3, Hatay’da 16,9, Kastamonu’da ise yüzde 13,4 azalma gerçekleşti” dedi. 

TOPRAKLARIMIZI KORUMALIYIZ

Ülkemizin dünyada toprak rezervi azalan ülkelerden biri olduğu olduğunu kaydeden Bayraktar, “Topraklarımızın korunmasının ne denli önemli olduğu açıkça görülüyor. Bu unutulmamalı ve topraklarımız çok iyi korunmalıdır. Tarım arazisi için uygun olan toprakların korunması daha da önemlidir. Ülkemizde nüfus yıldan yıla artarken tarım alanlarının azalmasıyla kişi başına düşen arazi miktarı her geçen yıl azalıyor. İstatistiklere göre 2005 yılında kişi başına 3,9 dekar arazi düşerken, bu değer 2010 yılında 3,4 dekara, 2015 yılında 3 dekara 2021 yılına gelindiğinde ise 2,7 dekara geriledi” dedi. 

İllerde Toprak Koruma Kurullarının tarım arazilerinin amaç dışı kullanımı konusunda kararlar verdiğini belirten Bayraktar, “Bu kurullar sadece bugünün değil geleceğin, çocuklarımıza bırakacağımızın mirasın kararını veriyor. Bu kurullar aldığı kararları bir değil bin kez düşünerek almalıdır. Bu bakımdan biz Toprak Koruma Kurullarını fazlasıyla önemsiyoruz. Kurullarda toprağın, tarımın önemini çiftçi adına anlatacak, toprağın sahibi olan çiftçilerimizin temsilcisi Ziraat Odalarının bulunması zorunlu olmalıdır. Yılda 3-4 ürün alınabilen, verimliliği Türkiye ortalamalarının üstünde olan, üreticilerimizin gözü gibi baktığı bu alanlar Toprak Koruma Kurullarında amaç dışı kullanıma açılmamalıdır. Bu kurullarda çiftçinin, toprağın önemini en iyi Ziraat Odası temsilcisi anlatacaktır. Toprak Koruma Kurullarına gelen arazilere artık vazgeçilemez gözüyle bakılmalı, imzalar atılırken gelecek nesillerin bizlere emaneti olan toprakları kolayca gözden çıkarmamalıyız. Verimli tarım arazilerini tarım dışı amaçlarla kullanmak, büyük bir savurganlıktır. Birinci sınıf sulamaya uygun tarım arazilerimizin, imara açılmasına asla izin vermemeli, bu arazilerin üzerine sanayi tesisleri, şehirler kurmamalıyız. Dünyada gıda krizi beklenirken, önümüzdeki yıllarda yaşanabilecekler bugünden öngörülüyor. Artık bir karış dahi kaybedecek toprağımızın olmadığı ortadadır. Gıda güvencesi için toprağın olmazsa olmaz olduğu bilincini bütün toplumda aynı düzeyde oluşturmak ve bundan sonra da bu bilinçle topraklarımıza sahip çıkmak zorundayız. Verimli topraklarımızı kaybetmeye devam edersek, gıda üretimi ve gıda güvencesi ciddi şekilde zarar görecek, gıda fiyatlarındaki dalgalanmalar artacak ve milyonlarca insan potansiyel olarak açlık ve yoksulluğa itilecektir. Tarım alanlarındaki bozulmanın ve azalmanın önlenmesi toprak ve tabiat sevgisi ile büyüyen nesillerin toprağına sahip çıkmasıyla mümkün olabilir. Toprak sevgisi, koruma bilinci ilköğretim düzeyinde eğitim öğretim müfredatına girmeli, toprağı tanımanın yaşamı tanımak olduğu çocuklarımıza aşılanmalıdır. Bir santimetre kalınlığındaki bir toprağın oluşabilmesi için yüz ile bin yıllık bir süreç gerektiğinden topraklarımızın bilinçli kullanılmasının ne kadar önemli olduğu unutulmamalıdır. Tarımda gelişmiş teknolojileri kullanarak birim alandan en fazla verimi alabilmek, ülke topraklarında ekilmeyen alan bırakmamak, dünyada belirli ürünlerde söz sahibi olan ülkelerle rekabet edebilmek, kırsal alanda üreticilerin gelir ve yaşam seviyelerini artırmak amacıyla çiftçilerin tarımsal alandan kopmamaları için her türlü çaba gösterilmelidir. Ancak bunu yaparken tabiatın dengelerini altüst etmemek ve sürdürülebilir tarımsal üretim imkanlarını da yok etmemek zorundayız. Tarım politikaları tarım arazilerini korumak, çiftçiyi arazisinde, köyünde tutmak, çiftçiye ailesini geçindirecek bir gelecek sağlamak üzerine kurulmalıdır. Toprağımızın kıymetinin herkesçe çok iyi bilindiği, toprağı yönetenlerden kullananlara kadar her kesimin ona saygı duyarak, hareket edeceği günler temennisiyle Dünya Toprak Günü’nü kutluyorum” dedi.


Editor : Haberpanelim
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
RESMİ İLANLAR
Bugün yayınlanan resmi ilan bulunamadı!...
ANKET
ARŞİV ARAMA
E-GAZETE
13.12.2024
PUAN DURUMU
GÜNÜN KARİKATÜRÜ
Günün Karikatürü