USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

MİR´RÂÇ VE ETTEHİYYÂTÜ´ NÜN FAZİLETİ

12-11-2018

Mukatil b.Hibban´ın rivayetine göre, Peygamberimiz(s.a.s) şöyle buyurdu: ?Mi´râç gecesi, göklere çıkarıldığım sırada Cebrail önümden giderek beni Sidretü´l-Münteha´nın yanında bulunan Hicâb-ı Ekber´e kadar götürdü. Oraya varınca Cebrail bana, ?Buyur yoluna devam et!? dedi. Ben de kendisine: ?Buyur, önümden git!?deyince bana: ?Yâ Muhammed! Buradan öteye senden başka hiç kimse geçmemelidir. Sen allah katında benden üstünsün?dedi. Bunun üzerine tek başıma ilerlemeye devam ederek üzerine bir cennet döşeği serilmiş altın bir sedirin yanına vardım. Bu sırada Cebrail, arkamdan: ?Yâ Muhammed! Yüce Allah seni övüyor, O´nun dediklerini dinle ve O´na itaat et. Sakın O´nun konuşmaları seni ürkütmesin? dedi.

-Bu sırada Allah´ı övmeye başlayarak: ?Ettehiyyâtü lillâhi vesselâvatü vettayyibât= Tahiyyat, güzellikler, salavâtlar Allah´ındır..? dedim.

-Yüce Allah, benim sözlerime karşılık: ?Esselâmü aleyke eyyühen nebiyyü ve rahmetullahi ve berekâtühu= Selâm üzerine olsun ey Peygamber ve Allah´ın rahmeti ile berekâtühu? buyurdu.

-Ben de buna karşılık: ?Esselâmü aleyna ve alâ ibâdillahissâlihîn = Selâm bizlerin ve Allah´ın bütün sâlih kullarının üzerine olsun!? dedim.

- Bu arada Cebrail de: ?Eşhedü en lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abduhu ve Resûlühu = Şehadet ederim ki, Allah´tan başka ilâh yoktur ve Muhammed de O´nun kulu ve Resûlüdür? dedi.

- Yüce Allah da şöyle buyurdu: ?Amenerresûlü bima ünzile ileyhi min Rabbihî = Allah´ın Resûlü, Rabbinden kendisine nazil olan âyetlere inandı?(Bakara/285) buyurdu.

-Ben de O´na şöyle cevap verdim: ?Yâ Rabbî! Sana imân ettim, Müminlerin tümü de Allah´a, meleklerine, kitaplarına ve bütün peygamberlerine inandılar. Biz O´nun peygamberlerini birbirinden ayırmayız. Oysa Yahudiler ve Hristiyanlar Hz. Musa ile Hz. İsa  arasında fark gözetmişlerdi? .? (Ebûl-Leys Semerkandî, Sohbetler, s.472)

 

 

 

HZ. DAVUD´UN SIZLANMASI.

Anlatıldığına göre Hz. Davud, bir sahile çekilmiş, orada bir yere kapanarak bir yıl süre ile kendini ibadete vermişti. Sonunda bir gün: ?Yâ Rabbi, belim büküldü, gözlerim görmez oldu ve göz pınarlarım kurudu. Bu durumumun sonu nereye varacak bilmiyorum? dedi. Bunun üzerine Yüce Allah, bir kurbağaya: ?Kulum Davud´a cevap ver!? diye vahyetti. Allah´ın bu emri üzerine kurbağa şunları söyledi: ?Ey Allah´ın Peygamberi, bir senedir ibadet ediyorsun diye Allah´ı minnet altında mı bırakmak istiyorsun? Seni peygamber olarak gönderen Allah adına yemin ederim ki, ben 30 yıldır bir saz parçası üzerinde Allah´ımı tespih ettiğim, O´na hamdettiğim halde yine de O´nun korkusundan tırnaklarım titriyor.?

Kurbağadan bu sözleri dinleyen Hz. Davud, hüngür hüngür ağlamaya başaladı. (Ebûl-Leys Semerkandî, Sohbetler, s.452)

 

PEYGAMBERE SALÂT VE SELÂM GETİRMEK

Rahmet ve merhametin eşsiz timsali, dini ve ahlâkî hayatımızın örnek şahsiyeti, hiç şüphesiz sevgili Peygamberimiz Hz.Muhammed (s.a.s.) dir. Cenab-ı Allah, ?(Ey Muhammed) ! Seni, ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik??(Enbiyâ,21/107) buyuırmaktadır.  Âlemlere rahmet olarak gönderilen Hz.Peygamber´in hayatı incelendiğinde; muhteşem özellikleri açıkça görülür. O, beşeriyete Allah´ın en mükemmel dini olan islâmiyeti tebliğ etmiştir. O´nun hayatı sevgi, şefkât, hoşgörü, fazilet ve samimiyet doludur. Beşeriyetin her zaman ve mekanda Hz.Peygamber´in tebliğ ettiği ilâhî mesaja, örnek kişiliğine ve rehberliğine ihtiyacı vardır.Çünkü bu mesaj insanların can, mal ve ırz güvenliğini korumayı amaçlamıştır.

            Kur´ân-ı Kerim´de de bildirildiği üzere,  peygamberlik Hz.Muhammed (s.a.s) ile son bulmuştur: ?Muhammed sizin erkeklerinizden hiçbirisinin babası değildir. Fakat O, Allah´ın resulü ve peygamberlerin sonuncusudur??(el-Ahzâb,33/40). Artık O´ndan sonra peygamber gelmeyecektir. O´nun getirdiği mesaj da kıyamete kadar sürecektir.

                O´na olan hürmetimizi ve sevgimizi göstermenin yolu olarak,  Peygamber Efendimiz (s.a.s.) anıldığında, her seferinde ?Sallâllahu aleyhi ve sellem? şeklinde salât ve selâm getirerek O´na karşı hürmetimizi göstermeli ve saygıda kusur etmemeliyiz.

            Hz. Peygamber(s.a.s.) Efendimiz, bir gün minbere çıkarken, her basamakta  ?Amin!? dedi. Sebebi sorulduğunda da:

-?Bana Cebrail Aleyhisselâm geldi ve,

--Yâ Muhammed, kimin yanında senin adın anılır da sana salâvat getirmez ve ölürse Cehenneme girer. Allah uzak etsin. Amin? de, dedi. Ben de ?Amin´ dedim.?buyurmuştur.( İmam-ı GAZALİ, a.g.e. s.151)

Yüce Allah , Kur´anda, Hz. Peygamberi hem bir şahit, hem bir müjdeci ,hem de bir uyarıcı olarak gönderdiğini ( Feth ,48/8)buyurmakta ve yine ?Ey insanlar, Allah´a ve Peygamberine inanasınız , ona yardım edesiniz, ona saygı gösteresiniz ve sabah ?akşam Allah´ı tesbih edesiniz diye (Peygamber´i gönderdik )?( Feth,48/9 )  diye buyurmaktadır.

Salât-ü selâm, tahiyyat-u ikram, her türlü ihtiram Efendimiz (s.a.s.)´ e, O´nun âline, ashabına ve O´nun yolundan gidenlere olsun !

BİR AYET:

 ?Bir kötülüğün karşılığı, onun gibi bir kötülüktür

 (ona denk bir cezadır) . Ama kim affeder ve arayı

düzeltirse onun mükâfatı Allah´a aittir. Şüphesiz O

zalimleri sevmez.?( Şûrâ,42/40)

 

           TATLI DİLLİ, GÜLER YÜZLÜ VE HOŞ GÖRÜLÜ OLMAK

            Bizi gerçek anlamda insan yapan, bizleri güzelleştirip değerli kılan ve öteki canlılardan ayıran özelliklerin başında söz söyleme yeteneğimiz gelir. ?Güzel bir söz ve bağışlama, peşinden gönül kırma gelen bir sadakadan daha hayırlıdır??(Bakara,2/263) diyen Yüce Rabbimiz, güzel söz söylemenin ve insanları bağışlamanın ne kadar önemli olduğunu belirtmektedir. Güzel bir söz, kalplerin yaralarını sarar, onları hoşnutluk ve güler yüzlülük duygularıyla doldurur. Bağışlama, ruhların kirlerini temizler, yerine kardeşlik ve doğruluğu yerleştirir. Dilden kalbe yol vardır: İnsan diliyle kendisini de başkalarını da yüceltir. İslam adabının gereği olarak tatlı konuşmak ve güler yüzlü olmak durumundayız. Güler bir yüz, tatlı bir dille tamamlandığı zaman insana bütün kapılar açılır. Gönüller güzel ve hoş sözlerle kazanılır.(Dr.Bahattin Akbaş, Güzel Söz ve Bağışlama Sadakadır, Kur´ân´dan Öğütler 1 , D.İ.B.Yayını, s.268-269)

İslâm itikadına göre Allah, korkulan bir varlık olmaktan çok, sevilen, sevildiği için de sayılan bir varlıktır. İnançlı insanlar, Allah´ı sevip saydıkları için O´nun yüce iradesine, emir ve yasaklarına riâyet ederler. Kâinattaki her çeşit sevgi, Allah sevgisinin bir tecellisi ve aksidir. Allah´ı sevenler, O´nun en büyük eseri olan insanı, hayvanları, bitkileri, ağaçları, çiçekleri-böcekleri kısaca tüm tabiatı sever; ilâhî güzellikleri ve özellikleri tabiat aynasında temaşa ederek ona meftun olurlar. Yüreğinde sevgi olan kişi, başkalarına karşı, hatta hayvanlara karşı, tabiata karşı hoşgörülü olur; yumuşak olur, âlicenap olur, iyilik sever olur, yardımsever olur; hiç kimseyi incitmez, karıncaya dahi zarar vermekten korkar?Kalbinde Allah sevgisi olan mümin, daima güler yüzlüdür, tatlı dillidir; kimsenin hatırını yıkacak, kalbini kıracak söz sarf etmemeye çalışır; bitkilerle dahi sevgiyle, tatlı sözlerle, gülümseyerek sohbet eder.

Affetmek; kasıtlı veya kasıtsız olarak kötülük veya haksızlık eden, suç veya günah işleyen birini bağışlama, cezalandırmaktan vaz geçme anlamına gelen bir ahlâk terimi olup İslâmın müminlerde bulunmasını istediği önemli erdemlerden biridir.??Şüphesiz ki Allah çok affedicidir, çok bağışlayıcıdır.? (Hac,22/60). ?Bir kötülüğün karşılığı, onun gibi bir kötülüktür (ona denk bir cezadır) . Ama kim affeder ve arayı düzeltirse onun mükâfatı Allah´a aittir. Şüphesiz O zalimleri sevmez.?( Şûrâ,42/40). ??Onlar affetsinler, vazgeçip iyi muamelede bulunsunlar. Allah´ın sizi bağışlamasını arzu etmez misiniz ? Allah, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.?(Nûr,24/22). ?Sen af yolunu tut, iyiliği emret, cahillerden yüz çevir.?( A´râf, 7/ 199).

Hoşgörü ise; bir kimsenin kendisine kötülük edene aldırmaması, ondan yüz çevirmesi, onu hoş görüp bağışlaması anlamına gelir. Yüce Mevlâmız, ?Sen af yolunu tut, iyiliği emret, cahillerden yüz çevir? (A´râf, 7/ 199) ayetinde, insanî ilişkilerde kişinin kolaylaştırıcı olması, suç ve kusurları bağışlayarak onları affedip sıkıntıdan kurtarması ve onlara maddi- manevî yardımlarda bulunarak fedakârlık örneği sergilemesi, kısaca hoşgörülü olması öğütlenmektedir.

 

EZAN VE KAAMETİ DİNLEME ADÂBI.

 

Rivayete göre, Peygamberimiz(s.a.s.), şöyle buyurmuştur: ?Müezzin ezan okurken onun arkasından ezan cümlelerini tekrar eden kimse müezzin kadar sevâb kazanır?

Ezanı işiten kimse onu saygılı bir edâ ile dinlemeli ve müezzinin söylediği cümleleri şu şekilde tekrar etmelidir:

- Müezzin ?Allahu ekber? deyince; dinleyen ?Allahu Ekber, celle celelehû? demelidir.

- Müezzin, ?Eşhedü en lâ ilâhe illallah? deyince, dinleyen de aynen tekrar etmelidir.

- Müezzin, ?Eşhedü enne Muhammeden Resûlullah? deyince, dinleyen: ?Eşhedü enne Muhammeden Resûlullah, Allahümmessalli alâ Seyyidina Muhammed? demelidir.

- Müezzin, ?Haya ale´s-selâh? deyince, dinleyen: ?Haya ale´s-selâh, La Havle velâ kuvvete illâ billahi Aliyyil Azîm?demelidir.

- Müezzin, ?Hayye ale´l ? felâh? deyince, dinleyen: ?Hayye ale´l ? felâh, Mâşâllahu kâne? demelidir.

- Müezzin, ?Allahu Ekber? deyince, dinleyen aynısını tekrarlamalıdır.

      -     Müezzin, ?Lâ İlâhe İllallah? deyince de, dinleyen aynısını tekrarlamalıdır.( Ebûl-Leys Semerkandî, Sohbetler,s.279)

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?