Ağrı günlük aktivitelerimizi, iş hayatımızı, sosyal hayatımızı, uyku düzenimizi olumsuz etkilemektedir. Hafif, yoğun şiddetli, sürekli devam eden, ara sıra gelen veya gezici ağrılar olabilir. Bazen de kronik, ızdırap verici, çaresiz bırakan ağrılara sahip olabiliriz.
Ağrılar her ne kadar hoşumuza gitmeyen duygular olsa da bize vermek istedikleri mesajlar hayatta kalmamız için çok önemlidir. Ağrı bir problemin varlığının habercisi olabilir ve çoğu zaman bu problemi çözene dek bizlere mesaj göndermeye devam eder. Bir nevi bizlerin koruyucu mekanizması diyebiliriz. Ağrı kesiciler bizlerin ağrıyı algılamamızı azaltarak yalnızca onu hissetmemizi engelliyor. Böylece asıl problemi halletmeden ağrıyı inhibe etmiş oluyoruz ve problem hala orada duruyor. Bu durumda yapmamız gereken sadece ağrıyla savaşıp onu susturmak mı? Yoksa altta yatan sebebi bulup onu iyileştirmek mi?
Bel fıtığı, boyun fıtığı, migren, fibromiyalji, menisküs yaralanmaları, kaza sonrası yaralanmalar, sinir sıkışması, kas yırtıkları, skolyoz, kifoz da ağrıya sebep olabilen durumlardan birkaçıdır.
Havaların soğumasıyla danışanlarımızın ağrı şikayetleri artmaktadır. Bunun sebebi ise hava yoğunluğundaki değişimin özellikle romatizmal hastalığa sahip olan bireylerin eklemlerini etkilemesidir. Ayrıca soğuk havayla birlikte damarlarımızdaki kasılma ve kas spazmı da ağrıya sebebiyet vermektedir.
Biz fizyoterapistler bu durumlarda danışanlarımıza biyopsikososyal yönden yaklaşıp uygun iyileşme evrelerini belirliyoruz. Amacımız kişinin ameliyat olmadan iyileşmesini sağlamak, ağrı kesici kullanımını azaltmak veya bitirmektir. Kişinin daha özgür, konforlu ve dinç bir şekilde yaşam sürmesi öncelikli hedefimiz. Bunları yaparken bireyin kas kuvvetini ve esnekliğini, artırmak, kısalan kaslara yönelik uygulamalarda bulunmak seanslarımızın bir parçasıdır. Kişiye uygun manuel terapi, elektroterapi modalitesi ve egzersizleri seçerek asıl problemi çözmeye çalışıyoruz. Ayrıca seans bittikten sonra oluşabilecek hastalık ve yaralanma riskini en aza indirmek hedeflerimizdendir.
Kişilere önerimiz uzman kişilerden destek alarak iyileşme süreçlerini yönetmeleridir. Problem aynı olsa da uygulanacak iyileşme modaliteleri kişisel özelliklere, yaşa, cinsiyete ve daha birçok değişkene bağlıdır. Bu yüzden herkesin iyileşme sürecinde farklı teknikler uygulanır.
Peki sonbahar ve kış aylarında ağrısız bir yaşam, sağlıklı ve formda olabilmek için kendi kendinize yapabilecekleriniz nelerdir? Bunlardan biri olabildiğince güneş ışığından yararlanmanızdır. Öğle saatlerinde dışarıda veya balkonda vakit geçirip D vitamini sentezinizi hızlandırabilirsiniz. Ayrıca günde 7500 adım atarak hem zihninizi hem bedeninizi rahatlatabilirsiniz. Sabahın erken saatlerinde vücut kortizol seviyeleri yüksek olduğundan ağır egzersiz ve yürüme kalp krizine sebebiyet verebilir bu yüzden yürüyüş saatlerine dikkat etmeniz gerekiyor. Ek olarak beslenmenize dikkat ederek mevsim meyvelerinden sebzelerinden vücudunuz için gerekli vitamin ve mineralleri almak sağlığınız açısından faydalı olacaktır.
Arzu 1 yıl önce