USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

ŞİDDETE BAŞVURMAK VE AZGINLIK

03-06-2021

Yüce dinimiz İslâm, mutlu birey, mutlu aile ve barış içinde bir toplum oluşturmayı amaç edinmiştir. Bu nedenle, insanî ilişkilerde hoşgörü, rahmet, sevgi ve saygı gibi prensipleri esas almıştır. İslâm dini, kavga ve şiddete anlam ve içerik yönünden taban tabana zıttır ve her vesile ile iyiliği, güzelliği, kardeşliği, merhamet ve adaleti, öfkeyi yenmeyi emir ve tavsiye etmiştir; insanların kişilik haklarına, mallarına ve canlarına tecavüz etmeyi yasaklamıştır.

Kur’ân’ın Nahl Sûresinin her hafta Cuma hutbesinde söylenen: “Şüphesiz Allah, adaleti, iyilik yapmayı, yakınlara yardım etmeyi emreder; hayasızlığı, fenalık ve azgınlığı da yasaklar…” (Nahl,16/90), ayeti gereğince hem aile içi ilişkilerde, hem komşuluk-akrabalık ilişkilerinde, hem de toplumun diğer alanlarında ihsan ve iyilik etmek, çok gerekli bir ahlâkî özelliktir.

Yüce Rabbimiz ayet-i kerimenin diğer kısmında da bizleri hayasızlıktan, fenalıktan ve azgınlıktan menetmektedir. Böylece, dinimiz, toplumu mahveden, huzurunu kaçıran, çökerten kötülükleri, fesatlığı, bozgunculuğu, kötülüğü, kıskançlığı, yalancılığı, dedikodu yapmayı ve iftira etmeyi yasaklamaktadır. İnsanların işlerinde çalışkan ve dürüst olmasını emretmekte; toplumdan azgınlığı, hayasızlığı ve fenalığı uzaklaştırmaktadır. Müslümanların birbirlerine zulmetmeleri dinimizce asla kabul edilmeyen, hoş görülmeyen bir davranıştır. O halde birbirlerine zulmetmek değil, insanca, hoşgörüyle davranmaları, kerem eylemeleri, iyilik etmeleri gerekir! hatta kendisine zulüm yapana da bu şekilde davranmak en güzel davranıştır. Büyük Yunus ne güzel söylemiş:

Vurana elsiz gerek,

Sövene dilsiz gerek!

          “İnsanların işlerinde çalışkan ve dürüst olması, başkalarının haklarına riayet etmesi, saygılı ve nazik olması, bencil olmaması, iftira, dedikodu ve yalana başvurmaması o toplumdan azgınlığı, hayasızlığı ve fenalığı uzaklaştırır. Peygamberimizin Veda Hutbesinde insanların kanlarının ve canlarının yanı sıra ırzlarının da mukaddes olduğunu söylemesi bu kabildendir” (Dr.Burhan Erkuş, a.g.e.s.33).

 

 İSLÂMİYET AKIL DİNİDİR.

Hristiyanlık, sadece imân etme dini olduğu halde İslâm dini imân etme ve akıl dinidir: Örneğin yukarıda belirtildiği üzere, Hristiyanlıkta Hz. İsa’nın hem Allah, hem de Allah’ın oğlu hem de kutsal ruh olduğuna inanılır; bu, tamamen akıl ve mantığa aykırıdır. Oysa İslam’da bu şekilde aklın kabul etmeyeceği bir inanç yoktur: Yine yukarıda belirtildiği üzere, İslâm, aklın, fikrin, idrakin yolundan gitme dinidir; düşünme, tefekkür etme dinidir. Cenab-ı Allah, Kur’an’ı kerimde 47 ayette, olayları, doğal oluşumları, gelişmeleri, davranışları, mucizeleri anlattıktan sonra çarpıcı bir şekilde sorular sorup insanoğlunu sarsmaktadır! Hatta bazı ayetlerde söz tutmadığı için insanı ağır şekilde azarlamaktadır:

  • “…Yaptığınızın çirkinliğini anlamıyor musunuz?”(Bakara,2/44)
  • “…(Bu kadarcık şeye) akıl erdiremiyor musunuz?”(Bakara,2/76)
  • “…O, diriltendir, öldürendir. Gece ile gündüzün birbirini takip etmesi de O’na aittir. Halâ aklınızı kullanmıyor musunuz?” (Mü’minûn,23/80)
  • “…Öyle ise siz hiç düşünüp öğüt almaz mısınız?” (Mü’minûn,23/85)
  • “…Halâ aklınızı kullanmıyor musunuz?”( Kasas,28/60)
  • “…Halâ görmeyecek misiniz?”(Kasas,28/72)
  • “…Halâ düşünüp ibret almayacak mısınız?”(Câsiye,45/23)

Şu halde, bu ayetlerin gereği olarak İnsanoğlunun Allah Tealâ’nın verdiği akıl ile düşünmesi, tefekkür etmesi ve şu sorulara cevap vermesi gerekir:

Ben nereden geldim, nereye gidiyorum? Beni yaratan, canlı-cansız tüm varlıkları, sistemleri yaratan kimdir? Yaratılışın esası ve sebebi nedir? insanoğlunun, ortalama 60-70 sene gibi kısacık bir hayat için dünyaya getirilmesinin, yaşatılmasının sebebi-hikmeti nedir?

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?