USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

GÜL ve KİL

04-01-2024

Sadî-i Şîrâzî’nin Gülistan adlı eserinde çok güzel bir hikaye vardır ki arayana-anlayana çok sırlı kapılar açar. Adamın biri attardan kil alır, eskiden kil, vücut temizliğinde kullanılırdı. Adam kili eve getirdiğinde kilden çok güzel bir gül kokusu geldiğini fark ederek şaşırır. Ve kile sorar: “Sendeki bu güzel koku nereden gelmektedir?” Kil, adama cevap verir: “Ben attar dükkânındayken gülyağı şişeleriyle yan yana duruyordum, bendeki bu güzel koku, ondandır.”  

            Şimdilerde her yerde karşılaştığımız çok moda bir psikolojik terim var: Toksik ilişkiler ve toksik insanlar. Toksik insanlar; kendi başarısızlıklarını ve kendi mutsuzluklarını karşısındaki kişiyi ayna olarak görüp yansıtan kişilerdir. Onlar, mutsuz etmek, üzmek, dibe çekmek için elinden ne geliyorsa ardına koymaz. Menfaatleri için en yakınındakilere zarar vermekten çekinmez. En yaygın davranış şekilleri; manipülasyon ve kontrol; özür dilemeyi bilmemek; negatif ortamlar yaratıp hiçbir şey olmamış gibi davranmak; sürekli şikayet etmek; “Hayır”ı kabul etmemek; yakınındakinin başarısından işkence acıları çekmek.

            Özellikle internet çağında yaşadığımız için hızla değişen bir toplumun içindeyiz. Dünyanın en ucunda birkaç kişi, bir şeyler yapsa üç beş günde, bütün dünyada “akım” adı altında herkes aynı şeyi yapabiliyor. Ya da dünyanın en uzak köşesindeki birisinin en uç sevinçlerini, maddi gücünü, gösterişini anbean görebiliyoruz. Uzağımızda ya da yakınımızda gördüğümüz bu şeyler de genellikle uçuk mutluluklar, gösterişli sevinçler, sınırsız harcamalar oluyor. Bunları gören insan, kendi imkânlarını, maddi varlığını, şahsi mutluluğunu sorgular bir ruh haline girerek mutsuzluğa hapsoluyor. Ve sadece vitrindeki rengârenk hoşluğu gördüğü için de arkadaki karışıklıktan habersiz, kendi içinde doymayan, doyurulması mümkün olmayan bir ruhsal açlıkla pençeleşiyor.

            Bu kadar bilgiye, bu kadar görgüye rağmen insan nesli, hiçbir devirde bu kadar doyumsuz ve mutsuz olmadı görüşündeyim. Daha güzel, daha sevgi ve paylaşım dolu bir dünyaya götürmüyorsa bu bilgiyi ne yapayım? Bunlarla doğru orantılı olarak toplumdaki toksik kişilerin ve ilişkilerin arttığına inanıyorum. Mutluluğu kendi içinde bulamadığı için dışarıda, maddi güçte, gösterişte arayan, ruhu sıkıntılı, hoyrat, yüzeysel, egoist, kıskanç bir yeni tür her yerde. En yakınındakine bile acımayan, bütün sevgileri, samimiyeti sahte; menfaati için her şekle giren, menfaatinin bittiği yerde çirkin ötesi yüzünü gösteren, bir yeni tür bu. En beklemediğiniz anda en beklemediğiniz şekilde yaralama gücüne sahip onlar. Ve bulaşıcı bir hastalık gibi bu ruh halleri hızlıca yayılıyor, kimse gördüğünden geri kalmıyor, aldatıldıysa aldatmaktan, kandırıldıysa kandırmaktan zevk alıyor. Çağın ruhsal pandemisi bu.

            Kitaplarda okuduğumuz, eski filmlerde seyrettiğimiz kişileri, ilişkileri özlüyoruz. Yaşadığımız her hayal kırıklığı, yüreğimizi güvensizlik mumuyla mühürledi, kilitledi. Bırakın arkadaşı; eşimiz, kardeşimiz belki evladımızla ilgili bile güven sorunları yaşıyoruz. İnsan gitgide yalnızlaşıyor. Yalnızlaştıkça kendi ruhunda açılan sevgisizlik obruğunun içine çekiliyor. Şehir, sokak, cadde, mahalle, ev, içinde kimsenin görmediği ruh obrukları taşıyan kişilerle dolu. Her an zehirli bir havayı soluyarak çiçek gibi soluyoruz.

            Bütün bu insan, arkadaş, dost yoksunluğu içinde kişi “Neden” diyor, “neden farklı bir çağın, farklı bir toplumun ferdi değilim?”  Ben de diyorum ki attar dükkânında gülyağı şişelerinin yanında kalan gül kokulu kil misali güzel şeyleri biz başlatabiliriz. Biz gül kokarsak yakınımıza gelenler de gül kokacaktır. Her yeri kaplayan, burnumuzun direğini sızlatan, midemizi bulandıran sevgisizliğin, güvensizliğin balçık kokusunu ancak sevginin, hoşgörünün, müsamahanın, güvenmenin, inanmanın gül kokusuyla alt edebiliriz. Kildeki hamlığı gül terbiye edebilir sadece. Gül kokusu ruhtan ruha bulaşarak gül bahçesi gibi bir toplum hediye eder bize. Sudaki ilk halka, minik bir çakıl taşıyla başlar ve daire daire büyür, yayılır. Gül kokulu dost, arkadaş, insan olmak ve gül kokan dostlarla, insanlarla hemhal olmak dileğiyle…

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?