Hak etmemişken
bu kadar çok yükseklere
nasıl çıkarmışım şaşırıyorum…
Öyle mahcup öylesine üzgün ki kalbim,
Seni tanımak ne kadar uzun sürdü
zira müthişsin oynadığın rollerde;
asalet görmüştüm yüzünde,
saffet bulmuştum sesinde,
ahengin emsalsiz ruhu demiştim,
öylesine hoş, öylesine latif,
kusursuzdu bakışların sıcacık,
ruhumda mutluluk rüzgarları estiren,
gülmeyi öğrettin sanmıştım…
Kır çiçekleri kadar yalın,
kelebek masumiyeti diyerek seslenmiştim…
Aslında bodoslama koşuyorsun…
Nasıl bir haleti ruhiye yaşıyorsun
hiç bitmiyor, bitmez sendeki tecessüs…
Arayan Mevla’sını da buluyor
öyle anlaşılıyor ki bulana kadar
yolculuğuna devam edeceksin…
Mutluluğu bulduğunu zannettiğin anda
kaybettiğin hayatın;
dönüşü olmayan acı kederin olacak…
Sen yücelerden yüceydin
meleklerin üstündeydin…
Öyle görmüştüm seni
öylesine çok sevmiştim
Leylasın, Aslısın demiştim…
Öyle güzeldin,
aşkı ilâhiydin, sevgiliydin
lügatlerde yoktu karşılığın
erişilmez kadındın
saygıyla hep ayaktaydım…
Neden yazıyorum?
Bitmiş bir hikayeyi
bir hayali sükutu…
Seni ben çok sevmiştim
bahar çiçeğiydin
gün ışığım,
gecelerde yıldızım,
ay ışığımdın…
İçim acıyor, canım yanıyor
Biliyor musun?
Değmiyorsun…
kaybettim seni,
artık hiç bir şeysin;
Sen masum değilsin!