USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

TARİHİMİZ, DEĞERLERİMİZ VE KAHRAMANLARA DÖNÜŞ

20-01-2020

?Evet, biz yeniden evimize dönüyoruz; tarihimize, değerlerimize ve kahramanlarımıza...?

Hayatımızın erken dönemlerine ait her türlü tecrübenin, bilginin sonraki dönem benliğimizin temel sütununu oluşturan kişiliğimize tesir ve nüfuz edişi, üzerinde özenle durulması gereken mühim bir noktadır. Zira kişilik gelişimi bu ve benzeri etkilerle oluşmaktadır. Kişilik gelişiminde birçok faktör rol almaktadır. Bunlar, mizaç özellikleri, karakter özellikleri, anne-babanın kişiliği ve tutumu, topluma ve kültüre ait değerler olarak sıralanabilir.

Doğru ve zamanında sunulan mesajlar, çocuğun kişiliğinin gelişmesinde çok önemli bir yere sahiptir. Anne-babaların da üzerinde en fazla durduğu husus şüphesiz, çocuklarının sağlam karakterli olmasıdır. Doğruluk, dürüstlük, cesaret, fedakârlık, vatanseverlik, yardımseverlik, sorumluluk, vefa, sabır, azim, hak ve hukuka dikkat gibi çeşitli vasıflar ideal karakteri oluşturmaktadır. Çocuk bu vasıfları; anne-babasından görerek, anlatılanları dinleyerek ve eğitim sürecinde aktarılanları özümseyerek belli bir ölçüde kazanır.

Bu özellikleri kazandırmada daha farklı ve yararlı yöntemler de kullanılabilir. Bu yöntemlerden biri de, tarihimizdeki mümtaz şahsiyetlerin örnek alınmasıdır. Başka yöntemlerle kazandırılamayan bir karakter özelliği, örnek bir şahsiyetin hayatının anlatılmasıyla kolayca kazandırılabilir. Başka bir söyleyişle ?İyiyi nazara verme, iyi olma sürecinde önemli bir yoldur.? İnsan, bebeklik döneminde sevdiği kişileri ve çevresindeki aile üyelerini taklit eder. Çocuğun şuuraltına önemli mesajlar veren aile üyeleri ve sevdiği şahsiyetler onun kişiliğinin gelişmesine doğrudan tesir eder. Çocuklara hikâyelerle, yaşanmış hadiselerle ve mümtaz şahsiyetlerin örnek davranışlarıyla güzel mesajlar verilebilir. Okul çağında ise çocuklar; yakın çevre dışındaki kişileri de örnek almaya başlar. Bu dönemdeki çocuklar; okuduğu, dinlediği ve gördüğü kişilerin karakterlerinden de etkilenir. Ergenlik döneminde ise, gençlerin kendilerine takdim edilen kişilerin özelliklerini mantık süzgecinden geçirdikleri, yakın hissettikleri kişileri ve popüler modelleri örnek aldıkları bilinmektedir. Bu açıdan bebeklik dönemi, okul öncesi, okul çağı ve ergenlik dönemlerinde çocuklarımıza takdim edeceğimiz örnek kişiler çok iyi seçilmelidir. Tarihimizden referans alınarak seçilen şahsiyetlerin özelliklerinden, bizlerin ve yeni yetişen neslin haberdar olması hayati önem taşımaktadır. Bu durum, çocuklarımızla geçmiş arasında bir köprü kurar ve onların gelişimlerine olumlu yansır.

Tarihimiz bu açıdan son derece zengindir; kimi cesareti, kimi fedakârlığı, kimi sadakati ile şöhret bulmuş büyüklerimiz vardır. Ferdi hayatları, şahsi meziyetleri ile toplum içinde prototip olmuşlardır. Bunlardan öyleleri vardır ki, isimleri anıldığında karakterleri akla gelir: Hz. Ebu Bekir´in (ra) sadakati, Hz. Ömer´in (ra) adaleti, Farabi´´nin çalışkanlığı, Mevlan´nın hoş görüsü, Alparslan´ın yiğitliği, Fatih´in cesareti, II. Abdülhamid Hanın dehası,   Gazi Osman Paşa´nın kahramanlığı, Mehmet Akif ?in samimiyeti gibi.

Bu şahsiyetlerin layıkıyla tanıtılması, çocuklarımızın onları örnek almasını sağlayacaktır. ?Kariyerden önce karekter gelir? düsturu ile yola çıkılmalıdır. Bu düstur çocuklarımızın karakterini güzelleştirecektir.Zira nesillerimizin maddi yapısı kadar manevi bünyesinin de şekillendirilmesi gerekir.Fakat ülkemizde yaklaşık 150 yıldan bu yana tam tersi bir istikamette yol çizilmiştir. Cemil MERİÇ´in ?Batı paslı tenekesini parlatmaya çalışırken bizler elimizdeki altınları çöpe atıp, batının paslı tenekelerini örnek almakla övünür hale geldik? sözü içinde bulunduğumuz içler acısı durumu çok veciz bir biçimde özetlemektedir.

Tarihimize bakıldığında yüzlerce mümtaz şahsiyeti net olarak görmemiz mümkündür. Geride bıraktığımız bir asırdan bu yana özellikle işlenmeyen, hatırlatılmayan, hatta değerli görülmeyen ecdadımız hem bireylerin hem de toplumumuzun inşa ve ihyasına ciddi katkı sağlayacaktır. Bizler de ne yazık ki, tarihimizdeki bu mümtaz şahsiyetleri tam anlamıyla bugüne taşıyamıyor ve onları çocuklarımıza tanıtamıyoruz. Değişim, globalleşme ve kapitalizm üçgenine sıkışan nesillerimiz, göz göre göre, sıradan beğenilerin peşinden sürüklenen hedefsiz kitleler haline gelmiştir. "Ağaç yaş iken eğilir." deyip durmaktayız; ama çocuklarımızın gelişimi açısından çoğu kez geç kalmaktayız.  Meşguliyetlerimizin arkasına sığınarak, çocuklarımızı sanal âleme teslim etmekteyiz. Âdeta "gizli bir eğitici" hâline gelen sanal âlem, çocukların bugününü heder ederken, yarınını da karartmaktadır. Şöhret olma, çabuk para kazanma, kendinden başkasını düşünmeme, yükselmek için başkalarını kullanma, emek vermeden kazanma, zevk ve eğlence merkezli yaşam kültürü gençlerimizin en temel hedefleri durumuna gelmiştir. Çocuklarımızın hızla büyüdüğü ve zamanında verilemeyen değerlerin, gelecekte verilmeye çalışılmasının oldukça zor olduğu unutulmamalıdır.

 Kahramanlarımızı tanıyan yabancı birçok kişi büyük bir hazine keşfettiğini söylerken, kendi nesillerimize bu değerleri aktaramamamız düşündürücüdür. Eğitimciler olarak bu durumun hissettirdiği vebal duygusu, bize ağır mesuliyetler yüklemektedir. Evet, biz yeniden evimize dönmeliyiz, yani; tarihimize, değerlerimize ve kahramanlarımıza...

Karakteri sağlam şahsiyetlerin, çocuklarımıza tanıtılması, gelecek adına onlara güç verecek, ufuklarını açacak, dahası o şahsiyetler gibi olmaya gayret edeceklerdir. Tarihimize baktığımızda; doğruluk, çalışkanlık, vatanseverlik, fedakârlık, cesaret, yardımlaşma, sadakat, adaletli olma, edepli olma, ahlaklı olma, sorumluluk sahibi olma, güvenilir olma gibi medeniyetimize ait değerlerin yaşandığı bir mazi görmüş olacağız. Bu çiçekleri teker teker çocuklarımıza tanıtmak ve onların da bu renklerden bir renk, güzel kokularından bir koku almasını sağlamak geleceğin inşası ve ihyası için en büyük zarurettir.

Mehmet Âkif Ersoy üstadın ?Mâzîsini bilmeyen milletin âtîsi olur mu?? sözü durumu çok açık bir biçimde özetlemektedir.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?