KİM BİLİR BELKİ DE BU KAPI

Aynur DOĞAN

4 yıl önce

Sıkça kavrayabildiğimiz bir terimle kapı, bir yere girip çıkarken geçilen ve açılıp kapanma düzeni olan duvar veya bölmedir. Haliyle bu kelimeyi kapı deyip es geçmemek gerekiyor. Çünkü güzel ve yerinde kullanıldığı ölçüde yaşamın her alanında varlığını korumaktadır. Özellikle kendi adıma söyleyeyim kapı, sıkça tekrar ettiğim yani sıkıştığımda sıkça kullandığım bir kelimedir. Hatta Necip Fazıl´ın şiirini dilime pelesenk ettiğim şekliyle; " Kapı kapı,bu yolun son kapısı ölümse! Her kapıda ağlayıp,o kapıda gülümse" diyerek bıkkınlık getirecek kadar kullandığımı söyleyebilirim. Peki neden? Bakın şu iki satırda bile beş harften oluşan bu kelime kendini nasıl da belli etmektedir. Haliyle kapsayıcı ve telaffuzu kolay olması yönünden de adını sıkça tekrar ettirecektir. Kapsayıcı olması dedim çünkü bir şeyin kapsayıcı olması o şeyin çeşitliliğini doğuracaktır. Misal kültürler ve dinler arasındaki çeşitliliğinin olduğu gibi. Çeşitlilik deyince akıllara nitelik bakımından yok demir kapı, ahşap kapı, çelik kapı... gibi bilinen özellikte cinsi özellikler gelmesin. Kapı öyle bir şey ki muhtevasını dolduramayacağımız kadar anlamlar içermektedir. Mahremiyet kapısı, rızık kapısı, mertebe kapısı, kapalı kapılar ardı, bu alemden öteki aleme geçişi sağlayan kapı... Derken Osmanlı tarihine göz attığımız da kapının onlara getirdiği çağrışımlarla modern çağın insana yüklediği mana farklılıkları hiç kaçınılmaz olacaktır. Ya da başka kültürlerde de bu şekilde farkı görebiliriz. Eğer ki merak edenlerimiz olursa kesinlikle bu konuda araştırmanızı tavsiye edebilirim. Aslında yazımın devamında genel kültür mahiyetinde sizlere bilgi verebilirdim fakat burada o her gün elinizle tuttuğunuz kapının kıymetine dikkat kesilmenizi istedim. Mesela rızık kapısını; Allah´ın insana verdiği nimetleri kapı kavramıyla anlatabilen Rasulullahın (s.a.v) sözüyle, bakın ne diyor: " Rızık kapısı arşa, arşın perdelerine kadar açıktır.? Hiç hayal ettiniz mi size öldükten sonra arşın kapısının da ardındaki " ...cennetin kapıları açılmış olacak; bekçileri onlara, "Selâm size! Hoş geldiniz! Ebedî olarak kalmak üzere buyurun girin cennete!" ( Zümer-73) diyeceklerini. Ya da ah o günümüzde yitirdiğimiz mahremiyet kapısını. Ellerimizle, dillerimizle, bellerimizle yitirdiğimiz bir vaziyette. El kapısından tutun da bir de yurt kapısını düşünün. Anadolu´nun kapılarını açan atalarımızı, nefretin ve sevinin geçtiği kalp kapısını. Nasrettin hocanın hırsıza yol verdiği bir meselleme ile sırtlandığı ahşap kapısını. Sonuç olarak nihayetinde bu kelimeyi kapalı kapılar ardına atmadan içini güzel şeylerle doldurmak umuduyla diyorum.

YAZARIN DİĞER YAZILARI