BİR KİTAP ÖNERİSİ MUSTAFA KUTLU SIRADIŞI BİR ÖDÜL TÖRENİ

Modern zamanların geleneksel hikayecisi, ve usta kalemlerinden olan Mustafa Kutlu ile benim tanışmam ''Ya Tahammül Ya Sefer '' adlı kitabı ile olmuştur. O gün bugündür kitaplarına hep sefer etmekteyim.
Hep derim Kutlu 'nun kitapları candır, sadra şifadır, enâniyyete devadır diye. Yaşadığımız şu perişan dünyada ferah bir nefes almak ve bu toprakların ruhuna seyahat etmek isteyenlerin gidebileceği tek adrestir onun eserleri. Sade, duru ve çetrefilsiz bir dille ve kurguyla anlattığı hikayelerinde, Anadolu'nun insanına, küçük yerlere, kasabalara yorulmadan gidersiniz. Sanki birisi anlatıyormuş da siz dinliyormuşsunuz gibi samimi gelir size. Kutlu'nun kendi dilinin içinde rahatça dolaşırsınız.
Kutlu 'nun sadık okuyucuları çok iyi bilirler ki onun en çok işlediği temalar; adalet, şehir, tasavvuf, toplumsal dönüşüm, modernlik, gelenek, iktisat, yoksulluk, sosyal gibi temalardır ve bu temalarda taşra yaşantısı zengin bir yer tutar. Bu eserlerde onun bir tezi, felsefesi ve bir meselesi vardır. Kutlu'ya göre taşra uzakta kalmış, pek çok sosyoekonomik imkândan uzak, bazı insanların "gitmesek de görmesek de o köy bizim köyümüzdür" bakış açısıyla uzaktan seyrettiği bir mekân olsa da kaderine mahkûm edilmiş bir alan olamaz, olmamalıdır. Kendisi de taşrada doğup büyüyen yazar, gördüklerini, duyduklarını, gözlemlediklerini, yaşadıklarını, onların kendinde bıraktığı izlenimlerini, kendi süzgecinden geçirerek harmanlar. Ve onları lezzetli, doyulmaz bir yazıya dönüştürür. Dolayısıyla kitapların içinde bir parça kendisi de de vardır elbette.
Mustafa Kutlu'nun her yıl yeni bir kitapla okurlarının karşısına çıkma geleneğini vardır. Ve onun hikâyelerinin en sevdiğim yanı, asla umutsuzluğa yer olmamasıdır. Kutlu, kitapları hakkında konuşmayan bir yazardır. Bakın kendi kelimeleriyle ne diyor:" Türkiye'de ve dünyada aydınların ve sanatçıların halka söyleyecek bir sözü kalmamıştır. Ne bir ahlakı savunuyorlar ne de bir fikirleri var. Bu yüzden giderek agresifleşip uç eylemleri seçiyor ve kendilerini görünür kılmaya çabalıyorlar. Üstelik halkı da aşağılıyorlar. Halk ise kadirşinas bir hoşgörüyle onlara hâlâ ödül veriyor. Bu durumda bize düşen halkın ödülünü alkışlamak değil, Hakk'ın ödülüne doğru yürümektir."
Türk hikayeciliğinde 40 yılı geride bırakan yazarın, 2000 yılından itibaren uzun hikaye tarzında yazdığı hikayelerinden biri olan ''Sıradışı Bir Ödül Töreni'' üslûbu ile sizi sarıp sarmalayacak, bir nefeste okuyacağınız ve elinizden bırakamayacağınız bir eser olacaktır. Taşrayı bu kadar güzel anlatan, taşranın o samimi, yalın, içten, neşeli dilini bu kadar ustalıkla, kıvraklıkla ve coşkuyla yazıya döken başka bir yazar var mıdır acaba?
Gelelim kitaba, burada hikayenin konusunu tam olarak anlatmayacağım çünkü merak edenlerin okumasını istiyorum. Sadece biraz ipucu verebilirim. Olaylar bir kasabada bir ödül töreninin ilanıyla başlar ve hayal kırıklığıyla biter. Ödül verilecek kategoriler belirlenir, ödül alacak kişilere bir şekilde ulaşılır ve onlar da kasabaya davet edilir. Her şey tamamdır. Ancak hikâyenin sonunda her şey zıvanadan çıkar, ödül alacaklar arasında olan şair halka hakaret eder, arkeolog sahtekâr çıkar, tiyatrocunun oyununun yasaklanmış olduğu anlaşılır. Törene beklenen bakan gelmez. Ödül töreni de amacına ulaşamaz.
……..
Bende bıraktıklarına gelince, bir kere çok eğlenip çok da düşündüğümü ifade etmek isterim. Çok eğlendim çünkü kelimeler ve karakterler bize hem çok yakın hem de çok canlı. Hikayenin ana kahramanı Nezaket Albeni ve Kaymakam burada en sevdiğim karakterler oldu. Her yere Nezaket gibi biri lazım dediğimi hatırlıyorum. Ödül alanlar arızalı tipler olmasına rağmen kendilerini bana sevdirmeyi başardılar.
Kitap, Kutlu'nun çizdiği bu panoramanın gerçekliği yani ödül ve ödülcülük kavramı üzerine beni çok düşünmeye sevk etti. İyi niyet mi işin ehli mi? Buna okuyunca siz karar verin.
Bu anlamda iyi bir okuru mutlu edebilecek ve okunmaya değer bir eser olduğunun da altını çizmek isterim.
Murad ederim ki, Kutlu'nun bir sinema filmi seyreder gibi olduğum kitaplarına seferlerim, onun da biz okurlarına olan yolculuğu hiç bitmesin.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Arşivi

Gül Bahçelerinden Derlediklerim

27 Ağustos 2021 Cuma 00:02

AĞLAMA VAKTİ

17 Aralık 2019 Salı 15:10

İSTANBUL SEÇİMLERİ YORUMUMUZ - 2

17 Mayıs 2019 Cuma 07:58

6 PUANLIK MAÇ !

13 Ocak 2017 Cuma 09:46

HAKEMLER CAN YAKMAYA BAŞLADI!

26 Aralık 2016 Pazartesi 17:06

VEFA VE DOSTLUK BULUŞMALARI

27 Temmuz 2016 Çarşamba 09:22

YALAN HABERLER YAYMAK SAVUNMAK

26 Temmuz 2016 Salı 12:25