
CAHİLİYE YOKUŞUNDA YOLCULUK
Sivasımızın tabiri ile "cahal" olmak, bilgi ile ilgili bir durum değildir. Hayata dair algılarla ve tepkilerle ilgilidir. Modern zamanlardaki ifadesiyle söyleyeecek olursak paradigma ile. Hayatın akışta şekillendiği bütün alanlarda ortaya konan tavırlar cahiliyenin gücüne güç katıp katmadığımızı gösteren verilerle doludur.
Her kavramın dünyasında olduğu gibi cahiliyenin de bireyden toplumsal olana doğru bir anlam dünyası vardır. Cahillik ferdi ve toplumsal ölçekte tezahürlere sahiptir. Kavramın en güncel yönü milletlerin ve devletlerin lokal ve üniversal değerini belirlemesidir. Cahiliyet katsayısı insanların, toplumların ve devletlerin gerek ontolojik bakımdan Allah katında gerekse yine dünya üzerindeki kıymetlerinin ve itibarlarının şekillenmesinde etkin rol oynamaktadır.
Cahiliye, bütün peygamberlerin ve son halka Hz. Muhammed'in (s.a.s) değiştirmeye çalıştığı insanlık tarihi kadar eski vasıftır. Temel karakteristiği toplumun kahir ekseriyetini temsil eden orta ve ortaaltı kesimlerin haklar bakımından seçkinler karşısındaki konumudur. Bir başka ifadeyle güçlüler karşısında güçsüzlerin durumu nedir? Kullar nezdinde de Allah nezdinde de cahiliyenin ölçüsü budur.
Hayat güçsüzlere göre dizayn edilir, edilmelidir. Devlet toplumun güçsüzlerine göre vaziyet alır, almalıdır. Kanun ve kurallar güçsüzlerin hukukunu muhafaza etmek amacıyla yapılır. Aslında tarih boyunca gönderilen peygamberlerin de temel mücadele alanı güçlüler karşısında güçsüzlerin korunması üzerinedir. Bunun ilahi dinlerin merkezi değeri olan TEVHİD ile de yakın bir ilişkisi vardır. Tevhid Allah'tan başkasına kul olmamak, insanları ve eşyayı putlaştırmamaktır. Bir başka boyutu ise güçlülerin güçsüzleri köleleştirmemesidir. Yani güçlülerin tanrılık rolüne soyunmamasıdır. Tanrılaştırmak kadar tanrılaşmak da cahiliyenin özelliğidir.
Tarih, güçlüler ile güçsüzlerin mücadelesinden neşet etmiştir. Ölçünün güç olması cahiliyenin bir başka sac ayağıdır. Her ne zaman bir toplum, bir zayıf düşerse pozisyon olarak kendini güçlü görenler hemen zayıfların üzerine çullanmışlardır. Otorite ve sorumluluk sahiplerinin imtihan alanı burasıdır. Güçsüzlerin ezilmesine, hor görülmesine razı olmamak tevhidî bir mesuliyettir.
Esen rüzgara göre davranmak cahiliyenin dayattığı bir başka karakteristiktir. En çok zaafı olanları esir alan bir tanrılaştırma ve tanrılaşma sürecidir. Mevla hepimizi bunlardan korusun.
Cahiliyenin hayata dair tezahürlerinin mütalaasında Kur'an açısından dört zamanlı bir değerlendirme mevcuttur.
a. Hükmü'l-cahiliye: cahiliye değerlerine göre hayatın algılanmasına dair bir durumu ifade eder. Eşyayı cahiliyeye göre değerlendirmek, insanı cahiliyeye göre değerlendirmekle ilgilidir. Cahiliyenin ölçüsü güçtür. Güçlü olanın hükmü geçerlidir. Güçlü olanın yanında olmak vardır cahiliye için. Zayıfın cevheri itibar görmez. Cahiliyenin hükmünü cahiliyenin esirleri icra eder. Ondan nemalanırlar. Gerçeği bile bile örter ve haksız olana hak çıkarırlar. Adaletin çarkı burada güçlüden yana döner.
b. Zannü'l-cahiliye: cahiliyenin bir diğer tezahürü de kesin bilgiye sahip olmadığımız işlerin peşinden koşup, tüm hayata dair ilişkilerimizi zan üzerinden inşa etmektir. Dostluklar, muhabbet ve kırgınlıklar kuruntularla şekillenir. Duygularla küser, duyulanlarla kinlenir insan cahiliye esaretinde. Telafi etmek ve tedavi etmek yoktur cahiliyenin literatüründe. Öfke vardır, kin vardır. Yaşatmak yoktur, mümkün olduğunca etkisizleştirme ve değersizleştirme vardır. Zandır cahiliyenin oyuncağı.
c. Teberrücü'l-cahiliye: Teberrüc cahiliyenin kontrol edilemezliği ve dağınıklığı ile ilgili bir fenomendir. Cahiliyenin vitrini teberrüctür. Açılıp saçılmak, kendi kendini kontrol edemeyen esirlik alanları oluşturmaktır. Sorumsuz ve duyarsız görselliklerin sereserpe gündelik hayatın insicamını bozmaya tevessül etmesidir. Hayatın iki öğesi; erkek ve kadını özel olandan bayağı olana sürükleyen bir zaaftır.
d. Hamiyyetü'l-cahiliye : Doğrusu son kertede cahiliyenin özü budur. Tutuculuk ve bağnazlıktır. Hiç bir izah ve gayret cahiliyenin hamiyyetini ikna edemez. "Haksız da olsa kardeşine yardım et" mantığının anlamı cahiliyenin bu boyutu ile ilgilidir. "Bir topluma olan öfkeniz sizi adaletsizliğe sevketmesin" ilahi emrinin alternatifidir hamiyyetü'l-cahiliye. İlkesizlik, kuralsızlık ve haksızlığın beslenme kaynağıdır. İşte bu noktada hakkın ölçüsü kan bağıdır. Aynı kabileden olmaktır. Aynı köylü olmaktır. Aynı mahalleli. Aynı yollu olmaktır.
Cahiliyeden korunmak, kurtulmak zor bir yolculuktur. Hayat boyu süren bir mücadele maratonudur. Sürekli desteğe ihtiyaç duyar. Kimseyi kendi haline bırakmamayı icab ettirir. Kimseyi kendi haline bırakmamamızı... Birbirimizin Ebu Zer'i olmaya ihtiyacımız var. İnsanız, aciziz, birbirimizden sorumluyuz. "Ma'ziraten ila Rabbiküm" babında...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.