Son dönemdeki enflasyon artışları, konut sektörünü ciddi şekilde etkileyerek insanların konut sahibi olmasını zorlaştırıyor. Bununla beraber, bu zorlu süreçte hükümet yetkililerinin gerekli adımları atmadığına dair kaygılar ve düşünceler artıyor.
Enflasyonun yükselmesi; inşaat sektörü için, inşaat malzemeleri ve işçilik maliyetlerindeki artışlar, yani girdi maliyetlerinin artması anlamına geliyor. Bu da maliyetin artmasıyla birlikte, konut fiyatlarının tırmanmasına ve konuta erişimin azalmasına neden oluyor. Ancak, hükümetin bu konuda somut politikalar geliştirmemesi sorunun uzun döneme yayılmasına, sektördeki ekonomik sorunun giderek daha da büyümesine ve umutsuzluğun artmasına neden oluyor. Bu olumsuz tablo konut almak isteyenleri etkilediği kadar sektörde faaliyet gösteren müteahhit firmaları da olumsuz etkiliyor.
Sadece konut fiyatlarındaki artışlarla sınırlı kalmayan sorunlar, işsizlik oranlarının da yükselmesine sebep oluyor. İnşaat sektörünün, ekonominin önemli bir parçası olduğu gerçeğini düşünerek durumu değerlendirdiğimizde, yaşanan sıkıntılar yalnızca konut alıcılarını değil, aynı zamanda birçok işçiyi ve girişimciyi de etkiliyor. Ülkemizde inşaat sektörünün istihdama katkısının %9-10 civarında olduğunu ve sanayileşmiş şehirlere nispeten anadolu şehirlerinde bu oranın %17-18 civarında olduğunu düşünürsek, sektörde yaşanan ekonomik sıkıntının halka çok ciddi bir olumsuz yansıması olduğunu daha net görebiliriz.
Hükümetten beklenti, enflasyonla mücadelede etkili adımlar atmaları ve konut sektöründeki sorunlara yönelik özel çözümler üretmeleridir. Bu çözümleri üretirken Sektörün tüm paydaşlarıyla, ilgili Sivil Toplum Kuruluşlarıyla masaya oturmalı ve sorunun asıl muhataplarının şikayet ve çözüm önerilerini dikkate almalıdır. Yani mutlaka samimi olarak bu konular derin bir istişare, raporlama ve uygulama adımlarıyla yürütülmelidir ve çözümler bulunana kadar meslek gruplarıyla, ülke genelinde ve yerelde istişareye dayalı ortak çalışmalar yapılmalıdır. Bu çözümler sadece fiyatları kontrol altına almakla kalmamalı, aynı zamanda işsizlik sorununa da odaklanmalıdır. Aksi takdirde, ekonomideki dengesizliklerin artmasıyla birlikte toplumsal huzursuzluk ve ekonomik belirsizlikler de artacaktır.
Son dönemde yaşanan ekonomik gelişmeler ve enflasyondaki artışlar, konut piyasasında da belirgin olumsuz etkiler yaratmaktadır. Bu durumu değerlendirmek için resmi veriler ve uluslararası araştırmalara göz atmak önemlidir.
Enflasyon, genel olarak mal ve hizmet fiyatlarının artışını ifade eder. Artan enflasyon, inşaat malzemeleri, işçilik maliyetleri ve finansman giderleri gibi faktörleri etkileyerek konut fiyatlarına doğrudan etki eder. Bu bağlamda, enflasyonun konut piyasasındaki yansımalarını anlamak için yerel ve küresel ekonomik göstergelere dikkat etmek önemlidir.
Ülke genelindeki enflasyon oranları ve konut fiyat endeksleri gibi resmi veriler, bu bağlamda önemli ipuçları sunabilir. Merkez bankalarının politika duruşları, faiz oranlarındaki değişiklikler ve mülkiyet vergileri gibi ekonomik politika araçları da konut piyasasındaki gelişmeleri etkileyen faktörler arasında yer alır.
Uluslararası alanda yapılan araştırmalar, benzer ekonomik koşullara sahip diğer ülkelerdeki konut piyasalarındaki gelişmeleri analiz etmemize yardımcı olabilir. Bu araştırmalar, enflasyonun konut fiyatları üzerindeki etkilerini geniş bir perspektiften değerlendirmemize olanak tanır.
Enflasyonun artış eğiliminde olduğu bir dönemde, konut piyasasındaki beklentileri değerlendirmek çok önemlidir. Merkez bankası politikaları, ekonomik büyüme projeksiyonları ve küresel ekonomik koşullar, konut fiyatları üzerindeki olası etkileri belirlemede kritik rol oynar.
Enflasyonun konut fiyatları üzerindeki etkisi karmaşık bir konudur ve bir dizi faktörü içerir. Resmi verilere ve uluslararası araştırmalara dayanarak, önümüzdeki süreçte konut fiyatlarının artış eğiliminde olabileceğini söylemek mümkündür. Ancak, ekonomik koşulların sürekli olarak değerlendirilmesi ve güncel verilere dayalı analizlerle desteklenmesi gereklidir.
Sonuç olarak, içinde bulunduğumuz şartlara göre bir değerlendirme yapacak olursak, maliyet artışları ile beraber konut fiyatları artmaya devam edecek diyebiliriz. Bu durum arz talep dengesini daha da bozacak ve vatandaşın alım gücü daha da düşecek, Yani bu durumda hem maliyetler artacak ve üretim zorlaşacak, hem maliyet artışına bağlı olarak konut fiyatları artacak, hem de konut alacak kişi sayısı azalacak. Yani arz-talep arasındaki makas daha da açılacak. Bu durumun acilen çözüme kavuşturulması için harekete geçilmesi ve orta-uzun vadeli bir "İnşaat Sektörü Ekonomik Politikası" ortaya konulması gerekmektedir.
Bu konuda Ticaret Odalarının, Meslekle ilgili sivil toplum kuruluşlarının, Tecrübeli meslek büyüklerinin, Sektör Temsilcilerinin, İlgili Bakanlıkların, İlgili Kurum İl Müdürlerinin, İlgili kurumların liyakatlı yöneticilerinin ve Yerel yönetimlerin bir ortak yol haritası belirlemesi şarttır.
