
ENTELEKTÜEL OKUYUCU -Tek Kişilik Komedi Filmi--------
Seni tanır gibiyim büyük kari!.. Kolay kolay sıradan kitaplar okumazsın. Bilirim, hem de çok iyi bilirim. Diğer mallarda olduğu gibi, kitapta da “Yerli malı” kullanmamaya yeminlisin. Senin gibileri çok gördüm. Memleketinin yazarlarının kitaplarına bakarken takındığın ve dudaklarının kenarına astığın alaycı tebessümü, sırtın bana dönükken bile hissederim. Sen kendini sıra dışı kabul edersin. Sırf bu yüzden sıra dışı kitaplar okumak zorunda olduğunu hissedersin. Bu his, sana, sıra dışılık iddiasının uygun gördüğü, ömür boyu taşımak mecburiyetinde olduğun bir yüktür.
Okuduğun kitap da senin gibi kerli ferli olmalı. Zat-ı aliniz gibi bir isme ve de titre sahip olanlar, vatandaş Hüsamettin’in okuduğu kitapları hatmedecek değil ya!
Eline aldığın kitap, kulaklarından aşağı doğru saldığın gözlük ipinin asaletine yakışmalı. Bilmem hangi idol insana özenip bıraktığın cumba sakalının tek bir kılının şanına dahi halel getirmemeli. Her yerde ve hassaten enin gibi güzide zevatın huzurunda bir fırsatını bulup alameti farikasını göstermekten zevk aldığın şapkanın, boyunbağının, kravatının hatta çorabının asaletine leke sürmemeli. Kulağındaki küpenin, parmaklarının birçoğunu süsleyen yüzüklerinin ayarını düşürmemeli.
Öyle anlı şanlı bir kitap almalısın ve öyle yerlerde okumalı ya da okuyor pozuna bürünmelisin ki, senin gibi yüksek bir şahsiyetin elinde bu kitabı görenlerin yapacağı ilk iş mutena kitapçılara koşmak olmalı.
Okumaya ara verdiğinde, kitabın üstüne ya da yanına bıraktığın piponun, “Peterson” markası görünmeli ve Sharlock Holmes’in piposuna taş çıkartmalı.
Bütün bunların birbirlerinin mütemmim cüzleri olduğunun farkındayım. Böylesine güzide aksesuarların sahibi bir entelektüelin, sıradan bir Türk yazarını okuması (senin deyiminle) ne kadar absürt olur değil mi? Böylesi bir tezat ancak Albert Einstein’ın Cin ali Kitapları okumasıyla mukayese edilebilir.
Hani okuduğun kitapla aksesuarların birbirini okşamalı. Münasip düşmeli. O pipoyu bilen ve değerini anlayan akil kişiler, “bu piponun sahibi muhtemelen, falanca yabancı yazarın, filanca yayınevince neşredilen, milyonlarca satan meşhur kitabını okuyor olmalı” yorumunu yapmalı değil mi? Bunda da isabet kaydetmeli tabii ki.
Laf aramızda, ben senin aldığın kitapların kısm-ı azamını sonuna kadar okumadığını da çok iyi biliyorum. Bir yerlerde “Ben o kitabı okudum, falanca şeylerden bahsediyordu” deme zevkini tatmin etmek gibi sığ bir hedefe ulaşmaktan öte bir gayenin olmadığının da farkındayım. Okuduğun kitaptan, “Harp ve Sulh” romanın okuyup da, “Olay Rusya’da geçiyor” bilgisinden daha fazlasına malik olamayanlar kadar istifade edebildiğin de malumumdur.
Bahtiyar ve mesut olmalısın ki, okuyamadığın ve okumayacağını çok iyi bildiğin kitaplardan bol bol alacak kadar varlıklısın. Evinin devasa bir odasını kütüphane yaptığın halde kitaplarının hepsini sığdıramadığını bilmeyen dostun yok. Ne yazık ki, bunların belki ve azami yüzde birini okuduğunu bildikleri halde yüzüne karşı söyleyebilecek samimiyete sahip tek bir arkadaşın bile mevcut değil.
Senin bir kitabı satın alman için belirli kriterlerin var.
Kitap kesinlikle,
Yabancı ve ünlü bir yazara ait olmalı.
En az otuz dile çevrildiği iddia edilmeli,
Çok ünlü kişiler tarafından okunup hayran kalındığı arka kapakta belirtilmeli,
Asgari 30. Baskı yapmalı,
Popüler gazetelerin kitap tanıtım sayfalarında liste başına kurulmalı.
Bunlar olmazsa olmazları. Senin için bu özellikleri taşıyan her kitap, övülmeye, satın alınmaya, sezonu geçene kadar elinde bulundurulmaya, beraber görüntü verilmeye değer bir kitaptır.
Birde teferruatları var;
Abuk sabuk ilişkilerden bahsetmeli,
Konu sıradan insanın (aslında sıradan olmayanların da) anlayamayacağı kadar girift olmalı,
Simgeler, semboller, şifreler normal insan zekasının anlayamayacağı (yazarının bile kavrayamayacağı) sırları taşımalı,
Okuyucuyla alay eder gibi “küt” diye bitmeli. Sorular cevapsız, bilmeceler çözümsüz olmalı.
Kari, kitabı bitirince, “Beyhude yorulan gözüne, boş geçen zamanına yanarken” bir boşluğa düşme hissini kana kana yaşamalı.
Aziz ve entelektüel dost. Kabul etmeni muhal görmüyorum amma yine de şu cümlemi istifadene sunmak istiyorum. Elinde tuttuğun kitabın sana kıymet vereceği zannıyla ömrünü heba etme. Hiçbir eşek, taşıdığı kitap yükünden dolayı paye kazanmamıştır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.