
İLAHİLERDE Kİ KÜFÜR SÖZLERİ
Sesli zikir yapan Tarikatlar da genellikle sesi güzel birisi ilahi okur. Bu ilahiler çoğunlukla Şeyhi veya Peygamber Efendimizi öven Naat cinsinden şiirlerden oluşur. Manevi atmosferi artırmak için yanık sesli biri tarafından okunursa, hele birde sözlerinde kafiyeli şekilde şeyh efendi anlatılıyorsa, müritler daha çok coşarlar kimi kendini tutamaz, nara atar, kimisi yerlerde yuvarlanır, kimisi beline kadar uzanan saçını yerleri süpürürcesine eğilir, doğrulur. Zaten böyle yapmayan mürit zikrin halavetini alamamış demektir.
Yalnız bu coşturucu şiirleri yazan şairleri, şeytan rahat bırakmaz. Peygamberimizi veya şeyhimizi övelim derken genellikle kantarın topunu biraz fazla kaçırırlar, Şairin meşhur ilahide söylediği gibi "Mahşerde Nebiler bile senden medet ister" diyerek Peygamberimizi Allah yerine kor ve bütün Peygamberlerden kurtarıcı olarak Hazreti Muhammed'den yardım istemeleri gerektiğini söyletir. Şimdi bu tür İlahilere biraz örnek verelim:
BİR ZİKİR MECLİSİNDE OKUNAN İLAHİ:
Yirmi beş-otuz kişi bir odada toplanmışlar, ayakta, başlarını ve gövdelerini öne ve arkaya doğru hızla sallıyorlar ve ağızlarından anlaşılmaz kelimeler dökülerek zikir yaptıklarını zannediyorlar. Ama bir mikrofon ve Hoparlör aracılığı ile ilahi okuyan kişinin sesi de, söyledikleri de çok net duyuluyor:
Evliyaya eğri bakma Kevni mekân elindedir. (Kevni mekân=Kâinat, bütün Âlem.)
Mülke hüküm süren odur, iki cihan elindedir. (Tövbe Haşa)
Sen onu şöyle sanırsın, sencileyin (senin gibi) bir insandır. Yüce Allah Peygamberi Hazreti Muhammed-e şöyle emretmektedir. "Kul innema Ene Beşerun Mislüküm." (Deki: (Ya Muhammed) bende sizin gibi bir insanım.) (Kehf 110)
Evliyanın sırrı vardır, gizli ayan elindedir. (Haşa) "Göklerde ve yerde olan biten her şeyi Allah'ın bildiğinden haberin yok mu?" (Mücadele 7)
Bak onu bunda gönderdi, kullarını irşat için. "Müşrikler istemeseler de, dinini bütün dinlere üstün kılmak için Peygamberini hidayet ve Hak din ile gönderen Allah'tır." (Saff 9)
Kime diler, iman veri, kamu ihsan elindedir. (Haşa-Haşa-Haşa.) Yüce Allah Peygamberine şöyle buyurur: (Kasas 56) "Sen sevdiğini hidayete erdiremezsin; Bilakis Allah dileyene hidayet verir ve hidayete girecekleri en iyi o bilir."
Hak zatıyla, sıfatıyla Tecelli eyledi onda. (Tecelli=ortaya çıkma, onun şahsında görünme!) Yüce Mevla ise şöyle buyurur: (Nahil 74) "Allah'a bir takım benzerler icat etmeyiniz! Çünkü Allah her şeyi bilir, siz ise bilemezsiniz."
Varlığı Hak varlığıdır, Emri Sübhan elindedir." (Haşa varlığı Allah'ın varlığı imiş. O, an Allah'mış.. Allah gibi her şey elinde olurmuş. Bu sözleri söyleyen cahil kâfir olmuyorsa, korkmayın kimse küfre düşmez. Tabi bu küfür sözlerini dinleyerek coşup zikir yaptığını zanneden gafiller ne duruma düşer, Allah bilir.
Biraz da Menzilde ki Gavs Bivanisi sevdalılarının Kürtçe nağmelerini dinleyelim:
Hakikaten O, Şifa veren, Âlemin Gavs-ı Kasrik'te. Şafi, Allah'tır.
Biliniz ki Emin olan Nebi'nin evladıdır. Evladı Resul olduğunu nereden bileceğiz?
Yeryüzünde O'nun misli benzeri yok. Allah'ü Teâlâ'nın misli benzeri yoktur.
Mümkün değil Onu gören muhakkak aşkıyla aha düşer.
Ben hastayım dermanım yok, Bilvanis Gavsı, imdat. Ey Âlemin Gavsı sensin şifacım imdat!
Şimdi bu sözlerde ki yanlışları gösteren ayetlere bakalım: "Onun benzeri hiçbir şey yoktur." (Şura 11)
"Hiçbir şey ona denk ve benzer değildir." (İhlas 4)
İnsanlar içinde, Allah'tan başkasını eş ve ortak tutanlar vardır ki onlar (Bu eş ve ortakları) Allah'ı sever gibi severler. İman edenlerin Allah'a olan sevgisi ise, daha da güçlüdür. O zulmedenler, azaba uğrayacakları zaman, hiç tartışmasız bütün kuvvetin tümüyle Allah'ın olduğunu ve Allah'ın vereceği azabın gerçekten şiddetli olduğunu bir bilselerdi.
Şiirlerde yanlış sözler sadece ilahilerde olmaz tabii. Türkülerde, şarkılarda o kadar küfür sözleri vardır ki saymakla bitiremeyiz. Mesela: Bir zamanlar İbrahim Tatlıses'in meşhur ettiği bir türkü vardı. "Yetiş ya Muhammed, yetiş ya Ali" Hâlbuki dini konularda azıcık bilgisi olan bilir ki insan darda kalınca yardım isteyeceği tek merci vardır, O'da Allah'tır. İnsanların imdadına ne Hz. Ali yetişebilir, ne de Hz. Muhammed.
Bir başka şarkıcı "Mihrabım diyerek sana yüz sürdüm" derken söylediği sözlerin kendisini hangi felakete sürüklediğini biliyor muydu acaba? Ve ya "Bir Tanrıya taptım, bir sana taptım" diyen gafil tapınmanın manasını idrak edebiliyor muydu?
Şarkı ve Türkülerde ki küfür sözlerini saymakla bitiremeyiz. Eski Sivas türkülerinde geçen bir örnekle bu bahsi bitirelim. "Kahpe felek sana nettim neyledim, Attın gurbet ele pareleri mi", derken "Kahpe felek" ten kasıt kim oluyor acaba?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.