KARDEŞLİK

‘’Mü’minler ancak kardeştir. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin, Allah(c.c.)’a karşı gelmekten sakının ki size merhamet edilsin.’’ (Hucurat-10)
Kardeş demek bir tas çorbayı paylaşmak, birinin derdi olduğunda onunla dertlenmek, kıtalar ötesinde olsa da başına gelen felakete üzülebilmek, onun için sevinebilmek…
Günler değişti. Aylar değişti. Yıllar değişti. Çağlar değişti. Yaşam tarzı değişti. Kültürler farklılaştı. Dünün küçük yerleşim alanları bu günün şehirleri oldu. Dünün güvenilir coğrafyaları bugünün savaş alanları oldu.
Değişen dünyamızda değişmeyen bir gerçek var ki; insanlar kendi vatanlarından, yaşam buldukları yerlerden değişik birçok sebeple ayrılabiliyor. Kimi vatan toprağını bırakıyor, kimi köyünü, ilçesini, şehrini. Kimi ana-babasını bırakıyor, kimi evlatlarını ve eşini. Kimi kendi rızasıyla ayrılıyor kimi zoraki. Hangi gerekçeyle olursa olsun günümüzde var olan kaçınılmaz gerçeğin karşısında kardeşliğin zirvesi ve en güzeli olan muhacir-ensar kardeşliğini bugün yeniden hayatımıza aktarmalı, yaşam tarzı haline getirmeliyiz. Çünkü biz insanız. Tek başımıza yaşayamayız.
Kardeş olmak için aynı anne-babadan doğmakta gerekmiyor. Zaten hepimiz Adem’le Havva’nın çocukları olmamız hasebiyle kardeş değil miyiz?
‘’Bir kişinin yiyeceği iki kişiyi, iki kişinin yiyeceği üç kişiyi doyurur.’’ Derken peygamberimiz sadece zenginin işi olmadığını vurgulamıştır. Kimde ne kadar varsa o kadarıyla yardımda bulunur. Bu insanı aslında güçlendirir. Ki vermek sadece malından, parasından vermek değildir. Minderinde de yer verirsin, yüreğinde de, dualarında da kardeşine yer veririsin.
‘’Yaratılanı yaratandan dolayı severiz’’ diyen Yunus’ta tüm insanlığın kardeşliğine işaret eder. Peygamber efendimiz Yahudi, Hristiyan, Mecusi, Putperestlerle aynı ortamda barış içerisinde yaşadı. Komşusu gayr-i müslimse de aynı komşuluk hukuku geçerliydi.
İlk gelen ayetler önce insanın kendi nefsiyle, daha sonra insanların birbirleriyle olan ilişkisiyle, daha sonra insanın topluma karşı sorumlu olduğu konularla ilgili ayetlerdi. İbadetle ilgili ayetler daha sonra indi.
‘’Allah’a çağırıp, yakarıp hayra ve barışa yönelik iş yapan ve ben Müslümanım diyen kimseden daha güzel sözlü kim vardır.’’(fussilet 33)
İnsanlığın hayrına iş yapan kişi faydalı işler yapan kişidir. Zaten bu yüzden fayda vermeyen ilimden dahi Allah’a sığınmamızı öğütler elçi. Bir iş insanlığa faydalı olmuyorsa mutlaka zarar veriyordur. Çünkü herşey zıddını vareder. İnsanlık barışı için çalışmıyorsak, düşmanlıklara hizmet ediyoruz demektir.
Yolda bir taşı kaldırmakta, yol yapmakta Allah katında çok makbuldür. Aciz bir hayvana su vermekte, Mekke Medine yoluna su döşemekte aynı derecede makbuldür. Bir mülteciyi çadır kentte ziyaret etmekte, muhacire ensar olmakta kıymetlidir.
O halde sözlerin en güzeliyle bitirelim. Vabısa bin Mabet diyor ki ‘’Muhammed(sav)’e gittim buyurdu ki:
-İyilikten ve günahtan sormak için mi geldin?
-Evet, dedim.
Parmaklarının bir araya getirerek üç kere göğsüne vurdu. Ve şöyle dedi:
-Nefsine danış, kalbine danış Vabısa! İyilik nefsin yatıştığı, kalbin yatıştığı şeydir. Günahta içe dokunan ve göğüste tereddüt doğuran şeydir. İsterse insanlar sana fetva vermiş olsun, yaptığını uygun bulmuş olsunlar. (Sünen-i Darimi)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Arşivi

Gül Bahçelerinden Derlediklerim

27 Ağustos 2021 Cuma 00:02

AĞLAMA VAKTİ

17 Aralık 2019 Salı 15:10

İSTANBUL SEÇİMLERİ YORUMUMUZ - 2

17 Mayıs 2019 Cuma 07:58

6 PUANLIK MAÇ !

13 Ocak 2017 Cuma 09:46

HAKEMLER CAN YAKMAYA BAŞLADI!

26 Aralık 2016 Pazartesi 17:06

VEFA VE DOSTLUK BULUŞMALARI

27 Temmuz 2016 Çarşamba 09:22

YALAN HABERLER YAYMAK SAVUNMAK

26 Temmuz 2016 Salı 12:25