
KOKU
Karanlık bir odada oturuyorsun...
Karanlık bir odada yanık kağıt kokusuyla oturuyorsun..
Hangisi sizi o odada olduğunuza daha çok inandırdı?
Evet beş duyu organımız var fakat anılara, duygulara en çok etki eden duyu kokulardır. Bizi üzen, mutlu eden, heyecanlandıran, kan akışımızı hızlandıran, çocukluğumuza götüren, sevdiklerimizi hatırlatan, çok uzun zamandır gitmediğimiz yerlere götürebilen bir duyudur. Koku gözle görülemez, dokunulamaz şekli tarif edilemez. Ancak kokuyu oluşturan nesnelerle tarif edilebilir. Yağmur sonrası toprak kokusu mesela yada kızarmış ekmek kokusu..
Kızarmış ekmek demişken; Pazarlama konusunda uzman kişilerin bile dikkatini çekmiş güçlü bir özelliktir koku. Bazı büyük marketlerin ekmek ve unlu gıda reyonlarında sadece satış yapılıp üretim olmamasına rağmen sürekli olarak ekmek kokusu esansları biz farkında bile olmadan püskürtülür. Sanki fırından yeni çıkmış gibi? Bir insan gözü açıkken görmeyebilir, kulakları açıkken duymayabilir, dokunduğu halde fark etmeyebilir ama kokuyu engelleme şansı yoktur. Kapatılabilir bir özellik değildir. Ama işte bu güçlü özellik bizi market örneğinde olduğu gibi avcıyken av da yapabilir.
Koku alma duyusu bizlere göre çok gelişmiş olan hayvanların olduğunu biliyoruz. Bilhassa çiftleşme döneminde salgıladıkları feromonlarla iletişim kurduklarını ve uygun eşi buna göre seçtikleri malum. Bunların içinde köpeklerin ayrı bir yeri var. Uyuşturucu madde, patlayıcı kimyasalların kokuları derken onların çok daha derinlerdeki kokuları alabildiğini öğreniyoruz bugün. Hipoglisemisi olan insanların kanındaki şeker oranı düşmeye başlayınca köpeklerinin bunun kokusunu alıp onları uyardığı yapılan son çalışmalarla kanıtlandı. Tabii bunun için eğitim almaları gerekiyor. Düşünsenize kaslarınızın arasındaki damarların içinden geçen kandaki zerre miktardaki şeker kokusundan bahsediyoruz. Önceden adrenalin kokusunu alabildiklerini biliyorduk, hatta korktuğunuzu yahut niyetinizi anlama yolunun buradan geçtiğini biliyorduk. Ancak bu gün gelinen nokta çok etkileyici. Aslında onlar hep aynı noktadaydı fakat biz yeni fark ettik.
Tabii bütün bunların yanında olayın birde zıttı var. Yani hiç koku alamama. Anosmi denilen bu rahatsızlık sonradan da doğuştan da olabiliyor. Koku ve tat alma bir bütün olduğundan zamanla bu insanlar tat alma yetilerini çok fazla kaybediyorlar. Bir başka araştırmada patates ve elmanın kimyasal olarak tatlarının aynı olduğu sadece kokularının farklı olduğu bildirilmektedir. Eğer kıvamı aynı olursa Anosmi hastaları için patates ve elmanın tadının bir farkı yok.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.