NESEB,SOY VE IRK ÜZERİNE

Herkes kendine bir sorsun bakalım. Dünyaya gelme hususunda en ufak bir dahlimiz, etkimiz, plan ve programımız var mıydı? Tabii ki hayır.

Sorumuzu biraz değiştirerek sorabiliriz. Şu cennet vatanda (gerçi bu cennet vatanı karıştırmaya çalışan bölücüler her geçen gün biraz daha çoğalıyor ya) Müslüman bir ana babadan dünyaya gelme hususunda bir etkimiz var mıydı? Tabi ki hayır.

 Biz bir Moskof, Afrikalı bir siyahi, uzak doğulu bir Çinli de olabilirdik. Hatta bunlardan da öte bir ağaç, taş, kuş böcek vb. de olabilirdik.Daha da beteri bir tuvalet taşı olurduk ve gelen giden defalarca içimize ederdi.

Bütün bunlar olmadığımız, Müslüman beldede Müslüman anne babadan dünyaya gelmekliğimiz, sıhhat ve afiyet gibi bir hazineye sahip olduğumuz ve bu hazinenin iman ve İslam gibi mücevheratı ile mücehhez olduğumuz düşünülürse, buna bir ömür  teşekkür etsek azdır diye düşünüyorum.

O halde benim elimde olmadan tabir caizse bana layık görülüp giydirilen ırk elbisesinden dolayı birilerine hava atmaya veya üstünlük taslamaya ne kadar hakkımız olsa gerek? Tabii bunu bizim İslama yıllarca bayraktarlık yapmış milletimizi sevmeyelim manasında ele almamızı kastetmiyorum.İnsanın kavmini sevmesi kadar tabii bir şey olamaz. Ama bu sevgi bize; yalnızca benim kavmim, yalnızca benim tarikatım, yalnızca benim şeyhim daha üstündür deme hakkını vermez.Rabbim bizi her türlü aşırılıktan muhafaza buyursun.Bu hususu çok güzel bir şekilde dile getiren bir kıssa ile konumuza açıklık getirelim, müsadenizle.

 

Bir gün devrin meşhûr âlim ve zâhidlerinden Dâvûd-i Tâî, Câfer-i Sâdık hazretleri'nin yanına gelmişti. Ona dedi ki:

Ey Peygamber efendimizin torunu! Bana bir nasîhat ver. Çünkü kalbim karardı. O da buyurdu ki: Ey Dâvûd! Sen, zamanımızın en zâ­hidi, Allah'tan en çok korkanısın. Benim nasîhatime ne ihtiyâcın var?

Ey Resûlullah'ın torunu. Sizin bütün yaratılmışlara üstünlüğünüz var. O büyük Peygamberin kanı damarlarınızda dolaşmaktadır. Onun için herkese nasîhat vermeniz, üzerinize vâciptir, borçtur.

Ey Dâvûd! Ben kıyâmet günü gelince, ceddim Muhammed aleyhisselâmın elimden yakalayıp; Niçin Bana hakkıyla uymadın? de­mesinden korkuyorum. Bu işler, nesep, soy işi değil, ibâdet ve amel işi­dir. Dâvûd-i Tâî bu sözleri duyunca ağlamaya başladı ve dedi ki: Yâ Rabbî! Onun varlığı Peygamberlik soyundan meydana gelmiştir. Sözleri yaşayışı herkese senettir, delildir. Dedesi Resûl aleyhisselâm, annesi Betûl (Hazret-i Fâtıma) olduğu halde, böyle düşünürse, Dâvûd da kim oluyor ki, yaptıklarının bir kıymeti olsun!

Cenab-ı Hakk cümlemize aşırılıktan ve gerilikten uzak, rızasına uygun hayat yaşamayı, sevgide de nefrette de ölçülü olmayı nasip etsin.(amin)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Arşivi

6 Eylül Tarihli Gazetemiz

06 Eylül 2025 Cumartesi 11:32

7 Ağustos Tarihli Gazete...

07 Ağustos 2025 Perşembe 09:57

6 Ağustos Tarihli Gazete...

06 Ağustos 2025 Çarşamba 10:35

5 Ağustos Tarihli Gazete

05 Ağustos 2025 Salı 10:24

4 Temmuz Tarihli Gazete...

04 Ağustos 2025 Pazartesi 10:16

2 Ağustos tarihli gazetemiz

02 Ağustos 2025 Cumartesi 09:18

1 Ağustos tarihli gazetemiz

01 Ağustos 2025 Cuma 10:16

31 Temmuz Tarihli Gazete...

31 Temmuz 2025 Perşembe 11:07

30 Temmuz Tarihli Gazete

30 Temmuz 2025 Çarşamba 10:05

29 Temmuz Tarihli Gazete

29 Temmuz 2025 Salı 10:11