-ÖLÜM VE SONRASI-SERENCAMI İNSAN

Bir gün gülüp ecel erişe bize

Gel deyu bekaya, oluna ferman

Can ile guş eyle söyleyem size

Nicedir ölürken ahvali insan.

                               Ecel yastığına koyunca başı

                               Almaz olur artık etmeği, aşı

                               Cem olur yanına kavmi, kardeşi

                              Ararlar derdine bulmağa derman.

Hakkın Emri ile gele Azrail

Cümle mahlûkatı eyleyen zail

Olamaz önüne kimseler hail

Kurtulmaz elinden insan-ü hayvan.

                               Olacak bir gün, ol emri Rahman

                               Yatar döşeğine, İbni filan

                               Tırnaktan dizecek çekilince can

                               Tutuşa vücudu misali Külhan.

Fırsat bulup gele ol İblis’i Aduv (Düşman)

Merdud-i ezeli ol asi bet huy

Diye ver imanın sana verem su

Ey garip ziyade olmuşsun aştan (Ateşli)

                               İlahi af eyle isyanımızı

                              Bozmayız ebedi peymanımızı

                              Ol mahal Ya Rabbi imanımızı

                              Sen emin eyle Min şerr-iş Şeytan.

Can tulu eyleye, hulkum-a gele

Makbuldür tevbemiz, ol mahal bile

Hamd eyle Huda-ya paki kalp ile

Kendi keremidir, bu lütfü ihsan.

                               Bir dahi dest vurup, edince zoru

                               Canı verir,teni kalır kup- kuru

                               Nicesi zorundan, du çeşmi nuru

                               Döküle Ruy üzre, misali Baran.

Uzatırlar gayri dest ile Pay-ı

Terk eyledin ahır, darı dünyayı

Kor gidersin bunda cümle eşyayı

Gerek senin olsun İran-u, Turan.

                            Salât-u, savm’ile olmayın medyun (borçlu)

                            Çıkınca tahtaya cesedi mevzun

                            Gözünden akıtmaz baranı Ceyhun

                            Soyalar kametin olasın üryan.

Dökeler üstüne Ab’ı Revanı

Ne ise ederler guslün erkânı

Çekeler altına tahtı revanı

Rahi musallaya olasın revan.

                               Getürüp senk üzre koya cemaat

                               El bağlayıp dura karşına kat-kat

                               Çağıra Müezzin “Er kişi-ye niyet

                               El bağlayıp dura karşına ihvan.

Çar kişi getüre döşünde seni

İletüp kabrine yetire seni

İndirüp kabrine koyalar seni

Örterler turabi üstüne ol an.

                                  Cem olup gele eş, dost ol hin

                                  Başlayup okuna Sure’i Yasin

                                  İla ahirihi Kur’an-ı Mübin

                                 Okuyup Fatiha dağıla yaran.

Tekü, tenha koyup seni gideler

Filan Oğlu, filan ölmüş diyeler

İsmini gönüllerden ihraç ederler

Böyledir ta ezel adetü devran.

                          Miyanından yukarı can vere Allah

                          Sıdkımız böyledir Amentü billâh

                          Vurunca başın yere, diye kim Allah

                          Bile öldüğünü ol mahal insan.

Akabinde gele Münkir ve Nekir

Havfinden vücudun titreye tir-tir

Diye “Men Rabbüke” tez ol haber ver

Tutmuş elinde bir gürzü giran.

                        Sonra Peygamberin, Mezhebin, Dinin

                        Kıbleni, Milletin, cümle ayanın

                        Verirsen nur ile pür ola sinin

                        Bila havfin eğer, cevabın asan.

Eğer aksi verir isen cevabı

Edeler can-ü, ten-e türlü azabı

Niçin guş etmedin diye kitabı

Eyledin cilve’i, sohbet’i, seyran

                         Kendün’i Cihanda ölmez mi derdin

                         Yokluk iklimine gelmez mi derdin

                         Kişi ettiğini bulmaz mı derdin

                         Ey asi ederdin Ruzi, şep isyan.

Mülkü beka içun yapış bir kara

Yanmaya dersen vücudun nara

Çalıştı ahır bulmadı çara

Marazı mevte Hazreti Lokman

                      Bir zaman Şah iken, Şah’ı Tayyura

                      Ferman buyururken Mar ile Mur-a

                      Ecel camın içüp girdi Kabure

                      Hükmederken İns’ü, Cin’ne Süleyman

Yatur zemin içre Nuh, Yakub-u zar

Hem Yusuf gibi nale’u uzar

Habibi Ekrem ile hem Cihar’ı yar

Ebubekir, Ömer, Ali ve Osman.

                           Cihana geluben oldular gaip

                           Kodular yerine bir adet naip

                           Sütun’u din olan sahib-ü Mezahip

                           Hanbelî, Şafii, Maliki, Numan.

Cihana gelenler bu yoldan geçer

Ecel peymanesin lep vurup içer

Hani gâh misali konutlar göçer

Yükledüp metaın manen de kervan.

                                    Sürünce merciine bunca ricalı

                                    Erişe dünyan ahır zevalı

                                    Bir nice zaman ahter’i hali

                                    Nice kalırsa bu köhne viran.

Penpe veş atıla dağ ile sahra

Ebru veş döküle zemine sema

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Arşivi

6 Eylül Tarihli Gazetemiz

06 Eylül 2025 Cumartesi 11:32

7 Ağustos Tarihli Gazete...

07 Ağustos 2025 Perşembe 09:57

6 Ağustos Tarihli Gazete...

06 Ağustos 2025 Çarşamba 10:35

5 Ağustos Tarihli Gazete

05 Ağustos 2025 Salı 10:24

4 Temmuz Tarihli Gazete...

04 Ağustos 2025 Pazartesi 10:16

2 Ağustos tarihli gazetemiz

02 Ağustos 2025 Cumartesi 09:18

1 Ağustos tarihli gazetemiz

01 Ağustos 2025 Cuma 10:16

31 Temmuz Tarihli Gazete...

31 Temmuz 2025 Perşembe 11:07

30 Temmuz Tarihli Gazete

30 Temmuz 2025 Çarşamba 10:05

29 Temmuz Tarihli Gazete

29 Temmuz 2025 Salı 10:11