Oruç İbadeti, Nefs ve İrade Terbiyesi ve Hürriyet.

Öyle bir ibadet ki, daha başlamadan birkaç gün öncesinden bile, içinizi sıcak ve mutlu bir heyecan sarıyor. Başladığında ise hem fizîken ve hem de psikolojikmen insanı rahatlatıyor, adeta akort ediyor ve kendi mecrasına sevk ediyor.  Ben bunu esaret altındaki bir insanın azat edilmesine, serbest bırakılmasına benzetiyorum.
Ramazan ayı, îmânî ve islâmî irademizin daha fazla korumaya başladığı manevî benliğimizin, kendini daha güvende hissetmesiyle birlikte yaşadığı hürriyetin, doya doya tadını çıkardığı bir ibadet sürecidir.
Çoğu zaman ölümü unutturacak ve âhirî vazifelerimizi ihmal ettirecek seviyedeki doymak bilmeyen dünyalık hırslarımızın taarruzlarından, esas benliğimizin korunduğu ve bu korumanın derecesi kadar kendini özgür hissettiği bir ibadet ayıdır.
Ramazan ayında, bünyemizi fizikî olarak toksinlerden, psikolojik varlığımızı da küfürden ve günahlardan daha fazla temizleriz, arındırırız ve muhafaza ederiz. Adeta genel bakım ve temizlik ayıdır bu ay.
Ramazan ayı aynı zamanda, yeryüzünde açlık, fakirlik, yalnızlık ve kimsesizlik çeken insanların hâlinden daha iyi anlayabilmek için, tatbîki olarak empati kurduğumuz bir ibadet ayıdır.
Bu yaşantıların tesiriyle, beynimizin, düşünce dünyamızın, sinir, sindirim ve dolaşım sistemimizin rahatladığı; kendimize, eşimize, çocuklarımıza, aile, akraba ve yakınlarımıza, mesaidaşlarımıza ve meslektaşlarımıza, arkadaşlarımıza, hatta bütün insanlara karşı daha ihtimam ve itina ile davrandığımız; daha hoşgörülü, kibar ve nezaketli olduğumuz aydır Ramazan ayı.
Bütün kötü huylardan, gerginlikten, stresten, her türlü kavgadan daha fazla uzak durmaya çalıştığımız; şâyet böyle bir durumun içinde bulmuşsak kendimizi, "ben oruçluyum" diyerekten, mümkün olan en kısa sürede oradan uzaklaşmamız gereken bir ibadet yaşantısıdır oruç.
İslâm dininin beş temel esasından biri olan ramazan ayında tuttuğumuz oruç ibadetini genel olarak değerlendirdiğimizde ve hakkıyla yaşadığımızda, hepimiz de hissederiz ki, sahurları, namazları, Kur'an-ı Kerim hatimleri, dini sohbetleri, iftarları, iftar ve sahur toplarıyla, teravihleriyle meydana gelen beşeri iklim sinerjisiyle bizleri ve özellikle de çocuklarımızı mutlu eder, saflaştırır, durulaştırır. Tâbiri caizse, sosyalleşmenin doruğuna ulaşırız birlikte, kenetleniriz birbirimize; dirliğimiz ve birliğimiz gelişir, bereketimiz artar.
Bir ay boyunca edindiğimiz bu güzel ahlâkî davranış alışkanlıklarımız, karakterimize yerleşir ve ömrümüz boyunca hayat tarzımız hâline dönüşür.
Şöyle bir düşünelim; çok fakirsiniz, önünüze bir yığın altın konulmuş, hiçbir maddî engel yok ama vakti gelmedi diye, elinizi bile sürmüyorsunuz. Barınacak yeriniz yok, bir eve âcil olarak ihtiyacınız var, size tam da istediğiniz gibi bir ev ve anahtarı veriliyor, fizikî hiçbir mania olmadığı halde, bir zamana kadar açıp içine girmiyorsunuz. İşte oruç ibadetinde de; çok susadınız, çok açsınız, kimsenin sizi göremeyeceği bir yere gidip istediğiniz kadar su içebilir ve yemek yiyebilirsiniz, ama bunu yapmıyorsunuz; önünüzde su, bir sofra ve enva-i türlü yemekler var, henüz ezan okunmadı diye yalnızken veya sevdiklerinizle, ailenizle bekliyorsunuz; vakti geldiğinde, ezan okunduğunda besmele ve dua ile bu hayâtî ihtiyacınızı gideriyorsunuz.
Şimdi tasavvur edelim, bu ibadet bizim imanımızı, sabrımızı, açlık ve susuzluğa karşı dayanıklılığımızı, tahammül gücümüzü, îmânî ve islâmî irâdemizi, beşeri münasebetlerimizi, fakir ve aç insanlara yardım etme duygumuzu geliştirmiyor mu? Nefsimizi terbiye etmiyor mu ve nefsimizin menfî arzu ve isteklerinden bizi korumuyor mu? Bu korunmadan dolayı, özümüz hakiki hürriyetine kavuşmuyor mu? En önemlisi de Yaratan Allah'a ibadet ediyor, O'na daha da yakınlaşıyor olmanın hazzını ve haklı gururunu yaşamıyor muyuz? Bu mânada kendine güven duygumuz daha da gelişmiyor mu?
Ramazan ayının ve dolayısıyla orucun, daha saymakla bitiremeyeceğimiz faydalarından tabîki istifade ediyoruz ve ederiz İnşallah.
Aynı şekilde, günümüz dünyasının, ciddi devlet adamlarının ortak akıl ve iradesiyle, insanlık âlemi inşallah fitneden, bozgunculuktan, kin, kibir ve savaşlardan, öldürmekten ve öldürülmekten, zulümden ve haksız idamlardan, acılardan korunur da; hürriyetin tadını doya doya, daha rahat ve barış içerisinde yaşarız. Çocuklarımız ve gençlerimiz geleceğe daha güvenle bakarlar ve hazırlanırlar.
Bakınız Ramazan orucu ile ilgili Peygamberimiz Hazreti Muhammed (A.S) şu müjdeyi veriyor; "Kim inanarak ve mükâfatını Allah'tan bekleyerek Ramazan orucunu tutarsa, geçmiş günahları bağışlanır." (Buhari,Savm,7);
Ramazanınız mübarek olsun, saadet ve esenlikler dilerim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Arşivi

6 Eylül Tarihli Gazetemiz

06 Eylül 2025 Cumartesi 11:32

7 Ağustos Tarihli Gazete...

07 Ağustos 2025 Perşembe 09:57

6 Ağustos Tarihli Gazete...

06 Ağustos 2025 Çarşamba 10:35

5 Ağustos Tarihli Gazete

05 Ağustos 2025 Salı 10:24

4 Temmuz Tarihli Gazete...

04 Ağustos 2025 Pazartesi 10:16

2 Ağustos tarihli gazetemiz

02 Ağustos 2025 Cumartesi 09:18

1 Ağustos tarihli gazetemiz

01 Ağustos 2025 Cuma 10:16

31 Temmuz Tarihli Gazete...

31 Temmuz 2025 Perşembe 11:07

30 Temmuz Tarihli Gazete

30 Temmuz 2025 Çarşamba 10:05

29 Temmuz Tarihli Gazete

29 Temmuz 2025 Salı 10:11