Selami YILDIRIM

Selami YILDIRIM

ŞEHİRLERİN YENİ SAHİPLERİ

Çok partili hayatla başlayan köyden şehre göç olgusu Türk toplumunu yeni bir sosyal problemler yumağıyla karşı karşıya getirdi.

Tarım toplumundan sanayi toplumuna geçişin sancılarını çeken ve hala çekmekte olan Türkiye, göç adlı sosyal dalgadan oldukça olumsuz etkilenirken, şehre göçmüş tarım toplumu insanları için yeni bir hayat başlıyordu.

Köyde geleneksel yaşam biçiminden kopup hiç tanımadıkları şehrin çeperlerine tutunmaya çalışan göçenler, önce gecekondular oluşturarak şehre tutunmaya çalışırlar. 

Hiç beklemedikleri böylesi bir sosyal probleme hazırlıksız yakalanan merkezi ve yerel yönetimler, göç sorununu anlamakta ve onu tanımlamakta zorlanırlar. Göçü tanımlamak, sebeplerini teşhis etmek ve çözüm üretmekte hiçbir hazırlığı ve öngörüsü olmayan yönetimler, bilimsel akıl ve tecrübeden de yoksundurlar.

Yönetimlerin seçimler yoluyla gerçekleştiği ülkemizde bu kitle, önce politikacıların dikkatini çeker. Her seçimde aş, iş, konut vaadiyle karşılaşan ve bu iltifatlarla kendini değerli hisseden şehrin yeni sakinleri, ne yazık ki her seçim sonrası mutlu bir rüyadan uyanırlar.

Miras yoluyla küçülen toprağının kendini geçindirmeye yetmemesi, tarımın makineleşmesi sebebiyle ortaya çıkan iş gücü fazlalığı, sosyal güvenlik ve eğitim ihtiyacı gibi gelecek endişesi taşıyan sebepler yüzünden doğup büyüdüğü toprakları terk eden bu taşralılar, her şeye rağmen şehrin onurlu üyeleri olmakta kararlıdırlar. Onların bu kararlılıkları fabrikada, okulda, ticarette ve hayatın her alanında ağırlıklarını hissettirir. Bununla yetinmeyip çağın gereklerinden olan örgütleşme olgusunu çabucak kavrarlar. Her köy, her ilçe kendi sosyal organizasyonlarını ardı ardına gerçekleştirir. Amaç, sosyalleşmek, geldiği çevreye yabancılaşmamak ve şehirde kaybolmamaktır. Hiç olmazsa belirli zamanlarda birlikte olmak, var olmanın örgütlü olmaktan geçtiğini fark eden bu yeni şehirliler, birlik ve beraberlik ilkesiyle çıktıkları bu yolda epey bir mesafe alırlar.

Benim de mensubu olmaktan gurur duyduğum yukarıda saydığım sebeplerden dolayı göç dalgasının şehre attığı köyüm Havuz’un koca yürekli insanları önce İstanbul Esenler’de ardından 2019 yılında da Sivas’ta örgütlenerek bir gerçeğe tanıklık ederler. Derneklerini için uzun süre kirada ve himmet sahibi yöneticilerin imkânlarını kullanarak yaşatmaya çalışan Havuzlular, 2025 yılının ilk aylarında “yerimiz kendimizin olsun” diyerek yola çıkarlar.

Her iki dernek de ardı ardına kampanyalar düzenleyerek, hemşerilik duyarlılığını harekete geçirmeyi başarırlar. Adeta bir seferberliğe dönüşen kampanya toplumda kaybolmaya yüz tutan bir ve beraber olma duygusunun en güzel örneğini gösterirler. Herkes bu çorbada benim de tuzum bulunsun, diyerek muhteşem bir dayanışma örneği sergilerler.

Önce İstanbul Esenler’deki Havuz Köyü ve Çevresi Kültür Yardımlaşma Derneği, hemşerilerinin bağışlarıyla kısa zamanda kendi mülkünün tapusunu almayı başarır. Ardından aynı doğrultuda bir kampanya başlatan ve yoğun ilgiyle karşılanan Sivas’taki Havuz Köyü Derneği de 15 Şubat 2025 tarihinde tapusunu alarak yeni mekânlarına kavuşurlar.

 

Bu zorlu yolculukta gecesini gündüzüne katarak bu başarı hikâyesine ortak olan bütün köylülerimi kutluyorum. Eminim ki onlar da bir zoru başararak kendileriyle gurur duymaktadırlar.

Tebrikler Halit Kadaş! Tebrikler Osman Dikçal.

Alkışlar kendine ve kentine sahip çıkan Havuzlular için.



 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
  • / 16 Şubat 2025 Pazar 21:34

    Havuz Köyü ve Çevresi Yardımlaşma Derneği olarak çok teşekkür ederiz.
    Haberiniz bizleri çok memnun etmiştir.

    Yanıtla (0) (0)
Selami YILDIRIM Arşivi