Şemseddin Ahmed Sivâsî (Kara Şems), Anadolu Evliyâlarının büyüklerindendir.

Sivas, Fidan Yazıcıoğlu Kültür Merkezinde, 05.12.2015 tarihinde saat:18.30’da  başlayan ve “Şemseddin Sivâsî anısına Sivas Belediyesi ve Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği Sivas Şubesi'nin birlikte düzenledikleri, Buruciye Şiir Akşamları'nın 9.'suna davetlisiniz.” şeklindeki îlânına daha sonra ulaştığım programı, bir mahallî televizyon kanalından izledim.
Sivas Belediyesi ve Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği Sivas Şubesi ilgililerini ve emeği geçen bütün vazifelileri, katılan ve zenginleştiren, birçoğunu tanıdığım kıymetli kardeşlerimi kutluyorum ve tebrik ediyorum.
Enaniyete kapılmadan; araçları, grupları ve şahısları vitrine koyma amacı gütmeden;  esas mevzuya kilitlenerek, özellikle bunun gibi meşru ve manevî konularda gayret sarfeden hüsnüniyetli insanlar, kendileri de iyi bilirler ki, bu “güzel ahlâkın tebliği” çabaları, onları her iki cihanda da yüceltecektir.
Şemseddin Ahmed Sivâsî (Kara Şems) için, “Anadolu Evliyâlarının büyüklerindendir.” demek aslında tek başına kısa ve özet olarak yeterlidir. Çünkü, “evliya” demek, Allah (C.C.) dostu, keramet sahibi, ermiş, hâlim selim ve güzel ahlâk sahibi kimse/kimseler demektir.
 Şemseddin Ahmed Sivâsî (Kara Şems), güvenilir bir ansiklopedik kaynağa göre; Halvetiyye yolunun kolu olan Şemsiyye (Sivâsîyye) nin de kurucusudur. İsmi, Ahmed’dir. Babasının ismi, Ebü’l Berekât Muhammed’dir. Künyesi, Ebü’s Senâ, Lakâbı Şebseddin’dir. Kara Şems, diye şöhret bulmuştur. m.1519 senesinde Tokat’ın Zile İlçesinde doğmuş, m.1597 senesinde Sivas’da vefât etmiştir. Sivas’da Meydan Câmii avlusunda medfûn olup, kabri, mü’minler tarafından ziyâret edilmektedir.
Şemseddin Ahmed Sivâsî (Kara Şems), Padişah Üçüncü Mehmed Hân zamanında yaşamıştır. İstanbul’da Müderrislik yaparken, bir gün zamanın Kadıaskerini ziyarete gitmiş, Müderrislere ve Kadılara karşı Kadıaskerin tutumunu ve onların makam için düştükleri hâlleri beğenmemiş, oradan çıktıktan sonra Fâtih Câmiine giderek, iki rekat namaz kılıp, huzûru kalb ile Allahü teaâlâya; “Yâ Rabbî! Bunların içinden beni kurtarıp, tasavvuf ehlinin yoluna beni dâhil eyle.” deyip dua etmiş, oradan hacca gitmiş, sonra doğum yeri olan Zile’ye dönmüş, insanlara ilim öğretip Allahü teâlânın dînini ve Peygamber Efendimizin (s.a.v.) güzel ahlâkını anlatmaya devam etmiştir.
İşte hakikî Allah dostu olmak, dalkavukluk, yalakalık ve enaniyet tehlikesine karşı imanı korumak ve kuvvetlendirmek için örnek bir hayat tarzı. Esasen, özellikle günümüzde, üzerinde durulması gereken ciddî konulardan biri de budur.
 Şemseddin Ahmed Sivâsî (Kara Şems), meşhur üç Şems’den birisidir. Biri Mevlânâ Celâleddîn- i Rumî’nin hocası olan Şems-i Tebrîzî; diğeri, İstanbul’un fethinde Fatih Sultan Mehmed Han’ın yanında bulunan Akşemseddin; üçüncüsü de Üçüncü Mehmed Hân ile birlikte Eğri seferine katılan Kara Şems’dir. Üçü de yüksek dereceler sahibidirler.
Evet, Şemseddin Ahmed Sivâsî (Kara Şems), gene aynı Padişah zamanında, bugünkü Macaristan'ın kuzeyinde yer alan Eger kentinde bulunan, Eğri Kalesinin fethinde, kerametiyle Padişah’a psikolojik destek vermiş ve kale fethedilmiştir.
Fethin müjdesini Padişah’a verirken, aralarında geçen konuşmadan sonra, Padişahtan müsaade isteyerek nasihat etmek istediğini beyan etmiş, Padişahın memnuniyetle kabul buyurmasından sonra; “Ey benim Padişahım! Yeryüzünde Allahü teâlânın halîfesi olanların niyetleri; Allahü teâlânın rızasını kazanmak olup, dayandıkları ve güvendirkleri, Allahü teâlâ olması icâbeder. Savaşta askerlerin çokluğuna güvenmeyip, kuvvet ve kudret sahibi Allahü teâlâya tevekkül etmek gerekir. Ayet-i kerîmelerde meâlen; Siz de, düşmanlara karşı gücünüzün yettiği kadar, her türlü kuvvet ve cihâd için bağlanıp beslenen atlar hazırlayın. (Enfâl sûresi,60.âyet) ve “Ey imân edenler! Düşmanlara karşı hazırlığınızı görün ve silahlarınızı takınarak cihâda hazır olun da, birlikler hâlinde savaşa çıkın, yâhut toptan seferber olun. (Nisâ sûresi, 71.âyet) Emredildiği üzere, savaş için gerekli hazırlıklar yapılmalı. Ancak, (sadece) buna güvenmeyip Allahü teâlâya tevekkül ve itimat etmelidir. Eğer Allahü teâlâya güvenmeyip askere ve cephaneye güvenilir ise, hezimet/yenilgi zuhûr eder. Kalbden Cenab-ı Hakk’a tam tevekkül edip, hâlis kalb ile yönelebilirsen, zafer müyesser ve mukadder olur. Bizden hüznü gideren Allah’a hamd olsun.” der ve Fatih Sultan Mehmed Hân ve Akşemseddin Hazretlerinin, İstanbul’un fethinden sonra nice câmii, mescid, medrese ve hamam yaptırdıklarını ve halkın huzuru ve refahı için hangi tedbirleri aldıklarını anlatarak, bu ve benzeri şeyleri kendilerinin de yapmaları icabettiğini Üçüncü Mehmed Han’a tavsiye eder. Padişah da, “Bin can ile kabul ettim ve nasihatinize fazlasıyla riayet edeceğim.” diyerek bu nasihat ve tavsiyelerden memnun kaldığını ifade eder.   
Padişah, ordusuyla birlikte İstanbul’a döndüğünde, Şemseddin-i Sivâsî’nin  İstanbul da kalmasını israrla rica ettiyse de kabul ettirememiştir. Şemseddin-i Sivâsî, ihtiyarlığının yanında, seferin şiddetinden ve kışın aşırı soğuğundan hayli yorgun ve zayıf düşmüştür.  Hayatının son anlarını yaşadığını anladığından, rûhunu ailesinin ve sevenlerinin yanında teslim etmek istediğini söyleyerek, izin istemiştir.
Yani, Allah’ın (C.C.) ve O’nun Peygamberi Hazret-i Muhammed’in (S.A.V) yoluna, rotasını öyle bir kilitlemiştir ki, İlahî tebliğin hizmetkârlığından başka hiçbir şeyi gözü görmemiş ve kalbi de tasdik etmemiştir.    
Şemseddin-i Sivâsî, Sivas’a döner. Gelişinden kısa bir müddet sonra, amca-zadesi ve damadı olan Recep Efendi’yi vazifesine tayin eder. Vefatlarına yakın talebelerini odasına çağırır; onlarla bir saate kadar Allahü teâlânın zikri ile meşgul olduktan sonra, dua edip ruhunu teslim eder. Allah rahmet eylesin.
 Güzel Sivas’ımızın manevî ve insanî iklimi bu muhterem zatların birçoğuna ilham kaynağı olmuştur. Bu hakikat bize, Onların bıraktıkları bu mukaddes mirası okuyarak, anlatarak, yaşatarak ve yaşayarak, aynı doğrultuda kendimizden de değerler katıp geliştirerek, bizden sonraki neslimize çocuklarımıza, gençlerimize devretme mesuliyetini yüklemiştir. Durmak yok yola devam.  

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Arşivi

6 Eylül Tarihli Gazetemiz

06 Eylül 2025 Cumartesi 11:32

7 Ağustos Tarihli Gazete...

07 Ağustos 2025 Perşembe 09:57

6 Ağustos Tarihli Gazete...

06 Ağustos 2025 Çarşamba 10:35

5 Ağustos Tarihli Gazete

05 Ağustos 2025 Salı 10:24

4 Temmuz Tarihli Gazete...

04 Ağustos 2025 Pazartesi 10:16

2 Ağustos tarihli gazetemiz

02 Ağustos 2025 Cumartesi 09:18

1 Ağustos tarihli gazetemiz

01 Ağustos 2025 Cuma 10:16

31 Temmuz Tarihli Gazete...

31 Temmuz 2025 Perşembe 11:07

30 Temmuz Tarihli Gazete

30 Temmuz 2025 Çarşamba 10:05

29 Temmuz Tarihli Gazete

29 Temmuz 2025 Salı 10:11