Sana olan hasretim, hasretten sızım sızım sızlayan yüreğim,
dolaşık duygularım,
şu uzayıp giden karmaşık tren yolları gibi..
Senin adın hüzün...
Kâh yan yana,
kâh uzaklaşan
kâh dolanan sarmaş dolaş..
Sonsuzluğa açılan kara bir tünel gibi,
ucun da bir ışık,
ucun da vuslata ermek var mıdır? Bilinmez...
Kimilerini uğurlar da kimilerini kavuşturur mu acep?
Her çizgisinden geçerken aceleci bir telaşla..
Hele de içini garip duygularla burkan,
o uzun uzun öten düdüğünle, uzakları çağıran trenler, trenler...
Evet senin adın hüzün..
Dağlar arkasından, arasından hoyrat bir nehir gibi kıvrıla kıvrıla akarken,
rûzgarla mı yarışırsın?
Bu acelen niye?
Git gide uzaklaşırken..
Kimine göz yaşını,
kimine umudu
kimine özlemi
kimine sevgiyi aşkı bırakırsın,
ardına hiç bakmadan.
Başı eğilmez uçsuz bucaksız özlem tüter dumanın..
Gidip de dönmeyecekmiş gibi içimi çok acıtırsın...
Senin adın hüzün...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.