Ali İZGİ
SU YOKSA HAYAT DA YOK.
Yaşlı Dünyamızda her geçen zaman diliminde çoğanlan insan varlığı ve bu insan varlığının doğanın canına okuması artık mavi gezegenin sonunu getirmek üzere.... Her geçen yıl atmosfere salınan zehirli gazlar delik üstüne delik açmaya devam ediyor. Açılan bu deliklerden Dünyaya direkt ulaşan Güneş ışınları yer yüzünü biraz daha fazla ısıtıyor. Bu ısınma da meydana gelen bir santrigırat derece artış dengeleri on kat değiştiriyor. Kısaca İnsan olğu mavi gezegenin sonunu getiriyor...
2020 Yılını Dünya salgın nedeni ile çok zor geçirdi. Şimdilerde herkesin umudu 2021 rahat geçirmek oysaki önümüzdeki tehlike salgını aratacak cinsten. Zira Dünyanın kaynakları tükenmek üzere. Pandemi döneminde gıdanın önemini insanoğlu birkez daha test eti ve anladı. Şimdi bütün ülkeler Tarım politikalarını gözden geçirmeye başladı. Yapılan analizler ve yorumlar şunu gösteriyor önümüzdeki yüz yılda Toprağını ve suyunu bağımsız bir şekilde iyi kullananan ülkeler ayakta kalacak.
Türkiye olarak yıllarca kendi kendine yetebilen yedi ülkeden biriyiz diye övündük. Bizim egomuz büyürken sürekli Nüfusumuzda büyüdü ama o nüfus içerisinde tarımla işdigal eden insanların sayısı her yıl milyonlarca küçüldü. Sonuçta artık bir çok gıda maddesini ithal eder hale geldik. Ancak yinede halen temel gıdalarda (Tahı, Patates, soğan, sebze, meyve vs.) kendi kendimize yettiğimizi söylemek abartı olmaz. Ancak gelin görünki 2020 ? 2021 Kış mevsimini yaşadığımız şu günler gözümüzü korkutmaya devam ediyor. Ocak ayını yarılamamıza rağmen ülkenin büyük bölümünde ne yağmur ne de kar göremedik.. Soğun başkenti, karın mekanı oylarak bilinen Sivas´a dahi ısı 17 derece toprak kurumaktan çalmamış vaziyette.
Artan sıcaklık azalan yağışlar toprağı kuruttu. Bırakın tarımsal sulamayı ve mevsiminde ekim yapmayı, şehirlere içme suyu sağlayan barajlarda dahi durum alarm saviyesini geçti. Su seviyesi yüzde 20 lerin altına indi. Eğer beklenen yağışlar önümüzdeki günlerde gelmez veya yeterince yağış olmaz ise felaket bir yıl ile karşı karşıya kalacağımız muhakak.. Pandemide ellerinizi bol su ile yıkayın tavsiyelerinin aksine içmeye su bulamayabiliriz.
Dünya bu haldeyken Ülkeleri yönetenen kabineler ve onlara altarnatif gözükenler halen başka hülyalarda. Kendi ülkemizde ise bu durumu enine boyuna inceleyip çare araması gereken Siyaset suni gündemlerin peşinde. Her gün gereksiz yeni bir polemik. Hatta öyle kafalar, ses veriyor ki; temennileri büyük kuraklıklar olsun, büyük kıtlıklar yaşansın, büyük yangınlar çıksın yeter ki ülkeyi yönetenler değişsin...
İktidarı muhalefeti şunun halen farkında değil. Su yoksa hayat yok. Önümüzdeki yılarda Dünya su vaşları ile karşı karşıya kalacak. Malesef Türkiyede bu savaşların tam merkezi olacak bir codğrafi konumda...
Bugünden tezi yok bu ülkeyi, bu milleti seven herkesin oturup bu konuya acil çözüm araması şart. Elimizde varlığını bildiğimiz su rezervini maksimum verim, azami tasarrufla nasıl kullanabiliriz bunu ortaya koymak zorundayız. Ülkeye yapılacak en büyük iyilik tüm imkanların su ile ilgili yatırımlara yönlendirilmesidir. İktidarı muhalefeti DSİ´si Belediyeleri bir an önce el birliği yaparak çocuklarımıza susuz bir ülke, kurumuş topraklar bırakmamak için çalışlamalıdır. Yarın vatandaşın musluğundan su akmaz, fırından ekmeği eskiden olduğu gibi karneyle alır hale gelirse emin olun bugünki gündemlerinizin peşinde kimseyi bulamazsınız...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.