LİYAKATSİZLİĞİN DİBİNİ SIYIRANLAR - 1

Yunus BUDAKTAŞ

1 yıl önce

Türkiye’mizle ilgili çokça sorunun yaşandığı ve konuşulduğu son dönemlerde toplumun büyük kesimini yaralayan konuların başında hiç şüphesiz ki liyakatsizlik de var. Ülke genelinde belki de tarihin hiçbir döneminde görülmediği kadar torpil furyası kol geziyor.

Ülke genelinde liyakatsizliğin tavan yaptığı bir ortamda yerelde yaşananları konuşalım istedim. “LİYAKATSİZLİĞİN DİBİNİ SIYIRANLAR – 1” başlığını verdiğim bu yazı dizisinin ilkinde temel ve genel konulara değinip, yazı serisinin diğerlerinde daha özel konuları işleyeceğim.

Uzun zamandır Sivas basınının içindeyim. Gazeteciliğin okulundan gelerek sokakta ve sahadaydım. Öte yandan bu süreç içerisinde Sanat Tarihi lisans eğitimimin ardından yine aynı bölümde yüksek lisansımı tamamladım. Uzun yıllar arkeolojik kazılarda görev aldım. Şimdi ise şehrime hem gazeteci hem de sanat tarihçi olarak elimden geldiğince hizmet etme gayretindeyim.

Gazeteci ve sanat tarihçi kimliğimle şehrin kültür varlıklarına ve kültürel değerlerine sahip çıkmak herkesten önce benim görevim. Bu sorumluluk ve bilinçle gördüğümüz hataları ve yanlış politikaları eleştirmekte asli görevim.

Geçtiğimiz günlerde Sivas Ulu Cami ve Gök Medrese ile bir takım haberler yaparak gördüğümüz yanlışları gündeme taşıdık. Haberleri yaptık yapmasına ama yazdıklarımız Vakıflar Bölge Müdürünü rahatsız etmiş. Bir ortamda benden bahsederek “Bu haberleri yapan arkadaş sanat tarihçisiymiş. Sanat tarihiyle ilgili bir iş bulamadığı için bize sarmış herhalde bizimle uğraşıyor” minvalinde bir ifade kullanmış ve yaptığım haberlerle ilgili rahatsızlığını dile getirmiş.

Sayın müdür doğru söylemiş. Sanat tarihinde iş bulamadım. Ancak neden iş bulamadığım hiç aklına gelmiş mi acaba? Nedenini ben söyleyeyim: “LİYAKATSİZLİK”. Çünkü müdür bey gibi liyakat sahibi olmayanlar oturdukları koltukları işgal ediyorlar. Müdür bey çok kısa süre içerisinde görevde nasıl bu kadar hızlı yükselebildiğini açıklayabilir mi acaba? Nedenini ben biliyorum ama kendisinin açıklayabileceğini de sanmıyorum.

Müdür Bey örneğinde olduğu gibi Sivas’ta koltukları işgal eden kurum müdürlerini tek tek araştırın. Eğitimlerine, donanımlarına, yetkinliğine bir bakın hele. Kaç tanesi oturduğu koltuğun hakkını verecek liyakate sahip? Sadece kurum müdürleri yetmez, kamuya kimlerin hangi yollarla girdiğine de iyice bakmak gerekecek. İşin ucunda siyasetin olduğunu sizlerde benim gibi çok iyi biliyorsunuz. Siyaset vasıtasıyla koltuklara oturanlar haklarını yedikleri insanların vebalini nasıl ödeyecekler bilmiyorum.

Siyaset vasıtasıyla bazı görevlere ve makamlara getirilen, koltuklara oturtulan bu isimler o koltuklarda ömür boyu oturacaklarını sanacak kadar da utanmazlar. Vakıflar Bölge Müdürünün de bana ithafen söylediği “sanat tarihinde iş bulamadı herhalde” ifadesini kullanırken biraz utanmasını yüzünün kızarmasını beklerdim. Neden mi?

Birincisi yukarda da söylediğim gibi kendisinin bulunduğu koltuğa oturtacak liyakati var mı acaba?

İkincisi benim sanat tarihi alanında iş bulabileceğim kurum ve kuruluş müdürlerinin liyakati var mı? Şehrin kültür ve sanat politikalarıyla ilgili kurum ve kuruluşların müdür ve yöneticileri hangi liyakatle o koltuklara geldi?

Aslında burada konu ben de değilim. Benim gibi yüzlerce binlerce insan var liyakatsizlik kurbanı. Şimdi müdür bey bu sorulara açık bir yüreklilikle cevap verebilecek mi? Onu da sanmıyorum. İşte müdür bey ben sanat tarihinde siz ve sizin gibi liyakatsizler yüzünden iş bulamıyorum. Liyakatsizliğin dibini sıyırdığınız bu günlerde Pir Sultan Abdal’ın şu dizelerini hatırlatıyorum sizlere:

“Yürü bre Hızır Paşa

Senin de çarkın kırılır

Güvendiğin padişahın

O da bir gün devrilir

 

Nemrud gibi Anka n'oldu

Bir sinek havale oldu

Davamız mahşere kaldı

Yarın bu senden sorulur”

YAZARIN DİĞER YAZILARI