USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

BEKLENEN YASAL DÜZENLEMELER

15-05-2019

Değerli Okuyucular;

Bu yazımızda sizler ile toplumda beklenilen bir kısım yasal düzenlemeler ve bu beklentilere matuf sebepler üzerinde görüş ve düşüncelerimizi paylaşacağız.

Bugün gelinen noktada tabi ki en fazla gündemi meşgul eden konular, İstanbul seçimlerinde verilen iptal kararı ve ekonomik süreçte yaşanılan bir kısım aksaklıklardır.

Ancak toplumumuzda konunun kendisini ilgilendirdiği bireyler açısından ve yine bizlere bu düzenlemeler ne zaman yapılıp yürürlüğe girecek diye sorular yöneltilen, özellikle süresiz nafaka uygulamasının kaldırılması gibi bir kısım konular da hala kaldığı yerden güncelliğini korumaktadır.

TÜİK verilerini yakın tarihte açıkladı ve  evlenme ve boşanmalara ilişkin istatistiğinde;

2017 yılında evlenen çiftlerin sayısı 569.459,

2018 yılında ise bu oran yüzde 2,9 azalarak 553.202 olarak açıklanmıştır.

Kaba evlenme hızı Binde 6,8 olarak gerçekleşmiş olup,

2017 yılında boşanan çiftlerin sayısı 128.411 iken, bu oran 2018 yılında yüzde 10,9 artarak 142.448 olarak belirlenip açıklanmıştır.Kaba evlenme hızının 2018 yılında en yüksek olduğu il, binde 8,55 ile Kilis oldu. Bu ili binde 8,29 ile Adıyaman, binde 8,05 ile Aksaray izledi. Kaba evlenme hızının en düşük olduğu il ise binde 4,43 ile Gümüşhane oldu. Bu ili binde 4,91 ile Bayburt, binde 5,13 ile Kastamonu izlediği açıklanmıştır.Ortalama ilk evlenme yaşı, 2018 yılında erkekler için 27,8, kadınlar için 24,8 oldu. Erkek ile kadın arasındaki ortalama ilk evlenme yaş farkı ise 3 yaş olarak gerçekleşti. Ortalama ilk evlenme yaş farkının en yüksek olduğu il 4,5 yaş ile Kars oldu. Bu ili 4,4 yaş ile Ağrı, 4,3 yaş ile Muş izledi. Ortalama ilk evlenme yaş farkının en düşük olduğu il ise 2,3 yaş ile Kastamonu oldu. Bu ili 2,5 yaş ile Karabük, 2,6 yaş ile Zonguldak, Malatya, Elazığ, Ankara, Hakkari, Samsun, Şırnak ve Eskişehir izlediği açıklanmıştır.

Boşanmaların 2018 yılında %37,6´sı evliliğin ilk 5 yılı, %20,4´ü ise evliliğin 6-10 yılı içinde gerçekleştiği belirtilmiştir. 

Aile hususunda toplumda varılan noktadaki bu seyir ve gelişmeler tabi ki doğal netice olarak nafaka konusunda süresizliğin kaldırılmasına yönelik beklentileri artırıp, bu konuya ilişkin düzenlemeler hususunda da gözleri TBMM ye çevirdi.

Nafaka denilince tabi çocuklara yönelik iştirak nafakası değil, sadece eşe yönelik yoksulluk nafakası bu düzenlemenin gündemindedir.

Gündeme sunulan ilk tasarı evli kalınan sürenin en fazla ½ sine tekabül eden zaman dilimini içermekte idiBu konuya ilişkin alternatifler tabi ki tartışıldı ancak, henüz bir netlik kazanmış durumda değildirToplumumuzda oldukça kısa süre evli kalıp sonrasında boşanmaya giden çiftler biri birine uzun yıllar devam eden nafaka ödeme yükümlülüğü altına girmek durumundadır.Tabi bu durum da taraflar arasındaki husumeti artıran etkenler arasında önemli yer tutmaktadır.Örneğin 8 ay evli kalan bir kişinin 10 yıl gibi uzun süre devam eden ya da ömür boyu devam eden nafaka ödemekle yükümlü tutulması, bununla birlikte bir de nafaka ödeme sartinin ihlali durumunda yılda en az 3 ay tazyik hapsine maruz kalması ve ödenmeyen veya ödenemeyen nafaka yükümlülüğünün yerine getirilememesi sonucunda yapılan şikayet üzerine İcra Ceza Mahkemelerince verilen hapsen tazyik kararları sonucunda Ceza evine de girilmesi oldukça sıkıntılı sonuçları beraberinde getirmektedir.Bu sebepler ile bu husustaki beklentileri, talepleri tam anlamı ile açıklığa kavuşturan düzenlemeler sonucunda yoksulluk nafakası ismi verilen eşe ödenen nafaka konusunda beklenilen bu yasal düzenlemelerin bir an önce yürürlüğe girmesi gerekli ve elzemdir.Tekrar önemine binaen belirtmek isterim ki teknik olarak iştirak nafakası olarak tanımlanmış olan ve çocuklar için ebeveynlere ödeme yükümlülüğü mahkemeler tarafından getirilen nafaka hususu bu düzenlemenin dışında kalmalıdır.Bir diğer önemli husus da savunmasız ve korunmasız durumda olan çocuklarımızın özellikle velayetleri hususunda kapsamlı ve ebeveynleri daha etkin sorumluluk altına sokan düzenlemelerin getirilmesi hususunda olmalıdır.Zira, bir çok çocuk üçüncü kişiler tarafından zarar gördüğü gibi belli süreçlerde aile içerisinde de bu çocukların hakları ihlal edilmektedir.Tüm bu sebepler ile özellikle Türk Medeni Kanunumuz kapsamında nafaka ve velayet hususlarında beklenilen ve biz hukukçulara yöneltilen, sorulan bu düzenlemelerin de aksatılmadan bu süreçlerde artık yürürlüğe konulması ciddi manada beklenilen hukuki düzenlemeler arasında yer almaktadır?

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?