Değerli Okuyucular,
Bu yazımızda sizler ile son dönemde yaşanılan sıkıntılı süreçleri buna ilişkin gözlemlerimi ve hissettiklerimi paylaşacağım.
Ülkemizin 2023 vizyonuna giden zaman diliminde 100. yılımızı dünyanın en güçlü devletleri listesinde en önde görebilmek inşallah nasip olacaktır.
Bu süreç bizlere göstermektedir ki; önümüzde değişim ve dönüşümleri, aydınlık geleceğe yatırımları, kazanımları, mutlu olmaya dair sonuçları net olarak görebileceğimiz ve toplumun reflekslerini bariz bir şekilde görebileceğimiz fırsatları bizlere tanıyacak yeni bir dönem bizleri beklemektedir.
Ülkemiz 31 Mart 2019 tarihinde yapılacak Mahalli idareler Seçimleri süreci sonrasında umut ediyorum ki çok daha güçlü kazanımlar ile ilerleyecektir.
Her dönemde olduğu gibi bu süreçte de vatandaşımız yarınlarını şekillendirecek tercihleri sandıkta yapacak ve yarına mahalleleleri, köyleri, beldeleri, ilçeleri, şehirleri ve büyükşehirleri teslim edeceği kadroları belirleyecektir.
Her bölgede süreçlerin gerçek manada hayırlar getirmesini temenni ederim.
Ancak, yazı başlığımda belirttiğim gibi bu ülke hepimizin, ortak akıl ile sağduyu ile hareket etmek, vatanımızın, milletimizin, devletimizin her daim iyi niyet ile yanında durmayı kendimize en büyük en önemli düstur olarak belirlemeliyiz.
Zira, son süreçlerde ülkemizde yaşanılan süreçleri hep birlikte analiz ediyoruz.
Son olaydan yola çıkarak Müslüman din kardeşlerimize yönelik Yeni Zelanda´da yaşanılan hain saldırı, dünyanın birçok bölgesinde benzer şekilde planlı olarak yapılan zulümler hepimizi derinden yaralamaktadır.
Avrupa´da ülkemiz aleyhine yer alan söylemler, özellikle İstanbul üzerinde yapılan ve bitmek tükenmek bilmeyen planlar bir bütün halinde değerlendirildiğinde ülkemizin jeopolitik konumu sebebi ile yaşadığı sıkıntı ve saldırıların her dönemde yaşanması muhtemel görülmeli ve buna karşı her dönemde teyakkuzda olmak zaruretimiz dikkatlerden kaçmamalıdır.
Bu güzel ülke, bu cennet vatan hepimizin?
Ezanımız, bayrağımız, devletimiz, milletimiz söz konusu olduğunda asla ama asla muhalefet yapılamaz. İçeride yapılan siyaset salt kendi iç dinamikler boyutunda eleştiri konusu olabilir iken, hiçbir şekilde temel değerlerimize yönelen tehditlere karşı iktidar, hükümet yalnız bırakılamaz.
Hep birlikte hareket etmek gelen ve gelmesi muhtemel olup tespit edilen tüm iç ve dış tehditlere karşı ülkemiz her açıdan iktidarı ile muhalefeti ile el ele kol kola savunmaya geçmek zorundadır.
Avrupa´nın yaptığı planlar, söylemler, dünyanın bizlere yaşatmak istediği sıkıntılar bir kenara bırakılmalı,
Özellikle belirtiyorum ki, iç piyasalarda yerel seçim süreçleri sonrasında yaşanması muhtemel devalüasyonlardan yararlanmak isteyenler, dolarında, eurosunda, altınında artış bekleyerek cebindeki mevcudiyetini kendi lehine artırmaya çalışmayı bekleyenler bu vebali ödeyemezler.
Zira, 50 doları olan insanların bile sadece 2 TL artış bekleyip onu kendisine kar olarak gözlemleyenler bile maalesef ki toplumumuzda yaşamakta? Bu ölüm oranında üzüntülü bir bakış açısı olsa gerek?
Bunların hiçbirisi hiç kimseye katkı sağlamaz.
Ancak, iyi niyet ile samimiyet ile çalışarak bu güzel ülkemizi en müreffeh yarınlara taşıyabiliriz.
Bugün yabancı parada yada altın onslarında artış arayanlar unutmamalıdır ki, o birikimleri güvenle saklayacak bir vatan olmadan asla yaşanamaz.
Bizim bu hususu hiçbir zaman aklımızdan çıkarmamız gerekmektedir. En ciddi kazanımlar ortak akıl ile ortaya çıkar. Bu şekli ile alınan istişari / hakkını veren kararlar herkeste memnuniyet uyandırır.
Yarınlara daha sağlam adım atabilmek için her şekilde üzerimize düşen sorumlulukları yerine getirmeyi başarmalı, salt şahsi kazanımlarımızı hele özellikle de içerisinden geçtiğimiz bu zor dönemlerde en son sırada bırakmalı, önceliğimize milli ve manevi değerlerimizi alarak, bizlere yönelen ve yönelmesi tasarlanan her türlü iç ve dış tehditleri bertaraf ederek yeniden diriliş ruhunu ortaya koymalıyız.
Unutmamalı ve unutturmamalıyız ki, BU ÜLKE HEPİMİZİN, İLELEBET DE İNŞALLAH BİZLERİN KALACAKTIR?
