USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

DOĞRU SİYASET STRATEJİSİ?

09-02-2019

       Ülkemiz öncelikle 10 Ağustos 2014 tarihinde Cumhurbaşkanını halkın seçmesi ile yarı başkanlık sistemine geçmiş, bu ara dönemden sonra uzun yıllardır üzerinde tartışılan 16 Nisan 2017 Halkoylaması ile yönetim şekli tamamen değişmiş ve tamamen ülkemiz- milletimiz değerlerine uygun başkanlık modeline, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçmiştir.

        Rekabet hayatın her alanında mevcuttur.

        Rekabete bizler karşıda yer alanı yok etme amacı ile değil birlik ve bütünlük korunarak sadece daha iyi hizmet sunabilmek, hizmet kalitesini artırabilmek amacı ile bakmak zorundayız.

        Siyasi ortam da rekabete muhtaçtır.

        Siyasi atmosferde rekabet olmazsa olmazlar arasında her dönem yer almıştır.

        Ancak elzem olan ülkemizin milli menfaatleri çizgisini koruyarak, bu düsturu temel kıstas kabul edilerek sadece iç dengeler sınırlarında partilerin siyasal çizgileri ile iş bu rekabete duçar olmaları, dışa karşı ülkemizin tüm menfaatleri için tek bir vücut olmanın başarılmasının sağlanmasıdır.

        Bu doğrultuda bu yazımda hem genel hem de önümüzdeki yerel seçimler süreçlerinde izlenmesi gereken doğru stratejilerden, genelde ülkemizin menfaatlerinin korunması ana çizgisinden ayrılmadan seviyeli iç rekabet ile hareket edilmesi gerekliliklerinin hepimize fayda sağlayacağından bahsedeceğim.

        Her bir siyasi partinin yerelde başarılı yada başarısız bulunan yerel yöneticileri olabilir. Bunun takdiri yerelde o bölgede yaşayan halkımızın takdiridir. Halkımız bu takdiri sağlayacak ve değişimi ortak akıl ile zaten gerçekleştirecektir.

        Önemli ve elzem olan büyük tablo, büyük fotoğraf ve ülkemizin milli birlik ve beraberliğidir.

        24 Haziran 2018 tarihinde yapılan seçimlerde halk Cumhurbaşkanı Erdoğan´ı Türkiye Cumhuriyeti´nin ilk başkanı olarak tercih etti.

       

 

 

Bu seçimde başkanlık seçimi ile birlikte halkımız aynı zamanda Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerini de belirlediği sayısal dağılım ile görevlendirdi ve parlamento da bu şekilde teşekkül etti.

        31 Mart 2019 tarihinde de her bölgede halkımız yine yerel yöneticileri seçecek, halkımızın takdir ve teveccühü ile aday olanlar içerisinden seçilenler ilgili makamlarda görevlerine başlayacaktır.

        Birçok yazımda ittifak esaslarını sizler ile paylaşıp tartıştım. Tabi seçimlerin yapısal farklılığı sebebi ile Genel Seçimler ile Yerel Seçimlerde İttifak esasları farklı şekillerde gerçekleştirildi.

        Oyların kullanımından, oy pusulalarına, aday tercihlerinden stratejik desteklere her iki ittifak cephesi de ittifakın ana hatlarını belirleyip, bölge esaslı kararlarını açıklayarak yerel seçimlere gireceklerdir.

        Yazımın bütününde vurguladığım ana tema iç rekabet olacak, tabi ki adaylar talip oldukları makamlarda yarışmak adına sahada tüm çabayı sarf edeceklerdir.

        Tek isteğimiz genel bütünlükte, büyük tabloda devletimizin, milletimizin, cennet vatanımızın milli ve manevi tüm değerlerinin korunması, halkımızın tercih ve teveccühü sonrasında saygı ile karşılıklı anlayış ile başlayan seçim maratonlarının yine aynı karşılıklı anlayış ile devam ettirilmesi, seçim bitiminde ise bu anlayışın devamlılığını koruması yönünde olmasıdır.

        Ancak üzücü olan salt bölgesel hedefli yerelde seçimin kazanılması hırsı sebebi ile genel menfaatleri zarar verilebileceğinin hissedilmesi olur.  Yerelde yönetmek için merkezi hükümetten açık ve net bir destek alınması şarttır. Halkımız yerelde işte bu aday yerel sorunları çözebilir dediğinde tercihe saygı duyulmalı ve gelecek yeni yerel yönetim birimi ekibi merkezi hükümet kaynakları ile koordineli olarak hizmet sunup, projeler üretebilir. Tüm bu sebepler ile esas olan haziran ayında seçilen yeni ülke yönetimine, hükümetimize karşı sadece iş bu seçim sürecinde hizmet kalitesini artırıcı rekabet güdülmesi olmalı, seçim ile birlikte herkes ülkemizin, vatanımızın, milletimizin birlik ve beraberliği için çalışmalı, ülkemizin özellikle dışa karşı menfaatleri her şeyin üzerinde tutulmalıdır.

        Bu algı, bu anlayış hepimizde yer etmelidir. Bu ülke hepimizin, dolayısı ile toplumsal menfaatlerimiz her şeyin üzerindedir. Güzel ülkemizin milli menfaatleri her şeyin üzerinde olup, hepimizin bu bilinç ve idraki bizleri aydınlık yarınlara taşıyabilecektir.

        Aydınlık yarınlar çalışarak, mücadele ederek, ülkemizin milli ve manevi menfaatlerini her şeyin üzerinde tutarak bizlerin olacaktır.

         

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?