Tarihin bir döneminde kadınlar sanat alanında yeteri kadar eser üretememiştir. Ancak zamanla kadınların görünürlüğü nispeten de olsa artmaya başlamış ve XX.yy’da sanat alanlarında kadınlar da rol almıştır. Feminist alandaki sanatın gelişmesi ,var olan genel geçer kadın modellerini yok etmiştir. Kadının sanattaki yeri feministler tarafından tartışılmıştır. Bu noktada Linda Nochlin’in şu ifadeleri önemlidir: “Sanat üstün güçlerle donanmış bir bireyin kendinden önceki sanatçılardan ve daha belirsiz, daha yüzeysel biçimde de “toplumsal koşullardan” “etkilenerek” ortaya koyduğu özgür ve özerk bir etkinlik değildir…..Sanat yapmanın koşulları belli bir toplumsal çerçevede gelişir, bu toplumsal yapının ayrılmaz parçasıdır ve ister sanat akademileri, ister himaye sistemleri, ister ölümsüz yaratıcı, üstün sanatçı insan ya da toplumdışı ilan edilen yalnız yaratıcı efsaneleri olsun, özgül ve tanımlanabilir toplumsal kurumların geçer ve belirlenir.” Bu bağlamda yirminci yüzyıla dek sanat alanında kadına atfedilen toplumsal roller ele alınmıştır. Feminist sanat bakış açısı kadının cinsel bir obje olarak görülmesini eleştirmiştir. Dolayısıyla feminist sanat, kadın konusunda bir duyarlılık amaçlamış ve feminist sanat ,tarihindeki bulguları ele almıştır. Bununla birlikte kadın doğurganlığı ve kadın cinsel organına dikkat çekilmiş ve ilk kuşak feminist sanatçıların çalışmalarından biri olan ‘ The Dinner Party’ önemli bir eser haline gelmiştir. 1960’lı yıllarda başlatılan bu sorgulamalar feminist sanat akımı etrafında hayat bulmuştur. Sanatta yerleri olmayan kadınların zamanla adları duyulmaya başlamıştır. Ancak Vernon Hyde Minor’un da bahsettiği gibi 1970’li yıllardan önce okul kitaplarında kadın sanatçıların eserlerinden söz etmek mümkün değildir. Linda Nochlin’in kadınların sanattaki yerlerini araştırdığı çalışmasında büyük sanatçıların içinde kadınların olmamasını eğitimsizlik olarak açıklar. Zira sözü geçen dönemlerde kadınlar erkeklerden aşağı bir noktada görülerek ikincil bir konumda kalmışlardır. Fakat zamanla söz konusu alanda kadınların görünürlüğü atmış ve 1960’lı yıllarda ciddi bir ilerleme kaydedilmiştir. Peki bugün kadınlar genel olarak hangi alanlarda eserler vermektedir?
Günümüzde değişen toplumsal koşullar neticesinde kadınlar daha çok bireysel kimliklerin kişisel ve küresel boyutunu ele almaktadırlar. Bununla birlikte sanatkârlar, kadın olmanın yarattığı birçok problemi yapıtlarında da yansıtmışlardır. Kısaca söyleyecek olursak kadınlar, siyaset, kimlik ve cinsiyet meselelerine odaklanarak bu konulara eserlerinde yer vermişlerdir. Nispeten değişen koşullara karşın hâlâ kadın sanatkârların yeterince eserler ortaya koyabildiğini düşüyor musunuz?
Kaynak: Düşünbil
