NE OLDUĞUNU DÜŞÜNME, NE OLDUĞUNU BİL

Matrix adlı filmi izlerken oradaki önemli bir karakter "ne olduğunu düşünme, ne olduğunu bil" demişti. İlk duyduğumda fazla bir anlam vermemiştim fakat bir kenara yazmaktan da alıkoyamadım. Aradan zaman geçtikten sonra not defterimi açtığımda bu not ile karşılaşınca bu sefer anlam verebilmek için düşünmeye koyuldum. Ne demekti "ne olduğunu düşünme, ne olduğunu bil" ?. Bana kalırsa cümlenin başındaki "ne olduğunu düşünme" ifadesi, öneri ya da ikaz mahiyetinde olup bizlere kendini arayan insanların aslında aramaması gerektiğini söylüyor. İlk bakışta bu düşünce akla uygun görünmeyebilir. Fakat tutarlı bir tarafı olduğuna kanaat getirdim. İnsan kendisini arasa da bulamaz, bu beyhude bir çabadır. Zaten erenler "Arayarak bulunmaz fakat bulanlar, arayanlardır." demişlerdir. Sonuç olarak kişi kendisini arayarak vakit kaybetmemelidir. Çünkü bu bir ilizyondur. Kişi, kendisini mantıklı bir dayanağa oturan düşüncelerle varlığını keşfedemez. Bunun sebebi sadece akılla ve mantıkla inşa edilmediğimizden kaynaklıdır. İnsanoğlu, mantığın ötesinde bir varlık olduğundan, kendisini mantıklı bir bakış açısıyla tanıyamaz. Eksik kalırız. Cümlenin ikinci kısmında ise "ne olduğunu bil" diyor. Pekala ne demek "ne olduğunu bil" ?. Öncelikle bilmek konusuna değinelim. İnsanoğlu aciz bir varlıktır. Bizler hiçbir şeyi bilmediğimizden başka bir şey bilemeyiz. Milyar dolarlar harcanıyor bilimsel araştırmalar için bilimin elinde ne var. Esas anlamda koca bir hiç. İnsanoğlunun nasıl var olduğuna dair kanıtlanmamış bir kaç teoriden başka bir şey yok. Bir elektronun nasıl davrandığını dahi bilmiyoruz. Teknoloji gelişmiş olabilir ve insanoğlu güçlendi olarak görülebilir. Fakat gücü, bilgi olarak tanımlarsak eğer inanın bana teknoloji ilerledikçe güçsüzleşiyoruz. En azından güçsüzleşmemiz gerekiyor. Çünkü bilim ilerledikçe cevap verilmemiş ya da cevabı yanlış verilmiş o kadar soru işaretleriyle karşılaşıyoruz ki elimizde olan bilginin bilgi olmadığını fark etmemiz gerekiyor. Ama insanoğlu kibirli, gururlu olduğundan fark edebildiğimiz kadarıyla bilinmeyene değil, bilinene odaklandığı için kendisini güç sahibi olarak görüyor. Bakın diyor elektriği bulduk, telefonu icat ettik, uzaya çıktık, kuantum fiziğini keşfettik. Orta çağdaki insanların elinde olan bilgilere bakın, birde bizimkilere. İnsanlık olarak çok yol kat ettik. Ah ah işte bunlar kibrimiz, gururumuzun ve aşağılık tarafımızı bastıramadığımızdan kaynaklanan yanılgılardır. Halbuki insanoğlu tüm bu keşifleri ve icatları yaparak yalnızca ne kadar bilgisiz olduğunu anlaması gerekirdi. Halbuki Allah´tan, ortaçağda bulunan insanlardan daha çok korkmamız, daha çok O´na sığınmamız gerekirdi. Çünkü ortaçağ insanı nispeten ne kadar aciz olduğunu bilmiyordu. Onların soru işaretleri bizimki kadar çok değildi. Onlar yıldırımın nasıl gerçekleştiğini, dünyanın yuvarlak mı düz mü olduğunu, bırakın atomları, atom altı parçacıklarını, hücreleri tam anlamıyla keşif etmemişlerdi. Soru işaretleri bilgileri kadardı. Fakat ortaçağ insanı nispeten, yaratıcıya olan inancı bugünden daha fazlaydı, insanlar daha fazla ibadet edip daha fazla teslimiyet içerisinde yaşıyorlardı. Sadece Müslümanlık olarak bakmıyorum olaya, araştırabilirsiniz Hristiyanlarda da durum bu şekildeydi. Felsefe camiasında ortaçağ, "karanlık çağ" olarak geçer. Bunun sebebi umarım kafanızda oturmuştur. Konu çok daha fazla dallanmadan, bilme konusuna geri dönelim. Evet insanoğlu hiçbir şey bilmediğini bilebilir dedik ve açıklamasını detaylı olarak yaptık. Şimdi bu ikinci kısımda söylenen "ne olduğunu bil" ifadesinde kullanılan "bil" kelimesine anlam vereceğiz. Madem hiçbir şey bilmiyoruz, ne olduğumuzu nasıl bileceğiz?. Evet bilemeyiz ama inanırız. İnsanoğlu herhangi bir şeye sadece inanabilir. Bilme mertebesine, sadece Yüce Allah´ın istediği kadar ve istediği kişiler erişebilir. O halde insanoğlu, ne olduğunu bil derken: "yaşama gayesinin ne olduğuna inandığın şeyi aklından çıkarma ve onun için yaşa" anlamını çıkarmalıyız.
Sonuç olarak "ne olduğunu düşünme, ne olduğunu bil" ifadesini kısaca şöyle yorumlayabiliriz: Ne olduğuna inandığın şeyi seç ve peşinden git, ne olduğunu düşünmek, aramak, bulmaya çalışmak beyhude bir çabadır. Ne olduğuna inandığın şeye, şüphesiz bir şekilde bağlan ve peşinden git!.
Hoşçakalın?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Berat Yönez Arşivi

ZABITA TEŞKİLATI TARİHİ

29 Haziran 2025 Pazar 11:15

Kahvehanelerin Dönüşümü

13 Eylül 2024 Cuma 09:56

Kalbin İsrail'i "Kıskançlık"

18 Ağustos 2024 Pazar 09:17

Her Hal Geçicidir

11 Ağustos 2024 Pazar 14:12

Acıyı Sevmek Olur Mu

06 Kasım 2023 Pazartesi 10:29

BİR KÜRKÇÜ DÜKKÂNI LAZIM

16 Ağustos 2023 Çarşamba 11:05

HER YİĞİDİN BİR YOĞURT YİYİŞİ VARDIR

07 Ağustos 2023 Pazartesi 09:33

Başarılar!

24 Mayıs 2023 Çarşamba 09:02