Nihayet sekizinci sınıfların daha iyi bir liseye girmek için yarıştıkları, bir TEOG sınavının daha ikinci aşamasının sonuna geldik.

Geçtiğimiz seneden itibaren uygulanmaya başlayan sınavın ikincisi bu hafta çarşamba ve perşembe günü yapıldı Hem iyi bir okulun, hem de iyi bir geleceğin anahtarı olacak olan bu sınav , bir milyondan fazla öğrenciyi (1 milyon 282 bin 512) veliyi ve tabi ki biz eğitimcileri yakından ilgilendiriyor. Daha iyi bir üniversite için daha iyi bir lise çünkü.

İlk önce herkese büyük bir geçmiş olsun diyelim.

Bilindiği gibi SBS gitmiş ve bunun yerine Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş ismi verilen kısa adıyla TEOG, SBS sınavının yerini almıştı.

Bu sene ikincisi yapılan yeni sistemin asıl amacı ise öğrencinin başarısını anlık bir performansa dayalı olarak değil, geniş bir zaman dilimine yayarak belirlemek. TEOG modelinde, iki yazılısı olan derslerin birinci yazılısı, üç yazılısı olan derslerin ikinci yazılısı merkezi sistemde yapılıyor. Toplamda ise altı dersten sınav yapılıyor. Sınav soruları, SBS 'ye paralel olarak öğrencilerin kazanımlarını dikkate alarak yorumlama, analiz yapma, eleştirel düşünme, sonuçları tahmin etme, problem çözme ve benzeri yeterlilikleri ölçecek nitelikte hazırlanıyor.

Bana kalırsa SBS' ye göre en temel farklılık da bu yönde olmuştur.

Ayrıca konuların az,

soruların dört şıklı olması ve yanlış cevapların doğruları götürmüyor olması,

sınavların iki günde ve her iki günde 3’er dersten yapılması ve her dersin sınavının 40 dakika, soru sayısının ise 20 tane olması,

sınavların ardından 30 dakika dinlenme molası verilmesi,

herkesin kendi okulunda sınava girecek olması

sınav günlerinde ders yapılmıyor olması de diğer olumlu ve güzel bir taraf.

Neyse lafı daha fazla uzatmadan bu seneki TEOG sınavının Türkçe soruları hakkındaki değerlendirmemizi yapalım.

Türkçe sınavında on üç anlam sorusu ve yedi dil bilgisi (yazı türleri, söz sanatları, noktalama işaretleri, fiil cümlesi, cümlede yapı, yazım kuralları, İkileme-devrik-yansıma) sorusu vardı.

Sorular ilk dönemki sorulardan daha kolaydı bence. Birinci dönem gerçekleştirilen sınavdan çok yakınmıştım ama bu sınavın soru dağılımını daha adil bulduğumu söyleyebilirim.

Türkçe sınavında gayet güzel ve çalışan öğrencilerin rahatlıkla yapacağı şekilde sorular sorulmuş. Zor ya da karışık bir soru yoktu. Paragraflar da öğrencilerimizi yoracak cinsten değildi. Soruların çeldiricileri zayıftı. Beklenmeyen soru tarzı yoktu. Kazanımların tamamını içeren ve beklenen

düzeyde sorular vardı. Dil bilgisi soruları rahat çözülebilecek nitelikte ve oldukça netti. Standart Türkçe soruları şeklindeydi.

Soruları beğendiğimi ve komisyonun kolay bir sınav hazırladığını söyleyebilirim. Ama asıl önemlisi her konudan birer soru sormuş olmalarıydı bence. Orta düzeydeki bir öğrenci bile rahatlıkla 75 üzeri almıştır. Öğrencilere moral olduğunu düşünüyorum.

Türkçe’nin kolay, matematiğin zor; din kültürü ve ahlak bilgisi dersinin ise ayet ve hadis ağırlıklı yorum sorularından dolayı zorlandıklarını söyleyen öğrencilerim oldu.

Kanaatimce -zaman neyi gösterir bilinmez ama- bu seneki sınavı matematik belirleyecek gibi görünüyor. Soru dağılımlarında matematik ve geometri soruları eşit sayıdaydı. Sorular kazanımlara uygun ve herhangi bir hata içermemekteydi. Görseli yorumlama gücü iyi olan çocuklar öne çıkacak ve ‘olasılık’ sorusu eleyici olacak. Soruların zorluk seviyesi sebebiyle pek çok öğrenci cevaplarını kontrol etme fırsat ı bulamazken zaman yönetimini doğru yapabilen öğrenciler farklarını burada ortaya koyacaklar.

Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi sınavı da ünitelerdeki konuları genel hatlarıyla öğrenen, bilgiyi doğru kullanmayı bilen öğrencilerin başarabilecekleri bir sınav niteliğindeydi.

……..

Sene başından beri düzenli ve sistemli çalışan, dersi derste dinleyen, konuları günlük tekrar eden, test çözme tekniklerini bilen, deneme sınavlarına giren, öğretmenlerinin söylediklerini ve uyarılarını dikkate alan, kitap okuyan ve okuduğunu anlayan (Öğrenciler az kitap okumaktan kaynaklı olarak sorunun ne dediğini anlayamıyorlar. Değildir ve olamaz gibi ifadelerin altını çizmedikleri için yanlış okumalar yapabiliyorlar) sınavda 40 dakikalık süreyi sonuna kadar verimli kullanan, sorunun istediklerini tespit ettikten sonra zamanı iyi yöneten, uzun sorulardan korkmayan, soruyu küçümsemeyen ya da çok büyütmeyen, soruları dikkatli okuyan, bilgi ve yorumu iyi harmanlayan, sakin olan, kendine inanan ve güvenen her öğrencinin TEOG sınavını mutlaka başaracağına inanıyorum.

Elinden gelen her türlü çabayı gösteren, hak ettiği başarıyı elde eden ve ektiğini biçen tüm öğrencilerimi şimdiden kutluyorum.