Muhittin KARAHAN

Muhittin KARAHAN

Ahmet Necip Günaydın Sivas’ın Belleğini Silmeye mi Çalışıyor?

Sivas garip bir şehir olmaya başladı. Herkesin her konuda ahkâm kestiği, yetkiyle sorumluluğun birbirine karıştığı bir yer haline geldik. Teşbihte hata olmaz: Ağzı olan konuşuyor. Ama mesele sadece konuşmak değil, haddini bilmeden, yerli yersiz lafa karışmak artık bir marifet gibi sunuluyor. İşte bu manzaraların tam ortasında, Kent Konseyi Başkanı Ahmet Necip Günaydın duruyor. Ne yazık ki, her açıklamasıyla, her çıkışıyla, toplumun büyük bir kesimini rahatsız etmeyi başarıyor.

Hafızalarımızı tazelemekte fayda var. Daha dün, Ahmet Akgül Hoca hakkında yaptığı talihsiz açıklamalarla toplumun vicdanını kanatmıştı. Yine Aziz Vlas konusunda da geldiği nokta ise ayrı bir muammaydı. Dün söylediklerini bugün yutmuş bir hâlde. Makam değişti, fikirler de rüzgâr gibi döndü. Aziz Vlas Çalıştayı konuşulurken, Necip Hoca Sivas basınına haddini aşan sözlerle sataşmayı marifet saydı. Ne ilgisi varsa, basını hedefe koydu, dilinin ayarını da unuttu.

Bitmedi.

Son günlerde Sivas gündeminde önemli bir yer tutan Basın Sitesi'nin taşınması tartışmasına da hemen dalıverdi. Sivas Belediye Başkanı Adem Uzun’un bu siteyi kaldırıp 4 Eylül Sanayi Sitesi’ne taşımak istemesi zaten başlı başına sorunken, bir de Necip Hoca çıktı ortaya: “Basın sitesi mezbelelik bir yer, kaldırılması lazım” diyormuş. Üstüne bir de “Buranın ne hafızası olacak? Sivas’ın kültürel belleğinde buranın bir yeri mi var?” diyecek kadar ileri gitmiş.

Kusura bakmayın ama bu, sadece bir gaf değil; bu, bu şehrin geçmişine, emeğine, anılarına, insanına yapılan ağır bir saygısızlıktır.

Necip Hoca'ya sormak lazım: Kent Konseyi Başkanı olmasaydınız yine böyle mi konuşurdunuz? Yoksa alışık olduğumuz zikzaklardan birini daha mı izlerdik? Bu sorunun cevabını en iyi kendisi biliyor elbette. Ama dışarıdan bakıldığında görünen net: Konumun gereği susulması gereken yerde konuşuluyor, konuşulması gereken yerde ise susuluyor. Tıpkı Aziz Vlas meselesinde olduğu gibi…

Oysa Basın Sitesi sıradan bir yer değil. Orası bu şehrin belleği. Muhsin Yazıcıoğlu ile birlikte hayatını kaybeden İsmail Güneş’in cenazesi oradan kaldırıldı. Bu şehrin en köklü gazeteleri orada basıldı. Manşetler oradan atıldı. Orası sadece tuğladan yapılma bir bina değil; orası bu şehrin hafızası, hatırası, tarihi.

Kısacası; insanın olduğu yerde hafıza olur, anı olur, geçmiş olur. Anıları yıkmak, hafızayı yok saymak, geçmişe ihanet etmektir. Necip Hoca artık politik pozlara girmeyi bırakmalı, asli görevine dönmelidir. Şehrin gerçek sorunlarına eğilmek, onun koltuğuna da, bu şehre de daha çok yakışır.

Aksi halde, Kent Konseyi’nin adı yakında "Kriz Konseyi"ne dönerse kimse şaşırmasın.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Muhittin KARAHAN Arşivi

BU YIL GEÇTİ, BARİ SENEYE...

05 Mayıs 2021 Çarşamba 16:53

O TÜRK MİLLETİNİN KALBİNDE

12 Nisan 2021 Pazartesi 00:10