Dr. Doğan KAYA

Dr. Doğan KAYA

4. KÖROĞLU'NUN ERMENİSTAN SEFERİ (2)

Hoylu:
-Arkadaş, burası düğün evi değil, nerde bu düşman?
Hoylu'nunki daha fazlaydı.
O anda Demir Paşa elini ayağını topladı, Köroğlu'nun gözünün içine bakmaya başladı:

Hey! Hey! aslanlarım er meydanında kılıç atarlar
Oğlum hele atarlar
Sabah olur er meydanında öterler
Herbiri de bir orduya yeterler
Oğlum hele yeterler
Vurun aslanlarım hedef nerede?
Düşman nerede?


Hey! Hey! Koç Köroğlu'm derde yavrum netmeli?
Oğlum netmeli?
Döne döne yavrum savaş etmeli oy!..oy!..
Zalım düşmanları da oğlum yok etmeli
Oğlum yok etmeli
Vurun aslanlarım meydan yerine
Meydan yerine.

Köroğlu deyince, Demir Paşa kalkana kadar elinden ayağından öpmeye başladı.;
-Aman efendim, kusura bakma, çok özür dilerim. Ben altı seneden beri gücüm, takatim kalmadı. Bugün son olarak Türkiye toprağında, müslüman ülkede bir şenlik yapıyorum. Sen Köroğlu musun, dedi.
-Ben Köroğlu'yum.
-Lan şu adamın atlarını içeri alın, siz dışarı, dedi.
Çıktılar arkadaş, on dört adam geldi.
Paşanın adamlarından biri:
-Paşam, on dört kişi yahu bir de kendi on beş. Biz yarın belki dört beş kişi öldürürdük, amma bu on beş kişiyle ne yapacağız yahu?
Paşa dedi ki:
-Oğlum, sabah ola hayr ola! Adamların her birini bir çadıra alın. Köroğlu'nu da bizim çadıra alın, dedi.
Sabaha kadar masada şişe, şarap, rakı koymadılar. Köroğlu tam kulağının dibi kızardı, önüne geçecek durum yok. Sabah namazı olmaya başladı. Köroğlu çıktı, şöyle bir baktı ki, uzak bir yerde bir ağaç görünüyor. Hemen sazını aldı, oturdu, bakalım ne söyledi adamlarına:
O anda Demir Paşa geldi yanına:
-Arkadaş burası savaş yeri, bu saz, bu türkü ne, dedi.
-Paşam, bak sana birşey söyleyeyim, dedi. Kaç seneden beri savaşıyorsun?
-Altı seneden beri.
-Tamam, istirahat veriyorum, dedi. Amma altı gün, amma altı saat, amma altı ay. Benim bu on beş atlım ben de beraber savaşa gireceğim. Senin adamlarından bir tane bile kabul etmem. Siz istirahate geçin, dedi. Siz karışmayın benim işime, yalnız sizin hedefiniz takım taşının neresi, dedi.
-Görmüş olduğun şu ağaç, çınar ağacı, dedi. Bedenine kolan dolanmaz ve yan tarafında büyük bir karartı var, o da büyük bir mermer var. o da hududumuz, biz ne ordan geçebiliriz, ne de onlar bu tarafa geçebilir.
-Tamam, bu Ermeniler ne kadar var?
-Efendim tahmin ederim sarı karınca sayılır, bunlar sayılmaz.
-Bunların başkanı kim, nasıl bir insan?
-Efendim bunların bir kralı var çok yiğit, dedi, senin gibi değil, çok babayiğit bir Kral. O da önde gelir. Durur orda, askerle emir verir, askerler savaşır.
-Tamam sen istirahatine bak arkadaş, dedi.
O gün akşam da Kral güldü, dedi ki:
-Bu Demir Paşa'nın kırk elli tane adamı kaldı, bu sabah erkenden varalım, onları da öldürelim, ondan sonra Müslüman toprağına el atalım, nereye kadar gidebilirsek, dedi, gidelim.
Onlar çok sevinçli yattılar, Ermeniler.
Köroğlu o anda hemen dürbününü çıkardı kolundan şöyle bir baktı ki; gözle baktığı zaman görünmüyor amma, dürbünle baktığı zaman, yahu, sarı karınca çok az kalır onların yanında. Geliyor, orayı kapatmış, geliyor.

Hey! Hey! durmayın Demirçim asker çekilsin
Yavrum çekilsin
Beylerinde eli kılıç takılsın oy!...
Kelleler de tıpır tıpır dökülsün
Oğlum hele dökülsün
Binin atlara da yavrum düşman geliyor
Yavrum geliyor.

Köse Kenan dedi ki:
-E bre baba! Acele etme azıcık uyku uyuyalım, dedi. Sabah sabah ne kıymeti var, bu pis Ermeni'nin, dedi.

Hey! Hey! Eyvaz'ım da dayısını galdırmaz
Oğlum hele galdırmaz
Köse Kenan emniyet verip aldırmaz
Demirçioğlu'm düşmanını güldürmez
Oğlum hele güldürmez
Binin atlara da yavrum düşman geliyor
Yavrum geliyor


Hey! Hey! sana diyom sana da yavrum
Ey Demir Paşa'm
Yine aslanlar geldi de yavrum, başlan savaşa
Az sonra da kuzgun döner üleşe
Oğlum hele üleşe
Binin atlara da yavrum düşman geliyor
Hele geliyor

Paşa "tak tak" gülmeye başladı.
-Ne gülüyorsun Paşa?
-Ulan ben böyle dille, sazla, sözle yapılan döğüş görmedim, dedi.
-Paşam, bu adam bize istirahat verdi, ne karışıyorsun işine dediler.
Bir beyit daha söyledi:

Hey! Hey! Koç Köroğlu'm yine çadır dibinde
Çadır dibinde
Aslanlarım sığmaz oldu kabında oy!...
Hedefimiz goca çınar dibinde
Oğlum çınar dibinde
Binin aslanlarım düşman geliyor
Hele geldi oy!....

Gardaş atı gucağına alan çıktı. On dört atlı bindi. Köroğlu da kırata bindi:
-Demirçioğlu!
-Buyur baba!
-Sağ tarafa geç, dedi.
-Eyvaz!
-Buyur baba!
-Sen sol tarafa geç. Oğlum siz bir kaç tanesiniz. Demirçioğlu'nu kollayın, öldürtmeyin Hoylu! Sen serbestsin.
-Bana emir vermeyin arkadaş ben bildiğimi yaparım, dedi Hoylu.
-Tamam, seni dışarı bırakıyorum. Hedefimiz, buluşma yerimiz büyük çınar ağacı ve yanındaki taş. Hücuummm!.....dedi.
Bir toz duman çöktü.
Demir Paşa yine güldü:
-Vay biz de gitseydik, bir kaç kişi de biz öldürürdük. Yahu bunlar ne? Ben anlamadım bunları.
Biri dedi ki:
-Yahu seni boşa paşa yapmışlar. İki tane daha vurdu.
Tam çınar ağacının dibine varınca, Köroğlu'nun Kırat'ı kendini yenemedi. Köroğlu Kırat'ın dizginini geriye çekince Kırat, arka ayağının üzerinde durdu. Ön ayaklarını çınarın dalına koydu. Köroğlu aldı dürbünü durmadan bakıyor. Bir toz duman geliyor. Ona baktı ki, Kral önde geliyor. Kafası askerlerin mutfak kabı gibi çok büyük, babayiğit bir adam. İçinden dedi ki; "Yahu şu Kral ölmeden elime geçse, diri olarak." Aklından öyle geçirdi.
Arkadaş, şimdi, yine aldı sazı:
Kral bir baktı ki; -Akşam Demir Paşa'nın kırk-elli adamı vardı, oraya gelen; bir, iki, üç, dört, beş,......on beş atlı. Yarıdan fazlası zaten ölmüş, yaralanmış, dedi. "Vurun atları hemen tepeleyip gidelim." dedi.
Yan tarafındaki birinci adamı dedi ki:
-Vallaha Kral'ım oraya gelen on beş atlı amma sen, adamlara şöyle bir bak bakalım. Her birisi Demir Paşa'nın beş adamına bedel. Bunlar buranın adamı değil. Şu atı görüyor musun? Atın ayakları çınarın başında.
Kral atın başını geriye doğru biraz çevirdi, işin tadı kaçıyor. Amma yine de geliyor, savaş.

Hey! Hey! Çamlıbel'in başı da pere
Oğlum gamlı pereli
Atlarımın da yürekleri yaralı oy!......
Zencirinen bağlan goca Gral'ı
Hele Gral'ı
Valide mayrun bile getirin
Bile getirin

"Zencirle bağlayın Kral'ı, valide mayruğunu bile getirin." yani anasıyla garısını da getirin diyor.
Demirçioğlu'yla Eyvaz birbirine kaş attılar.
-Valla koca diri istiyor, dediler.
O anda Demirçioğlu dedi ki:
-Çek şu atı çınar ağacından yahu.

DEVAMI YARIN

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Dr. Doğan KAYA Arşivi

6. KÖROĞLU'NUN KAYBOLMASI

09 Temmuz 2025 Çarşamba 10:10

6. KÖROĞLU'NUN KAYBOLMASI

08 Temmuz 2025 Salı 11:22

6. KÖROĞLU'NUN KAYBOLMASI

07 Temmuz 2025 Pazartesi 10:17

5. KÖROĞLU'NUN GÜRCİSTAN SEFERİ

06 Temmuz 2025 Pazar 09:36

5. KÖROĞLU'NUN GÜRCİSTAN SEFERİ

04 Temmuz 2025 Cuma 08:19

5. KÖROĞLU'NUN GÜRCİSTAN SEFERİ

03 Temmuz 2025 Perşembe 10:10

5. KÖROĞLU'NUN GÜRCİSTAN SEFERİ

02 Temmuz 2025 Çarşamba 09:31

5. KÖROĞLU'NUN GÜRCİSTAN SEFERİ

01 Temmuz 2025 Salı 10:00

5. KÖROĞLU'NUN GÜRCİSTAN SEFERİ

30 Haziran 2025 Pazartesi 09:13

4. KÖROĞLU'NUN ERMENİSTAN SEFERİ (4)

29 Haziran 2025 Pazar 10:42