Dr. Doğan KAYA

Dr. Doğan KAYA

B. HALK HİKÂYELERİ- 1. ESMEHAN

-Bu oğlan, bu çevreden kız almıyor. Haklı da görüyorum. Şimdiyse artık talih kuşuna, devlet kuşuna razı olacak. Git odasında, söyle oğluma. Bağdat şehrinde ne kadar aile takımı varsa, sabaha kadar kınalar yakılsın, sürmeler çekilsin. Sabahleyin benim sarayımın önüne gelsinler. Ahmet Bey, orta yere gelsin, kuşu bıraksın, kuş kimin kafasına konarsa kısmet onun, dedi.
-Olur padişahım.
Vezir vardı Ahmet Bey'e söyledi:
-Artık üzme babanı, bu olacak, dedi.
Ahmet Bey de kabul etti. İlânlar yapıldı, sabaha kadar. Yediden yetmişe kadar kınalar yakıldı, sürmeler çektiler. Doksan yaşındaki garılar da sürmelendi. "Bu yaştan sonra kuş kafama takılırsa, padişahın oğluna varırım, muraz alırım." diye akıl düşünüyorlar.
Sabah oldu, bütün aile takımı padişahın sarayının önüne vardılar. Ahmet Bey, kuşu eline aldı. Dolandı, fırlandı kuşu bıraktı. Kuş hepsini tek tek saydı, geri geldi Ahmet Bey'in kafasına kondu. Ahmet Bey kuşu eline aldı. Dedi ki;
-Yanlış hareket ediyorsun. Ben kendi kendimle mi evleneceğim. Bana bir kısmet "Ya Allah!" dedi, bir daha bıraktı.
Kuş yine dolandı, dolaştı, Ahmet Bey'in kafasına ikinci sefer yine kondu. Babası olayı görüyordu;
-Oğlum bir daha bırak, dedi.
Üçüncü defa kuş yine bırakıldı. Bütün halkın etrafında üç defa dolandı, şehiri de çıktı. Gitmeye başladı. Padişah dedi ki;
-Bu kuşta bir hikmet var. Bütün atlıları çağırın. Ahmet Bey'in atın da hazırlayın, kuşu takip edin, dedi.
Padişahın kırk atlısı vardı. Can güvenlik at başına "Reyhan Arap" denirdi. Çatal yürekli, savaştan korkmaz, döğüşten sakınmaz, kılıcın keskin tarafına canını atardı. Sıkıştığı zaman elli kişiye baş gelirdi. Arap da bindi atına, atlı başı olarak kuşu takip ekmeye başladı. Kuş dağları aşıyor, kendiler kuşu takip ediyor. Yüce bir dağın başına çıktılar. Şöyle bir baktılar ki, kuş yüce bir çınar ağacının tepesine çıktı. Oradaki kuşların herbiri bir yana dağıldı o kuşu görünce. Kuş hem ötüyor, hem cikiliyor, hem de kekmeğiyle yaprakları koparıp atıyor. Çınarın başında dal bırakmayacak neredeyse. Ahmet Bey sinirlendi;
-Ulan kuş, seni elime geçirirsem, diri diri yerim, diyor.
İndi, vardı, geldi ki, bir çınar ağacı. Çok kalın bedeni var. İnsan,-Orada insan gezermiş.-Arab'a dedi ki;
-Oğlum, buralara kim geliyor
Dedi ki;
-Beyim, biz gelmiyoruz.
-Eee.. Kim olabilir? Hele kuş orada duradursun. Ben, şu pınardan elimi, yüzümü yıkayayım. Bir de su içeyim, dedi.
Atından indi, suyun başına vardı, baktı ki; suyun içinden yukarı bir kız şavkı çıkıyor amma analar bir doğurmuş. "Tamam, ben bunu arıyordum." dedi. Ahmet Bey, düştü bayıldı. Arap, atından indi, vardı, baktı, o da öbürüne el ediyor, hepsi el etmeye başladılar. Arap tekrar düşündü, dedi ki;
-Oğlum, şavk aşağıdan yukarı çıkmaz, Yukarıdan aşağı iner. Bu neyse, çınarın üstünde, dedi. Ben şu çınar ağacına çıkayım, bakayım, dedi.
Arap çıktı ki; tam çınarın yarı yerinde bir koğukta bir kız. Analar bir doğurmuş. Kızı görünce aklı başından gitti. Çınardan düşüyordu, Esmehan bileğinden tuttu. Arap;
-Ulan gardaş, herşey burda! Yetişin, ben indiremiyorum, dedi.
Ağaca birkaç kişi daha çıktılar, Esmehan'ı indirdiler:
-Sen nesin, necisin, nerelisin, dediler.
Esmehan, hiç cevap vermedi.
-Baba ne olursa olsun bulduk ya...
Ahmet Bey'in terkisine koydular, cirit atmaya başladılar. Arap, Esmehan'a şöyle bir baktı ki; "Ulan amma da güzelmiş yav. Bu Ahmet Bey'e yakışmaz, bana yakışır. Ahmet Bey ölse, ya da öldürsem, bunu elinden alsam." diye fikrini bozdu. Cirit oynuyorlar. Arap, kızın gözüne girmek için, "Yallah!" dediği zaman, attan üçünü birden düşürüyor. Fakat Esmehan'ın beyni birşey kavramadı Arab'ın hareketinden. "Bu benim başıma belâ açar amma ne zaman?" diye diye gitmeye başladılar. Esmehan dedi ki;"Yahu! Şunlara bir türkü söyleyeyim, beni bırakmazlar mı ola?" Aldı bakalım Esmehan, Ahmet Bey'in terkisinden ne söylüyor;

Anam babam beni sorup aramaz
"Kızım nerde?" diye kimse soramaz
Dağda bulunan gız size yaramaz
Gurban olam beyim götürmen beni

-Ulan beyim aşıkmış, bülbül gibi ötüyor yav, oynasın ciritler!
Birinci beyite inanmadıklarını anladı Esmehan. "Şunlara bir beyit daha söyleyeyim" dedi;

N'oldu bre beyim, size ne oldu oy!...
Bu gara günler beni mi buldu oy!...
Zalım talih guşu çınara geldi oy!...
Gurban olam beyim, götürmen beni oy!...

-Baba tamam.aşıkmış da. Aradığımızı bulduk, dediler.
Şimdi efendim, atlar oynatılarak, ciritler oynanarak, Bağdat'a ikiyüz, üçyüz metre kaldığında Ahmet Bey;
-Arap git babama söyle! Bütün Bağdat bana karşı çıkacak! Karşı çıkmayan, yerinde bir tavuk kalsa, başını uçururum!
Arap vardı;
-Padişahım, müjdeler olsun. Bir kız bulduk ki, analar bir doğurmuş, bir gören bir daha bakamıyor. Ahmet Bey'in selâmı var. Bütün Bağdat şehrinin kendisine karşı gelmesini istiyor.
Bağdat padişahı bir emir verdi ki;
-Karşı çıkmadık bir Allah kulu kalırsa, kafası cellat, malı yağma, dedi.
Bütün Bağdat şehri karşıladılar. Hakikaten bir bakan bir daha bakamıyor. Kız çok güzel.
Artık Bağdat'a, saraya geldiler.Bağdat padişahı, kırk gün, kırk gece düğün kurdurdu. Çalındı, söylendi, yenildi, içildi, oynandı. Nikâhlar kıyıldı, düğün bitti. Ahmet Bey'le Esmehan, yuva kurdular. Fakat çınar ağacından ayrılıp, terkideki söylediği iki beyit türkü...Ağzına taş aldı sanki, bir daha da konuşmadı. Esmehan, hiç bir şekilde seslenmiyor, cevap vermiyor.
Aradan bir yıl geçti ikinci yıla döndü. Esmehan'ın nurtopu gibi bir oğlan çocuğu meydana geldi. İsmini "Ömer" koydular. Yine bir yıl daha geçti. Dördüncü yıla döndü, bir oğlu daha oldu. Onun adını da "Osman" koydular. Esmehan bir düşündü ki, Osman, ağbeyinin adı, fakat cevap yok. Aradan bir sene daha döndü, altıncı yıl oldu. Bir oğlu daha oldu. Onun da adını "Ali" koydular. Altı yıl oldu Esmehan'ın ağzından cevap duyan yok. Bağdat'ta dedikodu başladı. "Oh!.. Bizi almıyordu, beğenmiyordu. Ahraz ahraz, dili yok bunun." Söylenti döndü, dolaştı, padişahın kulağına geldi.
-Padişah'ım, senin gelinin ahraz.
-Demeyin yahu!
-Altı yıl olmuş. Kime daha sesini çıkarmış. Duyan var mı?
-Ahmet Beyi bana çağırın, dedi.
Ahmet Bey geldi.
-Oğlum, siz evleneli altı yıl oldu. Bu senin hanımın neden söylemiyor?
-Valla baba, bana bile söylemedi. Daha duymadım sesini, dedi.
-Bana kırk atlıyı çağırın dedi
Kırk atlı geldi.
-Oğlum, bu gelinin dili var mı, yok mu?
-Var padişahım. Hem de iki beyit türkü söyledi ki, bülbüller gibi ötüyor.
-Oğlum, yalansınız, dedi. Bir şey söylemedi altı yıldan beri.
-Valla padişahım, konuştu orda.
-Benim gelinimi kim konuşturursa, dünya malına gark edeceğim. Bu dünyada ona yokluk, yok.
Ne kadar gız, gelin, avrat geliyor, toplanıyor, yalvarıyorlar, dil döküyorlar, seslenmiyor.
Ermeni'den esir kalma, mahallenin bir kenarında yüz on beş yaşında bir garı vardı. Dediler ki;
-Padişahım, Ermeni'den kalma esir garı var ya, bu garı bunu konuşturur.
-Ulan, çabuk gidin getirin onu, dedi.
Gittiler, garıyı aldılar getirdiler. Garı geldi.
-Buyur padişahım.
-Benim gelinim konuşmuyor, onu konuşturacaksın, dedi.
-Konuşturursam ne var?
-Sana bu dünyada yokluk yok. Ne istiyorsan?
-Kaç tane çocuğun var, dedi Ahmet Bey'e
-Üç tane oğlan çocuğum var.
-Ali kaç yaşında?
-İki yaşında.
Ali, yeni dillenmiş, yeni yürüyor. Ne görürse; "O benim olsun" diyor. Dedi ki;
-Git çarşıdan iki tane elma al. Çok parlak olsun elmalar. Getir, gir hanımıyın odasına . Ömer'le Osman'a ver! Ali'ye de göster, verme, dedi.
Ahmet Bey gitti iki tane elma aldı. Çok güzel elmaları getirdi.
-Ömer, Osman gelin bakalım.
Ali beşikte... Ali'ye de gösterdi, elmayı öbür çocuklara verdi. Ali; "O" diyor, daha demiyor.
Çocuklar da vermiyor, Ali'ye. Kapıyı çektiler, kapattılar. Esmehan, Ali'yi beşiğe koydu. Sallıyor, döşünü veriyor, yok. Ali bağırıyor, çağırıyor. İlla, "O olacak." Katlanamadı Esmehan, kalktı ve orada ne söyledi, burada arkadaşlar ne dinledi;

Senin baban benim gibi köklüydü
Çok sefillik görmüş, derdi çok muydu?
Bir de sana alsaydı, parası yok muydu?
Nenni Ali'm, kuzum, yavrum nenni oy!...

Bunu duyan padişah kapıyı açmaya kanaat edemedi. Kapıya bir tekme vurunca, kapı doksan dokuz parçaya bölündü. | DEVAMI YARIN

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Dr. Doğan KAYA Arşivi

B. HALK HİKÂYELERİ- 1. ESMEHAN

16 Temmuz 2025 Çarşamba 09:11

B. HALK HİKÂYELERİ- 1. ESMEHAN

14 Temmuz 2025 Pazartesi 09:50

B. HALK HİKÂYELERİ- 1. ESMEHAN

13 Temmuz 2025 Pazar 09:19

B. HALK HİKÂYELERİ- 1. ESMEHAN

11 Temmuz 2025 Cuma 10:09

6. KÖROĞLU'NUN KAYBOLMASI

10 Temmuz 2025 Perşembe 09:52

6. KÖROĞLU'NUN KAYBOLMASI

09 Temmuz 2025 Çarşamba 10:10

6. KÖROĞLU'NUN KAYBOLMASI

08 Temmuz 2025 Salı 11:22

6. KÖROĞLU'NUN KAYBOLMASI

07 Temmuz 2025 Pazartesi 10:17

5. KÖROĞLU'NUN GÜRCİSTAN SEFERİ

06 Temmuz 2025 Pazar 09:36

5. KÖROĞLU'NUN GÜRCİSTAN SEFERİ

04 Temmuz 2025 Cuma 08:19