CIA ajanı Paul Henze dönemin Amerikan Başkanı Jimmy Carter'a haber verirken ''bizim çocuklar başardı'' dediği 12 Eylül 1980 ihtilalinin baş aktörü Kenan Evren geçtiğimiz 9 Mayıs'ta öldü.
1980'li yıllar başı ve sonunda yaşanan olaylar itibariyle ilginç olaylar yumağının yaşandığı bir dönem. Dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Namık Kemal Ersun'un 1 Haziran 1977'de kanlı 1 Mayıs'tan sonra darbe girişiminde bulunacağı iddiasıyla dönemin başbakanı Süleyman Demirel tarafından 200 askerle birlikte resen emekliye sevk edilmesinden doğan boşlukta Kenan Evren'e Genel Kurmay Başkanlığının yolu açılır. Şöyle ki; ilerde Genelkurmay Başkanlığına kesin gözüyle bakılan Namık Kemal Ersun'un emekliye ayrılması TSK içindeki dengelerin değişmesine neden olur. Bu kargaşa sürecinde mevcut Genelkurmay Başkanının görev süresi 1 yıl uzatılır. Dönemin Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk ve Başbakanı Demirel Kara Kuvvetleri Komutanı üzerinde anlaşamayınca muhtemel komutan olması beklenen paşalar görev sürelerinin dolması hasebiyle emekli olurlar. Onların yerine en kıdemli olan Orgeneral Kenan Evren beklenmedik biçimde 1977'de Kara Kuvvetleri Komutanı olur. Doğal olarak 78'de Genel Kurmay Başkanlığına atanır.
80'li yıllar sağ-sol meseleleri yüzünden gençlerin sokak kavgalarının tavan yaptığı bir dönemdir. Meclis Cumhurbaşkanını seçememektedir. Bu kargaşaları bahane eden asker ülkenin selameti için 12 Eylülde yönetime el koyduğunu ilan edecektir.
 İhtilalin sabahında sağ- sol çatışmalarının bıçak sırtı gibi kesilmesi günümüzün moda deyimiyle çok manidardır. Başlı başına bu olay bile ihtilalin bir plan dahilinde yapıldığını anlamamıza yardımcı oluyor.
80 ihtilali başta anayasanın değiştirilmesine sebep oldu. Her ihtilal gibi toplum ve bireyler üzerinde kalıcı izler bıraktı. İşkenceler, baskılar, fail-i meçhuller, hak ihlalleri, parti kapatmaları…Haksızlık yapmamak gerekir,diğer ihtilallerden farklı yönleri de yok değildi hani. Bir ihtilalin insanlara eşit davranabildiğini, ayrım yapmadığını da görmüş olduk. ''Bir sağdan, bir soldan'' diyordu kudretli paşa. Siyasî görüş, yaş faktörü, eğitim durumu, cinsiyet, etnik grup ayrımı yapılmadı insanlara. İnsan onurunun, sindirilmenin her çeşidi yaşandı. 16 yaşında idam edilen Erdal Eren için ''idam etmeseydik de, beslesemiydik'' açıklaması yeterli görülecek, kimseden de itiraz sesi duyulmayacaktı.
 İnsanın anlatırken dilinin uyuşacağı, yazarken elinin titreyeceği, dinlerken inanamayacağı bir sürü olaylar  zinciri yaşandı…
12 Eylül 2010'da yapılan referandumla anayasa değişti ve ihtilalcileri koruyan 15. madde kaldırıldı. Evren'in Eşitlik ve Demokrasi Partisi'nin 13 Eylülde mahkemeye vermesiyle yargı süreci başladı. Müebbet hapisle yargılanan, rütbelerinin sökülmesine karar verilen Evren'in cezası onanmadan öldü.
Filim inananlar için elbetteki yeni başlıyor. Elbette Mahkemey-i Kübra'da yargılanacak Kenan Evren…Biz inananlar hiçbir mazlumun ahının yerde kalmayacağına inanıyoruz çünkü.
Bugünde Mursi'leri ve arkadaşlarını idamla yargılayan, infazını gerçekleştirenlerin hesabının mutlaka görüleceğini ömrümüz yeterse göreceğimiz gibi…