USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Hangi Geleneksel Mimari?

28-10-2022

Sivas Belediyesi tarafından yürütülen “Tarihi Kale Projesi” kapsamında Belediye Başkanı Hilmi Bilgin’in projenin 2. etap çalışmalarını yerinde incelediği belirtilen bir paylaşım yapıldı belediyeye ait sosyal medya hesaplarından. Paylaşımda “Şehrimizin geleneksel mimari dokusunu canlandırarak bölgedeki turizm potansiyelini artıracak olan projenin devam eden 2. etabını yerinde inceleyen Başkanımız Hilmi Bilgin, ekiplere çalışmalarında kolaylıklar diledi.” ifadelerine yer verilirken konuyu yakinen bilen ve geçmiş yıllarda projede görev alan bir sanat tarihçisi olarak bazı konulara değinme zarureti hasıl oldu.

Kale projesi geçmiş yıllarda merhum belediye başkanı Osman Seçilmiş tarafından uygulanmak istenen ve Türkiye’nin önde gelen mimarlarından rahmetli Turgut Cansever’in başında olacağı bir proje olarak ortaya çıktı. Ortaya çıkış şekliyle proje hakikaten Sivas’ın yerel mimari özelliklerine uygun sivil mimari unsurlarını barındıran bir projeydi. Ancak ne olduysa proje bir türlü hayata geçirilemedi. Aradan geçen yılların ardından önceki dönem belediye başkanı Sami Aydın projeyi yeniden gündeme alarak çalışmalara başladı. Proje, rahmetli Turgut Cansever’in kızına emanet edildi. Konuyla ilişiği olanlar çok iyi bilirler ki Turgut Cansever ülkenin önde gelen mimarlarından birisi ve Ağa Han Mimarlık Ödülü gibi oldukça prestijli bir ödüle de sahip idi. Rahmetli Cansever’in kızı da babasının izinden devam ediyor.

Buraya kadar her şey normal. Ancak kendiside mimar olan Sami Aydın böyle bir projeyi “Sivas’ın geleneksel mimarisine uygun” diyerek nasıl başlattı anlamak mümkün değil. Projenin defolarını burdan saymaya kalksak satırlar yetmez. Bizim üzerinde duracağımız temel konu projeyle ilgili yapılan tanıtımlarda kullanılan “Sivasın geleneksel mimarisi” ifadesiyle ilgili. Kale bölgesinde inşaatı devam eden taş yapılar inşa tekniği yönünden kesinlikle Sivas’ın geleneksel mimarisine uygun değil. Sivas mimarisinde taş ile inşa edilen yapıların örneklerini Selçuklu, Osmanlı ve Cumhuriyet dönemine ait anıtsal yapılarla görmek mümkün. Sivil mimaride ise Sivas’ın geleneksel mimarisi ahşap ve kerpiçle inşa edilen yapılardır. Kale bölgesine inşa edilen ve “Sivas’ın geleneksel mimari dokusuna uygun” olarak lanse edilen yapıları rahmetli Turgut Cansever ve kızı Emine Hanımın da çokça çalıştığı Bodrum bölgesinde görmekteyiz. Malzeme ve teknik olarak tamamen Bodrum menşeili olan yapıları Sivas’ın geleneksel mimari dokusu diye anlatmak tamamen akıl tutulmasıdır. Burada mevcut başkan Hilmi Bilgin’i eleştirmek insafsızlık olur. Nihayetinde projeyi hayata geçiren Mimar Sami Aydın idi. Mimar olan bir belediye başkanının Sivas mimarisine uygun olmayan bir projeyi böyle allayıp pullayıp reklamını yapması nasıl izah edilir bilemiyorum. Bu yazıda eleştirdiğimiz nokta projenin kendisi değil projenin Sivas’ın geleneksel mimari dokusu şeklinde servis edilmesidir.

Konuyu daha iyi açıklamak adına okurlarımızdan Google arama motorunun görseller kısmına “amanruya otelleri” yazmalarını rica ediyorum. Karşılarına çıkan görselleri inceleyenler Sivas Kalesine yapılan taş binalar ile Bodrum’da yapılan yapıların neredeyse birebir aynı olduğunu göreceklerdir. Çünkü hem Bodrum’da ki hemde Sivas’taki yapılar aynı mimarlarından elinden çıkmış durumda. Şimdi hal böyleyken Sivas’ın kent dokusuna ve mimari yapısına uygun olmayan yapıları geleneksel mimari dokuya uygun diye zorlamanın da bir anlamı yok.

 

Peki memlekette bu işten anlayan hiç mi kimse yok? Bu şehrin Kültür ve Turizm Müdürü, Mimarlar Odası Başkanı, ilgili STK’lar, belediye başkanının danışmanları, belediye Kültür ve Sosyal İşler Müdürü ne iş yapar? Hiç biri görmedi mi bu projeyi yoksa oturdukları koltuğun hakkını mı veremiyorlar? Bu şehrin kültür ve sanat banisi olduğunu iddia eden abiler, başkanın kültür sanat danışmanları neredeler? Bu şehirde arkeologlar, sanat tarihçiler, tarihçiler, halk bilimciler ne zaman söz sahibi olacak ya da fikirleri alınacak. Görünen tabloda yukarda makamlarını zikrettiğimiz koltuk sahiplerinin şehrin kültür ve tarihine dair en ufak katkılarının olmadığı su götürmez bir gerçektir.

Bir şehrin kültürü, sanatı ve tarihi sadece konserlerden ya da bilumum gereksiz şeyden ibaret değildir. Şehrin mimari hafızasını da iyi tutmak gerek.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?