Sadece aynı anadan doğmak mıdır kardeşlik?

Öyle olsaydı, Sivaslılar birbirlerine boğazlarının ucundan değil de ortasından, yani canı gönülden “gardaş!” diye hitabederler miydi?

Öyle olsaydı, Kur’an-ı Kerim’de “Mü’minler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin. Allah’a karşı gelmekten sakının ki size merhamet edilsin.” (Hucurat-10) denilir miydi?

Öyle olsaydı bizim literatürümüzde, “Kardeş” kelimesinin karşısında, “Ortak değerlere ve vasıflara sahip kimseler.” de yazar mıydı? “Kardeş okul”, “kardeş şehir”, “din kardeşim” gibi birlikteliklerden söz edilebilir miydi?

Ferdî veya beşeri olarak her insanın veya toplumun sahip olduğu bütün değerlerin mihveri, o insanın veya milletin dini inançlarıdır. Bu manada hiçbir değer, dini inançlara itaatsizlik edemez, ettiğinde bunu insanlar, kısa bir müddet sonra ya topyekûn kabul etmez, reddederler; ya da sahip olunan dinî esasların kimyasına uygun hale getirirler. Böylece ortak değerler kültür hâline dönüşür. Bu hakikat bütün dinler için böyledir.

İşte ”kardeşlik” kavramını esas anlamına uygun şekilde tefekkür ettiğimizde, yani derinlemesine düşündüğümüzde ve böylece meydana gelen iklimini hissederek, her birimiz günlük hayatımıza transfer ederek tatbik ettiğimizde, hem kendi ruh ve beden huzurumuzun, hem de bu necip milletin, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının huzur ve refahının daha da arttığını hepimiz göreceğiz ve yaşayacağız.

Ortak tarihe, ortak kültüre, ortak inanca, ortak vicdana, ortak vatana, ortak bayrağa, aynı devlete sahip olmanın tesis ettiği ve bundan sonra da edeceği bir güven ortamını korumuş ve yaşatmış olacağız. Bu topraklarda çocuklarımız ve gençlerimiz de bizim devraldığımız kardeşliği, bizim gibi tefekkür etmeye, onun sımsıcak samimi iklimini korumaya, yardımlaşma ve saygı, sevgi, hoşgörü, komşuluk, akrabalık ve adalet anlayışına dayalı hukukunu tatbik etmeye devam edecekler, İnşallah.

Unutmayalım ki aynı mahallede, aynı apartmanda, aynı sokakta, caddede, aynı şehirde, aynı müessesede ve ecdadımızın birlikte omuz omuza, aynı değerler uğruna koruduğu aynı vatan topraklarında birlikte yaşıyoruz. Çok köklü geçmişe sahip akrabalıklarımız, komşuluklarımız, kardeşliğimiz var, böylesine bir milleti bölmeye kimsenin gücü yetmeyecek; bu samimi ilişkilerimizin her birine devam ettiğimiz ve bizler şuurlu olduğumuz müddetçe.

Sahip olduğumuz değerleri, planlı ve organize illegal olayları, bazen sevgimizi, merhametimizi, koyduğumuz mesafeleri, hatalarımızı, ihmallerimizi ve buna benzer durumları kullanarak provoke edenlere, bizi kışkırtmaya çalışanlara, dedikodulara, fitneye karşı daima dikkatli olmalıyız.

Şunu unutmayalım ki, Allah (C.C.) ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti her türlü menfilikleri bertaraf edebilecek kudrete ve güce sahiptir; buna daima güvenelim, dayanalım. Çok çalışalım, çevremizde cereyan eden olayları takip edelim ve dikkatli olalım, birbirimize sahip çıkalım. Ülkemizi muasır medeniyetler seviyesinin üzerine taşımaya devam edelim.