Bekir ÇÖL
KUARAN TASAVVUFU REDEDER Mİ?
Ali Akın Meali
Sonra onların izleri üzerine Elçilerimizi (Peygamberlerimizi) peş peşe göndermişiz. Meryem oğlu İsa’yı da peşlerinden göndermişiz. Kendilerine o İncili vermişiz. Ona uyanların kalplerine şefkat ve merhamet vermişizdir. Ruhbanlığı (Dünya nimetlerinden ancak hayatı idame ettirecek kadar faydalanmayı, evlenmemeyi, toplumdan uzak durmayı ve vakitlerini ibadetle geçirmeyi ön gören yaşam tarzını) ise ancak kendileri uydurdular. Üzerlerine onu biz yamadık, fakat kendileri kendi kendilerine ancak Allah’ın hoşnutluğunu kazanmak için bunu yaptılar. (Yahut biz, onların üzerine ancak, Allah’ın hoşnutluğunu kazanmalarını yazdık.) Ama onlar bunu gerektiği gibi yapmadılar. Netice de biz onlardan hakkiyle iman edenlere mükâfatlarını verdik. Onların birçoğu ise yoldan çıkmışlardır.
Cemal Külünkoğlu Meali
Hadid Suresi 27. Ayet Açıklaması
“Ruhbanlık”, semavi dinlerde yeri olmayan, Hıristiyan din adamlarının icat ettiği bir anlayış ve yaşayış tarzıdır. Ruhbanlıkta, insanlar riyazete çekilerek dünyevi zevkleri terk eder ve ruhu yüceltmek maksadıyla kendilerini sadece ibadete verirler. Böylece Allah’ın dini yerine kendilerinden istenmeyen adeta Allah’a yaranma dini uydururlar. Günümüzde maalesef daha çok tasavvuf ekolleri insanlara bu hayatı tavsiye edip özendirmektedirler. Oysa İslâm’da insanın dünyadan el etek çekmesi ve dünyadaki ilahi nimetlerden uzak durması diye bir şey yoktur. Dünyada yaşayan insan, dünyanın şartlarına uymalı, hayatın gereklerini yerine getirmeli, çalışmalı, çalışmayı ibadete dönüştürmeli, mücadele vermeli, mücadeleyi hayat olarak görmeli, zorluklarla boğuşarak sabretmesini öğrenmeli ve kemale ermeli, Allah’ın helal kıldığı nimetlerden istifade ederek kulluğunu ortaya koymalıdır.
Mahmut Kısa Meali
Ve onların ardından, peş peşe elçilerimizi yolladık. Onlardan sonra da Meryem oğlu İsa’yı mûcizelerimizle gönderdik ve ona İncil’i verdik. Onu samimiyetle izleyenlerin kalplerine derin bir şefkat ve merhamet duygusu yerleştirdik. Sonraki Hıristiyanların icatları olan bu dünyayı tamamen terk ederek hiç evlenmeden, çilehanelerde inzivaya çekilme esasına dayanan ruhbanlığa gelince, Biz onlara böyle bir şey emretmedik ama onlar, güya Allah’ın rızasını kazanmak amacıyla bunu uydurdular. Ne var ki, insan fıtratına ters düşen bu sözde ibadete gereği gibi de uymadılar. Biz de içlerinden, gönderdiğimiz mesaja gerçek anlamda iman eden ve ona göre hayat programlarını çizen kimselere mükâfatlarını verdik fakat onların çoğu, Hz. İsa’nın getirdiği tevhid dinini özünden saptırarak yoldan çıkmışlardı.
İşte şimdi, bütün Peygamberlerin insanlığa getirdikleri, fakat daha sonra özünden saptırılıp tanınmaz hâle getirilen o saf tevhid inancını yeniden canlandırıp bütün berraklığıyla insanlığa sunan Son Elçimizi gönderdik. O hâlde:
Mehmet Türk Meali
Hadid Suresi 27. Ayet Açıklaması
1 Bugün Hıristiyanların ellerinde bulunan Matta, Markos, Luka ve Yuhanna isimli kitaplar, isimlerinden de anlaşıldığı üzere “incilciler tarafından” sonradan Hz. İsa (a.s)’ın hayat hikâyesi olarak yazılmış uyduruk kitaplardır.
2 Ruhbanlık; büyük bir korku hissiyle çekilip, Dünya zevklerini terk ederek, züht ve riyazat ile ibadette aşırılığa kaçmak, demektir. Yani kendilerini ibadete adayan Hıristiyan veya diğer dinlere mensup rahiplerin, Allah adına uydurdukları yaşayış biçimidir. Arapça “râhib” kelimesinin çoğulu olan “ruhban”, yoğun bir dinî kaygı ve korku ile kendini ibadete veren kimse anlamındadır. Râhib de; “Allah’tan korkan ve uzlet halinde ibadet eden kişiyi” ifade eder. Ruhban ve ruhbâniyyet kelimeleri Kur’an’da Hristiyan geleneğine atıfla dört yerde geçer. (Mâide: 82, Tevbe: 31, 34, Hadid: 27)
Tefsirlerdeki açıklamalara göre ruhbanlık, bir grup Hristiyan’ın dinde ortaya çıkan fitneden uzaklaşıp dağlara çekilerek ibadet etme ve nefis tezkiyesinde bulunmanın yanı sıra, kuytu köşelerde yalnız yaşama gibi meşakkatli bir hayat tarzına katlanmasını ifade etmektedir. Rivayete göre Hz. Îsâ ile Hz. Muhammed’in peygamberlikleri arasındaki fetret döneminde Hristiyanlara zalim krallar hükmetmiş, bunlar Tevrat’ı ve İncil’i değiştirmiştir. Bunun üzerine bazı Hristiyanlar zalim yöneticilere karşı mücadele etmiş, dinlerinde fitne ortaya çıkmasından korkunca da dağlara çekilip uzlet hayatı yaşamaya başlamıştır. (Zemahşerî, Râzî) Hristiyanlıkta iki ayrı ruhban sınıfı mevcuttur.
1. Manastırlarda uzlet hayatı yaşayan ve “keşiş” diye isimlendirilen ruhbanlar.
2. Kiliselerde görev yapan rahipler veya papazlar. Hristiyanlıkta seçilme yoluyla elde edilen rahiplikte bekârlık esas olsa da (Katolik kilisesi) bekârlığın zorunlu olmadığı uygulamalar da mevcuttur. (Doğu Hristiyan kiliseleri) Hz. Peygamber (s.a.v) bazı Müslümanların ruhban hayatı yaşamaya başlaması üzerine: “Hem oruç tutun hem yiyin, hem ibadet edin hem uyuyun. Ben hem oruç tutuyorum hem iftar ediyorum, hem ibadet ediyorum hem uyuyorum; ben et de yiyorum kadınlarla da evleniyorum; benim sünnetimden uzaklaşan benden değildir” buyurmuştur. (Buhârî, Müslim)
Burad
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.