Zor Zanaat; Kadın Olmak

Toplum ve aile içinde kadının yeri ve önemini sorgulamaya gerek bile yoktur. Kadının gerek siyaset, gerek çalışma hayatı, gerek sosyal hayat ve gerekse aile hayatında karşılaştığı zorluklar aşikardır. Buna sebep kadın mıdır? Kadına verilmeyen değer midir? Kadına olan bakış açısı mıdır?
Şiddet deyince akla 'kadın' objesinin gelmesi bu bakış açısının acı bir örneğidir. Daha düne kadar inancı gereği başları örtülü olduğu için eğitim, çalışma ve sosyal hakları engellenen kadınlar değilmiydi.
Velhasıl-ı kelam, Zor Zanaat; Kadın olmak...
Son zamanlarda kadına verilen haklar ve değerler elbette göz ardı edilemez. Özellikle AK Parti ile birlikte kadınla ilgili bir çok konuda pozitif ayrımcılık ve ilerlemeler kaydedilmiştir (analık, doğum ve süt izni, çalışma şartları ve güvencesi, eğitim hakkı, baş örtüsü özgürlüğü). Ama yine de arzu edilen seviyede olmadığınıdüşünüyorum. Siyasette karar verme noktasında ne yazık ki istenilen seviyede değildir. Oysa siyasette kadın nezaketine olan ihtiyacı, Meclis'teki kavgalara ve hakaretlere bakarak anlamak zor olmasa gerek.
Diğer tüm alanlarda olduğu gibi siyasette de kadın sayısı makbul düzeyde değildir. Siyaset her dönemde kadınlar için zorlu bir yolculuk olmuştur. Bu konuda kadın adayları destekleme ve eğitme derneği (`ka-der) gibi sivil toplum kuruluşlarının bazı çabaları olsa da, bu çabaların -biraz da kadınların bu konuya ilgisizlikleri ve bu konudaki lgisizliklerinden ötürü- pek de başarılı olmadığını görüyoruz. Kadınlara sorulan; Ne iş yapıyorsun? sorusuna verilen cevap; Ev hanımıyım. Ev hanımlığından ağır iş mi var? Kadının kaç parçaya bölündüğünü bir düşününsenize. Eş, anne, bakıcı, temizlikçi, aşçı... Aslında ev hanımlığı haricinde çalışan kadınlarımızı, ek iş yapıyorlar olarak görüyorum.
Töre ve namus cinayetleri, kadına yönelik şiddet, çalışma hayatındaki zorluklar ve buna benzer sorunların çözüm odağında kadınların olması gerekmez m? Kadınlarlarla ilgili sorunlarda çözümün sadece erkeklerde aranmasının ne kadar etkili ve verimli olacağı düşündürücüdür.
Kadınlara yönelik şiddetin ve onları geri planda görmenin islam ülkelerinde dahi görülmesi de bir o kadar üzüntü vericidir. Oysa Nahl Suresinin 97. ayet-i kerimesinde cenab-ı Allah mealen 'Erkek ve kadın inanmış olarak, kim iyi işler işlerse ona hoş bir hayat bulunmaktadır.' der. Görüleceği üzere bu ayrımı Cenab-ı Allah bile yapmazken, insanların bu ayrımcılığa ve erkek üstünlüğüne girme gayretleri maksadı aşan, insanlık dışı bir haldir. Yüce Allah Kur'an-ı Kerimde kadın ve erkekle ilgili hiçbir ayrım yapmamakta, her ikisine aynı hak ve yükümlülükleri tevdii etmektedir.
Velhasıl-ı kelam, Zor Zanaat; Kadın olmak...
İki cihan güneşi Peygamber Efendimiz (Sav) döneminde; Efendimiz, mübarek eşleriyle her zaman istişare ederdi. Onun fikirlerine ve düşüncelerine değer verirdi. Efendimizin eşi Meymune Hatun'un kılıç kullandığı ve Tebuk Savaşı'na katıldığı tarih kitalarında sık geçen bir anlatımdır. Hudeybiye Barışı imzalandıktan sonra, birçok mü'min gücenmiş ve kurban kesmek istememiştir. Peygamber Efendimiz bu duruma çok üzülmüştür. Durumu ilk önce eşi Ümmü Seleme'ye anlatmıştır. Ümmü Seleme de "Sen kurbanını kesersen onlar da keser." diyerek fikir yürütmüştür. Bunun üzerine Efendimiz kurbanını kesmiş, öteki mü'minler de O'nu izlemiştir.
Tarih boyunca, özellikle kurtuluş savaşı esnasında kadının etkisi ve desteği gözardı edilemez. Henüz 20 yaşında bir gelinken 3 aylık yavrusunu evde bırakarak, ermenilere karşı gösterdiği cesaret ve direnişle dillere destan olan Erzurumlu Nene Hatun... Kara Fatma adıyla bilinen Fatma Hatun;  savaşta esir düşmüş, işkence ve her türlü acıya maruz kalmış, yaralanmış, ama yılmadan ülkesi ve vatanı için canını hiçe saymaktan, acısını yüreğine gömerek ASLANLAR gibi bir cesaret abidesi haline gelmiştir. Hem de kadın başıyla… Çanakkale savaşında kucaklarında bebekleri yerine mermi taşıyan kadınlar...
Velhasıl-ı kelam, Zor Zanaat; Kadın olmak...
Günümüz dünyasında ise bu kadar zorluklarla karşılaşmıyor olsak da, kadın eli değen her yerde; siyasette, çalışma hayatında farklılığını hissettiriyor. Sadece biraz CESARET, biraz DESTEK ve biraz da, ÖZGÜVENLE...
Oysa müslüman bir toplumda yaşamanın gereği, kadınlarımıza da Allah'ın bir emaneti gözüyle bakmak, Yaradan'ı da razı eder olsa gerek. Şurası unutulmamalı ki; toplumun ihmal edilmiş olan bu kesim topluma kazandırılarak mutlu bir gelecek hazırlayabiliriz. Allah katında en üstün olanınız, cinsiyet ayrımı yapılmaksızın Allah'tan en çok korkanınızdır.
Velhasıl-ı kelam, Zor Zanaat; Kadın olmak...
Selam ve dua ile...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Arşivi

4 Temmuz tarihli gazetemiz

05 Temmuz 2025 Cumartesi 10:03

Gül Bahçelerinden Derlediklerim

27 Ağustos 2021 Cuma 00:02

AĞLAMA VAKTİ

17 Aralık 2019 Salı 15:10

İSTANBUL SEÇİMLERİ YORUMUMUZ - 2

17 Mayıs 2019 Cuma 07:58

6 PUANLIK MAÇ !

13 Ocak 2017 Cuma 09:46

HAKEMLER CAN YAKMAYA BAŞLADI!

26 Aralık 2016 Pazartesi 17:06

VEFA VE DOSTLUK BULUŞMALARI

27 Temmuz 2016 Çarşamba 09:22