
Yunus BUDAKTAŞ
Ne Nikahmış Arkadaş!
Dün “Tarihi Gökmedrese Nikah Salonu Oldu!” başlığıyla yaptığım haberden sonra ortalık ayağa kalktı. Telefonlar susmadı, sosyal medya klavye kahramanları coştu. Kimi eleştirdi, kimi şahsıma dil uzattı, kimi iftira attı. Hiç sorun değil. Doğru bildiklerimi yazmaktan ne bugün geri dururum, ne de yarın.
Önce meseleyi saptırmaya çalışanlara bir açıklık getirelim. Nikah Gökmedrese’de değil, yanındaki işletmede kıyılmışmış! Diyelim öyle. O zaman bu işletme, nikah kıyarak ruhsatına aykırı iş yapmıştır. Çünkü oranın nikah, nişan gibi etkinlik düzenleme yetkisi yok, sadece restoran ruhsatı var. Ruhsata aykırı faaliyetin üstünü “yan işletmeydi” diyerek kapatamazsınız. Kaldı ki, o alan Gökmedrese’nin bahçesidir, bunu da mı görmüyorsunuz? Her şey göz önünde, kimse boşuna bahane üretmesin.
Gelelim ikinci meseleye. Haberde adı geçen Uğur Tuztaşı benim üniversiteden hocamdır. Kendisiyle ne şahsi bir husumetim vardır, ne de şahsi meselelerimi kaleme dökecek kadar omurgasız biriyim. Kendisiyle kişisel hiçbir problemim olmadığı gibi, hocanın ulusal basında yer almasına da çok kez vesile olmuşumdur. Aziz Vlas konusunda fikir ayrılığı yaşamamız diyaloğumuzu sekteye uğratsa da hoca-öğrenci ilişkimiz sürmektedir. Beni tanıyan bilir, kalemimi şahsi hırslarım için değil, memleketin menfaati için oynatırım. Bu şehirde ne zaman aksayan bir iş gördüysem yazdım, yazmaya da devam edeceğim. Kimsenin talimatıyla haber yapmadım, yapmam. Zannımca, “Kişi kendinden bilir işi” sözünde olduğu gibi, beni itham edenler hayatları boyunca çizdikleri zikzakları ve geri dönüşleri unutmuş olacaklar ki, beni kendileriyle karıştırıyorlar.
Yine beni tanıyanlar bilir ki haberlerimi şehrin menfaati üzerine kurarım. Önceliğim her zaman Sivas ve Sivas’ın menfaatidir. Çoğu zaman şehirde infial yaratacak olayları bilmiş olmama rağmen şehir veya kurumlar zarar görmesin diye haber yapmayıp konuyu ilgili makamlara arz etmiş, olayların basına yansımadan çözülmesine vesile olmuşumdur. Yani her şeye haber gözüyle bakmamışımdır. Kaldı ki bu nikah, Uğur Tuztaşı’nın değil, bir başkasının da olsa haberini yapardım. Habere karşı olanlara sormak lazım: Bu nikah Uğur Tuztaşı’nın değil de başkasının olsa yine bu kadar savunacak mıydınız, yoksa sevmediğiniz biri olsa karşı mı çıkacaktınız? Madem olayda bir enteresan durum yok, bu telaş ve savunma nedendir, anlamış değilim.
Ben kimsenin kulağımı çekmekle tehdit edebileceği bir gazeteci değilim. Mesleğini onuruyla yapan, eğilip bükülmeyen, inandığı doğruları sonuna kadar savunan bir gazeteciyim. Bana ithamda bulunanlar gibi güç neredeyse oraya yanaşan, günü kurtarmak için kendini alçaltan biri olmadım. Belki bu dik duruşum kariyer olarak bana çok şey kaybettirdi ama insanlığımdan ve onurumdan taviz vermedim. Sivas’ta kulağımı çekecek bir babayiğit varsa hodri meydan!
Gelelim Aziz Vlas meselesini buraya bulaştıranlara… Konuyla ilgisi yokken kriptoluğa kadar ithamlar savurmuşlar. Benim dünya görüşüm de, ideolojim de bellidir. Bunları her yerde açıkça söyledim, söylemeye de devam edeceğim. İtham edenlerin bir kısmı, belediye başkan yardımcısı oldukları dönemde dönemin belediye başkanının Ermeniler’le el sıkışıp “Sivas sizin memleketiniz” demişken kimse bana dil uzatmasın. Bu haberin Aziz Vlas’la ne ilgisi var, hâlâ anlamış değilim.
Bir de işin ucunu Prof. Dr. Erdal Eser’e getirmeye çalışanlar olmuş. Erdal Hoca, tez danışmanım, sahada yıllarca toz toprak yuttuğum, meslek ahlakına sahip bir bilim insanıdır. Hocam olması dışında haberimle ilgili bir telkini, tavsiyesi, yönlendirmesi olmamıştır, olamaz da. Zaten ne Erdal hocamın böyle bir karakteri vardır, ne de benim böyle bir zaafım. Biz işimizi, mesleğimizin onuruyla yaparız.
Son olarak Aziz Vlas meselesine bir kez daha değinmek gerekir: Aziz Vlas çalıştayına katıldım, görüşlerimi açıkça belirttim. Ben bir bilim uzmanıyım. Birileri gibi masa başında “Aziz Vlas’ın mezarı Sivas’tadır ya da değildir” geyikleri yapmam. Eldeki bilimsel veriye bakarım. Çalıştayda da Aziz Vlas’ın Sivas’ta yaşadığına dair tarihi belgelerin olduğunu, yaşadığına dair şüphe bulunmadığını, ancak mezar yerinin neresi olduğuna dair somut bir veri olmadığını ifade ettim. O alandaki çalışmaların bilimsel veriler ışığında genişletilerek sürdürülmesi gerektiğini de belirttim. Kimse kalkıp da “Ermeni diasporası, kripto Ermeni” gibi komik ithamlarda bulunmasın. Bizim görevimiz safsata değil, bilimsel veri ortaya koymaktır.
Herkes üzerine düşeni alsın. Bu şehirde haber yaparken kimin olduğu değil, ne olduğu önemlidir. O yüzden sizi rahatsız etmeye devam edeceğim. Rahatsız olmaya hazır olun.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.