Yunus BUDAKTAŞ
Asgari Değil, Asgariyet
Alper Gencer’in şu cümlesi insanın yüzüne çarpıyor:
“Bu ülkede ‘asgari ücret’ diye bir şey var. İnsani bir şey değil…”
Gerçekten de değil. Çünkü adına “ücret” denilen bu rakam, insanın yaşamaya değil, hayatta kalmaya zorlandığı bir sınırı ifade ediyor.
2025’te 22 bin liraydı asgari ücret. 2026 için 28 bin lira açıklandı. Kâğıt üzerinde artış var. Cebin içindeyse eksili bir hayat.
Bugün 28 bin lira; kira, gıda, ulaşım, fatura, çocuk, eğitim ve sağlık kalemleri karşısında bir ayı değil, bir haftayı bile zor çıkarıyor. Ama buna hâlâ “müjde” deniliyor. Çünkü mesele rakam değil, bakış açısı.
Çay–Simit Hesabı Nerede?
Yıllar önce Recep Tayyip Erdoğan iktidar olmadığı dönemde dönemin iktidarını “çay–simit hesabı” üzerinden sert biçimde eleştiriyordu.
Erdoğan, “Bu zalim yönetim, aziz millete bir simit ile bir çayı bile çok görüyor. Elektriği kim ödeyecek? Suyu kim ödeyecek? Çocukların okul masrafını kim karşılayacak?” diye soruyordu.
O hesap, halkın sofrasına bakarak yapılan bir siyasetti. Bugün o hesaplar ortada yok. Çay pahalı, simit pahalı, ekmek pahalı.
Hesabı yapan da kalmadı, soruyu soran da.
O gün “çay–simit” ile iktidar eleştirisi yapan siyaset, bugün asgari ücretliyi açlık sınırına mahkûm eden düzenin savunucusu konumunda. Dün eleştirilen anlayış, bugün bizzat uygulanan politikaya dönüşmüş durumda.
Emek En Ucuz, Kâr En Kutsal
Asgari ücret, bu ülkede uzun zamandır emeğin değeri değil, emeğin ne kadar ucuza sömürülebileceğinin göstergesi.
İşverenin “yük” dediği şey, emekçinin sofrasındaki ekmek. Patronun “maliyet” dediği şey, işçinin çocuğunun beslenmesi.
Bir yanda kâr rekorları kıran şirketler, diğer yanda ayın ortasını göremeyen milyonlar… Bir yanda “rekabet” masalları, diğer yanda borçla dönen hayatlar…
Asgari ücret, işçiyi korumak için değil, işvereni rahatlatmak için belirleniyor.
İnsana Yakışmayan Bir Düzen
Alper Gencer’in dediği gibi, bu ücret insani değil. İnsana yakıştıranların da insanı ne kadar düşündüğü tartışmalı.
Çünkü insan sadece çalışan, üreten bir varlık değildir. İnsan yaşar, barınır, güler, umut eder. Asgari ücret ise bunların hiçbirine alan bırakmaz.
Bu yüzden “asgari ücret”, aslında bir ücret değil, asgari bir hayat dayatmasıdır.
Belki de en acı gerçek şudur!
Bu düzeni kuranlar, bu ücreti hiçbir zaman yaşamak zorunda kalmayacak olanlardır. Asgari ücreti hak edenler, o parayla geçinmesi beklenenler değil, o parayı reva görenlerdir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.