-Altı muhalefet partisi ve masa altında toplantıya katılan sözde dışlanmış algısı verilen yedinci partisi HDP, geçtiğimiz hafta 2023 seçimleri için bir araya gelerek; Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Mutabakat Metni hazırlığı toplantısı yaptılar. Siyasi partilerin bir araya gelip konuşması, ülke sorunlarını tartışması ve onlara çözüm önerileri sunmaları, birlikte hareket etmeleri en tabi haklarıdır. Yeter ki ahlaki, yasal, şeffaf, kanunlara uygun, milli manevi hassasiyetleri gözeten ve hesap verilebilir bir amaç üzerinde olsun.
-Bu toplantıda özellikle iki konu başlığının ön olana çıktığını gördük.
-Birincisi HDP’nin ittifakın dışında tutuluyormuş algısının verilmeye çalışıldığı, ikincisi de millete 2023 seçimleri için vaat edilen ve içi hala doldurulmamış, sadece isimden ibaret olan “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistemi Mutabakat Metni’ni” hazırlayan partiler olarak etkin, katılımcı bir yasama, şeffaf ve hesap verebilir bir yönetim ile, tarafsız ve bağımsız bir yargı söylemi bir algı ve tiyatrodur.
-PKK’nın siyasi ayağı olan HDP, millet ittifakının üç temel bileşeninin olmazsa olmazıdır... 2019 yerel seçimlerinde bu tescillendi.
-Toplantı sonrası altılı ganyanın saklanmaya çalışılan tüyosu HDP toplantısı sonrası sahte alınganlık rolünü oynuyor. “HDPyi yok sayanlar bunun bedelini öder” diye hem HDP kendi seçmenine öz güven aşılıyor, hem de milliyetçi tabanı olan altı birbirine benzemez muhalefet partisi içindeki milliyetçi-muhafazakar seçmene HDP dışlanıyor diye karartma yapıyor.
-HDP Merkez Yürütme Kurulu Twitter resmî hesabından yaptığı “Kürt sorununun çözümü ve ülkenin demokratikleşmesi için S.... Öcalan üzerindeki tecrit derhal kaldırılmalıdır.” cesaretini millet ittifakının hoş görüşü olmasa yapılabilir mi ?
-Hem HDP, hem millet ittifakının bileşenleri kendi seçmenlerini küstürmemek için zaman zaman danışıklı dövüşlü açıklamalar yapıyorlar.
-Toplantının İkinci başlığındaki 2023 seçimlerinde TBBM’ye 360 milletvekili sokmayı garanti gören 6+1 muhalefet partilerinin “Güçlendirilmiş Parlementer Sistemine rahatlıkla dönmeyi beklemeleri tam bir yılan hikayesi...
-Bu toplantı sonuçlarının 28 Şubatta açıklanacak olması da geçmişle hesaplaşmaya dönük verilen bir mesaj gibi...
-Toplantı sonrası yapılan açıklamada bir nokta göze batıyor. Milli olmaktan uzak ve batı diliyle ve Batı’ya teslimiyet içeren bir kalemle alınmış bir açıklama yapılıyor. “Önemli olan, tüm farklılıklarımızla beraber “biz” düşüncesini, Avrupa Konseyi ve Avrupa Birliği normları çerçevesinde temel hak ve özgürlüklerin güvence altına alındığı, herkesin kendini eşit ve özgür vatandaş olarak gördüğü, düşüncelerini özgürce ifade edebildiği, inandığı gibi yaşayabildiği demokratik bir Türkiye'yi inşa etmektir.”
-ABD her işgalden önce dünya kamuoyuna açıklama yapar. “Demokrasi ve medeniyet götürmek için mevcut yönetimi, rejimi değiştirmek gerekiyordu.” Der... Sonrada kan, gözyaşı, ölüm, zülüm ve enerji kaynakları sömürülen toplum ve esir edilen bir millet...
-Batı asırlardır bizi ne zaman benimsedi. Batı zihniyetinin sözcüsü olsa ancak böyle bir açıklama yapardı.
-Yapılan açıklamada ve gazetecilerin soru cevap başlıklarından çıkan sonuç; milli olmadan, kültürel değerlere sahip çıkmadan, ekonomi ve istihdam politikalarından uzak, Ak parti dönemlerindeki Türk milletinin kazanımlarını yıkmayı, AB’nin arzu ve isteklerine uymayı, Türkiye’nin Mavi vatandan tutun Libya’daki kazanımlarının terk edileceğini haber veren açıklamalar tüyler ürperticiydi.
-Üstelik Ayasofya’nın yeniden müzeye çevrilebileceğinin düşünülmesi dehşete düşüren bir durum...
