USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

“BEYAZ SARAYIN HAYALİ ERDOĞAN’SIZ TÜRKİYE”

12-05-2023

-Türkiye ve Dünya 14 Mayıs’ta, gece ve gündüzün, siyahla beyazın ayrışacağı bir seçime kilitlenmiş vaziyette... Bu seçimin  önemi Türkiye'yi eski ve yeni dünyaya kilit ülkesi yapacak. ABD liderliğindeki Atlantik Paktının ayakta kalabilmesi; Rusya ve Çin liderliğinde Büyük Avrasya dünyası da kendi düzenini kurabilmesi için Türkiye’ye ve istediklerini yaptırcakları bir lidere ihtiyaç duyuyorlar.

 

-Batı ve karşıtı Doğu bloku için "Erdoğan kaybederse küresel sonuçları olan çarpıcı bir siyasi dönüş olacak. Muhalefetin zaferi Batı için çok büyük bir jeopolitik değer ve çıkar doğuracak... Özetle "İkinci bin yılın Selahaddin Eyyübisi" devrilirse; Türkiye'yi eskiden olduğu gibi tekrar himayelerine alacaklar.

 

-Hedefleri için Terör örgütü PKK/YPG'yi kahraman ilan edip onlara her türlü siyasi, askeri ve ekonomik desteği sağlıyorlar.

-Mavi Vatan'ı, Türk Devletleri Teşkilatı'nı, Rusya ve Çin ile yeni denge politikasını, Azerbaycan'a verilen desteği, Libya ve Suriye hamleleri ile Afrika açılımlarını baltalamak, savunma sanayimizi ve milli projeleri sabote etmek için ellerinden geleni yapıyorlar.

-Tek dert ve hedef "Erdoğan'sız bir Türkiye" projesini hayata geçirmek.

 

-Fakat hesaba katmadıkları bir ayrıntı var: Artık o emir alan, kapısında beklettikleri, ABD başkanları karşısında randevu almak için aylarca bekleyip el pençe durup tir tir titreyen bir Lider ve Türkiye yok. “One minuet çıkışı” ile kimyaları bozuldu. BM’de Başkan Erdoğanın, “Dünya Beşten Küçük Değildir” sloganı dokunulmaz olmadıklarını anlamalarını sağladı. Köprülerin altından çok sular aktı. Artık Batı'nın uydusu bir Türkiye yok. Son sözü her zaman olduğu gibi yine Aziz ve Necip milletimiz söyleyecektir.

 

-Ülkemiz kadar Dünya içinde kader günü olan 14 Mayıs Batı'daki Başkan Erdoğan düşmanlarının uykularını kaçırıyor.

 

-Dünya ülkelerinin, medyanın, yatırımcıların, sermayenin gözü Türkiye'de... Başkan Erdoğan'ın yeniden kazanma ihtimalinin güçlenmesi üzerine kimyaları bozulan ABD, İngiltere, Fransa, İsrail ve Almanya gibi Emperyalist ve siyonist ülkelerin ideolojik ve ekonomik kaygıları onları ruh hastası yapıyor.

 

-2013'teki Gezi kalkışması ile başlayan nefret ve kin TheEconomist, Washington Post, BBC, New York Times,  Guardian, France 24, Financial Times, ve Der Spiegel gibi tetikçi medya organlarını seçime günler kala saldırıya geçirdi.

 

-“Parçalanmış hilal' sembolüne ve Başkan Erdoğan'ın fotoğrafını sayfalarına koyarak seçmen üzerinde algı oluşturmaya çalışan manşetin altında  “Ya yeniden diriliş ya da kaos” mesajı ile aba altından sopa gösteriyorlar.

 

-Bu nedenle 14 Mayıs sadece ülkemizin geleceği için değil dünyanın gidişatı ve geleceği için de bir dönüm noktasıdır. . Batı medyası bu yüzden salya sümük Sayın Erdoğan'a saldırıyor. Çünkü Erdoğan'ın kazanması, küresel statükonun sarsılması anlamına geliyor.

 

-"Erdoğan'ın kaybetmesi Batı için bir zafer olacak" diye avuçlarını ovuşturuyorlar. Öte yandan Erdoğan'ın yeniden seçilmesi de İslam ümmeti başta olmak üzere Batı ve dünya için hezimet olacak...

 

-14 Mayıs Yeni Türkiye ile sömürgeci Batı'nın hesaplaşması olacak. Hac ile Hilalin seçimi olacak. Batı'dan yardım dilenen muhalefetin aksine bu millet muhteşem mazisinde muhteşem bir geleceğe inşa etmek istiyor. Yedi iklime ferman dinleten ecdadımız, müreffeh ve güçlü ülkesini istiyor.

 

-İşte Batı medyası bu yüzden Erdoğan'ı Yeni Türkiye'nin Osmanlısı şeklinde niteliyor. Çünkü Batı dünyası Erdoğan'ı, ecdadımızın yüz yıl önce çıkmak zorunda kaldığı Libya, Kafkasya, Ortadoğu, Balkanlar, Doğu Akdeniz, Sudan, Somali ve Kuzey Afrika'ya ayak basan ilk Osmanlı Türk'ü ve Osmanlı'nın geri dönüşü diye yorumluyor.

Bu nedenle Türkiye'nin uyanışından rahatsızlar. Bunun paniği içindeler. Zira Erdoğan, Fatih ve Selahaddin'in “asabiyesi” ile Fetih Medeniyeti'ni yeniden hayata geçiriyor. Unutmayalım ki Batı, Erdoğan'ı ve ona destek veren milletimizi bu jeopolitik, tarihsel ve kültürel kodlarla okuyor.

 

-Son yetmiş yıllık tarihimizde sorunlarımızla yüzleşmek yerine üstünü örttüğümüz gerçeği bir yana koyarsak, yaşanan sağ-sol çatışmasının, laik-antilaik geriliminin, etnik ve mezhep ayrıştırmasının arkasında ABD'nin olduğu sır değil. Çöküşe geçen ABD'nin boş oturmadığını, Ukrayna'yı felakete sürüklemesinden biliyoruz. Türkiye'yi de hiç unutmadılar. Bu da Biden'ın özel ilgisinden, FETÖ ve PKK'yı açık açık desteklemelerinden, Washington Post veya The Economist gibi dergilerinde Başkan Erdoğan nefreti kusmalarından belli…

 

-Geçmişte bu tür yöntemlerle sonuç aldılar; ama -bugün Dünya ve Türkiye çok değişti. Artık aynı şeyi yapıp aynı sonuçları alma hevesleri kursaklarında kalacak. Bu yüzden son dönemde bu küresel ekip hep kaybetti.

 

-Yolsuzluk iftirası attılar olmadı; PKK terörüne destek verip Çözüm Süreci'ni bitirdiler yetmedi; FETÖ ile fiili darbeye giriştiler başaramadılar.

Şimdi bir kez daha siyaset mühendisliği yoluyla seçim deneniyor. Yine tanıdık bildik yalan, iftira ve algı operasyonlarıyla meydanlar zehirleniyor, gerilim çıkması için yasalar zorlanıyor, sokaklar siyasi nefretle donatılıyor. Milletin iradesine hiç bir zillet ipotek koyamaz.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?