Çünkü, Sivasspor, son dönemde bizim, Sivaslılar olarak Türkiye´ye sunduğumuz en önemli başarı ve marka hikâyesi. Maçtan daha çok etrafımdaki insanların hal ve tavırlarını izlediğimi söyleyebilirim. Bir defa biz Sivaslılar olarak nedense çok duygusal insanlarız. İyide de kötüde de, başarıda başarısızlıkta da hemen refleks veren niyetini belli eden insanlarız. Bu durum günlük yaşantımıza da yansıyor. Evet, Ümraniye karşısında çok önemli 2 puan bıraktık, bu doğru. Ancak biz sadece Ümraniye maçında puan bırakmadık ki! Biz aslında kendimiz işimizi zora soktuk. Çok fırsatı kendimiz heba ettik. Futbolcularımız biraz daha inançlı olsa, istekli olsa tablo bugün farklı olurdu.
Şimdi burada şöyle oldu, böyle oldu demek yersiz olur. Maçın devre arasında bazı dostlarım, niye gazetende yazmıyorsun? Niye bu yönetimin yanlışlarını dillendirmiyorsunuz, diye serzenişte bulunanlar oldu. Kendim de biliyorsunuz Sivas Belediyespor Kulübünün yönetim kurulu üyesiyim. Bu işler hele de profesyonel kulüplerde gerçekten zordur. Bunu derken bazı şeylerin, yapılan yanlışlıkların, hataların üzerini kapatmak istemiyorum. Onun için şimdi konuşmak, yazmak, tartışmak yanlış olur. Bize düşen lig bitene kadar beklemek. Yani sabretmek. Ama tabii ki, ben de herkes gibi lig sonrasında hem Sivassporumuz hem de kendi kulübüm Sivas Belediyespor ile ilgili düşüncelerimi sizlerle bu sütunlardan paylaşacağım.
Ancak bizde eksik olan tek şey var o da toplumsal bilinç ve baskı. Bu sadece Sivasspor ile ilgili değil Sivas ile ilgili yerel ve genel konularda da Sivaslılar olarak bir ortak duruş sergileyemiyoruz. Baskı unsuru oluşturamıyoruz. Yani amiyane tabirle verirlerse alıyoruz. Vermezlersede rıza gösterip hakkımız bu diyoruz.
Günümüz toplumlarında artık böyle kadere razı olma diye bir davranış şekli yoktur. Önce biz toplum olarak, bu şehirde yaşayanlar olarak üzerimize düşeni yapacağız ki, sonra da işin başında olanlardan hesap sorabilelim?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.