Asude Fatma ERBAŞ

Asude Fatma ERBAŞ

Mesele sevmek sevilmek midir, yoksa sevginin hakkını vermek midir?

İnsan, varlıklar içinde en çok seven, belki de en çok sevilmeyi umandır, kalbiyle düşünen, yüreğiyle konuşan bu garip mahlûk, bir ömrü sevmenin, sevilmenin peşinde tüketir, yine de doymaz.

Sevgi, insan ruhunun en temel ihtiyaçlarından biridir. Her birey sevmek ve sevilmek ister; çünkü bu iki duygu, varoluşun en güçlü anlamıdır. Ancak asıl mesele, sadece bu duyguları yaşamak değil, aynı zamanda sevginin sorumluluğunu ve ahlakını taşıyabilmektir.

Sevmek kişinin bir başkasına duyduğu içten yakınlıktır; sevilmek ise o yakınlığın karşı taraftan da hissedilmesiyle oluşan bir duygudur. İlk bakışta bu iki kavram, bir ilişkinin sağlıklı yürümesi için yeterli gibi görünse de yalnızca hissetmek yeterli değildir.

Sevgi sadakatle, saygıyla, fedakârlıkla, anlayışla, emekle, güvenle tamamlanır. Sevdiğini söyleyen bir insan bu sevgiyi davranışlarıyla, hâl ve hareketleriyle desteklemezse, sevgi, eksik ve sığ kalır.

Aynı şekilde sevilmek, bir övgü ya da iltifatla değil, değer görmek ve önemsenmekle anlam kazanır.

Bu noktada karşımıza şöyle bir soru çıkar: peki sevginin hakkını nasıl verebiliriz?

Sevginin hakkını vermek; duygunun ötesine geçip, onu eyleme dökebilmektir. Ona zaman ayırmak, anlamaya çalışmak, fedakârlık yapmak ve güven vermek gibi unsurları içerir. Gerçek sevgi, bir çıkar beklentisi olmaksızın, karşı tarafın iyiliğini düşünmek ve onun varlığına kıymet vermektir. Sevginin hakkını veren insan, sadece sevmez; aynı zamanda karşısındakinin değerlerine, acısına, hüznüne, sevincine ortak olur, onunla birlikte büyümeyi, değişmeyi ve emek vermeyi göze alır.

Sevgisiz sevgi: sahte bağların en tehlikelisidir.

Sadece sevmek ve sevilme arzusu, zamanla bireyi yüzeysel ilişkilere mahkûm edebilir. Gerçek bir bağ kurulamadan sürdürülen ilişkiler, zamanla yerini kırgınlıklara ve hayal kırıklıklarına bırakabilir.

Sevginin hakkı verilmediğinde, güven zedelenir, anlayış azalır ve ilişki bozulur. Sevgi ancak emekle ve özenle canlı tutulur. Aksi takdirde sevdiğini söyleyen bir dil, sevmediğini gösteren davranışlarla çelişir.

Sevginin hakkını vermek, duygusal bağları derinleştirir ve kalıcı kılar. O yüzden sevmek kadar sevgiye sadakat göstermek; sevilmek kadar, o sevgiyi hak etmek de çok önemlidir.

Güven ve sadakat sevginin görünmeyen omurgasıdır.

Güven, bir insanın kalbini diğerine gönül rahatlığıyla teslim etmesidir. Sevgide güven sadece sadakate değil duygusal istikrara da dayanır. “Beni olduğum gibi kabul ediyor mu?”, “Zayıf ve ihtiyaç duyduğum anımda yanımda mı?”, “Sırtımı dayayabilir miyim?” gibi soruların en içten ve en samimi cevabıdır.

Bu bağ bir kez kırıldığında sevgi var olmaya devam edebilir; âmâ eski sıcaklığını, eski huzurunu kaybeder. Çünkü güven bir aynadır: kırıldığında yapıştırılsa da izi kalır. Bu yüzden güven sevginin en kıymetli sermayesidir.

Sevgide fedakârlık: Ben’den vazgeçip Biz’i var etmektir.

Fedakârlık sevginin sessiz kahramanıdır. Gösterişli değildir; ama her gerçek sevginin kalbinde o vardır. Sevgi sadece güzel sözlerle yaşatılmaz. Emek ister çaba ister Gerçek sevgi kuru bir hissin değil, derin duyguların işidir. Sevdiği için susmayı, anlamayı, yeri geldiğinde kendinden geçmeyi bilmektir. Sevginin hakkını vermek, bir yürek terbiyesidir, “seni seviyorum.” sözü eğer ardında bir omuz, bir vefa, bir sadakat taşımıyorsa, boş lakırdıdan ibarettir.

Sevgi, lafla değil, hâlle anlaşılır. Gözden önce gönülde durur. Gerçek sevgili, yalnızca seven değil; sevdiğini taşıyabilendir.

Sevgi uğruna yapılan her şey kişinin kendi benliğini yok etmesi değildir; bilakis, sevgiyle birlikte büyümesidir. Mesele sevmek ya da sevilmek değil, sevdiğini yüceltmek, sevginin adabını bilmek, ona yaraşır bir duruş sergilemektir. Çünkü her sevda, içinde biraz kul hakkı taşır ve o hak, lafla değil, hâlle, sadakatle ve incelikle ödenir. Konuyu toparlarken şunu da belirtmek isterim ki sağlıklı bir ilişkide bu saydıklarımız asla tek taraflı değil, karşılıklıdır. Sadece bir tarafın ödün verdiği bir ilişkide zamanla yorgunluk, kırgınlık ve tükenmişlikler olur.

Mesele, sevdiğinin gözlerinde güveni, kalbinde huzuru inşa edebilmektir. Ne mutlu gerçek manada sevip hakkını verenlere. Sevgiyle kalın.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
    Asude Fatma ERBAŞ Arşivi

    Küçük Bedenlerde Kocaman Yürekler

    19 Şubat 2025 Çarşamba 10:29

    MUTLULUK AYRINTIDA GİZLİ

    06 Şubat 2025 Perşembe 10:17