Bekir ÇÖL
MİRAÇ HAKKINDA O NE DEDİ, BEN NE DEDİM? MİRACI İNKÂR: TEVHİDİ DARALTAN, İMANI KISIRLAŞTIRAN BİR YAKLAŞIMDIR
Cevap: Miraç imanın şartlarından değildir. O neden le inkâr edildi denmez. Tevhidin sınırları Kuran ile kaimdir. İman ne doğurur, ne de kısırlaşır Miraca inananlar, Hz. Peygamber Aleyhisselam’ın Allah'ın huzuruna kabul edilmesini, insanlığın Allah’a yaklaşma imkânı bulduğunun sembolü olarak görürken, Miracı inkâr edenlerin bu derin manayı ve Tevhidin yüceliğini kavrayamıyor olması büyük bir manevî kayıptır.
Cevap: Miracı reddedenler Tevhit, Nübüvvet ve Ahiret inançlarına dair eksik bir anlayış geliştirmiyor. İslam Ulemasının birçoğu Miracı reddeden küfre düşmez. Çünkü ayette Miraç geçmez” demişlerdir. Resulüllah’ın Kuran da hiçbir ayette huzuru İlahiyeye kabul edilmek için göklere çıktığı, bir mahalden sonra, Cebrail daha ileriye gidemediği, buradan ileri gidersem yanarım dediği bir ayet yoktur.
Süleyman Çelebinin Mevlidinde: Kim, kime âşık olmuşsa sonun da maşukuna kavuşur dediğinde ki gibi Peygamberi âşık, Allah’ı da maşuk” görmek sapıklığın üst kademesidir. Çünkü ne peygamber âşıktır, ne de Allah maşuktur.
Allah âşık olunan bir nesne değildir. Hz. Muhammet Mecnun değil, Allah’ü Teâlâ da Leyla değildir. Allah’ı sevmek, Onun verdiği nimetlere Hamdetmek, şükretmektir. Peygamberi yüceltelim derken putlaştırmayalım.
O, Dedi Kİ: Kur’ancılar, genelde Hadis ve Sünneti ikinci plana atarak sadece Kur’an’ı merkeze alan bir yaklaşımı savunur. Ancak bu yaklaşım, Kur’an’ın bütünlüğünü ve tarihî bağlamını tam anlamıyla kavramıyor.
Cevap: Kur’ancılar diye bir isimlendirmeyi hoş görmüyorum. Her Müslümanın kitabım diyeceği, içindekilere şeksiz, şüphesiz inanacağı bir kitap vardır, o da Kurandır. Kuran Müslümanın merkeze aldığı değil öne alması gereken dinin tek kaynağıdır. Hadis ve sünnet dinin kaynağı değil belki onun tatbikatıdır denilebilir. “Tarihi bağlam” diyerek Kuran’ı Hadislere muhtaç gösterenler Allah’ı da dinini tamamlamak için Hz Muhammed’e muhtaç zanneden gafillerdir.
O, Dedi ki: Meselâ, İsra ve Miraç olayları Kur’an’da açık bir şekilde işaret edilen, hadislerle detaylandırılan ve Müslümanlar tarafından yüzyıllardır kabul edilen iman hakikatlerindendir. Bu hakikatleri reddetmek, vahyin derin boyutlarını ve Hz. Peygamber’in nübüvvet makamını küçümsemek anlamına gelir.
Cevap: Kuran da İsra suresi birinci ayette “İsra” geçer ama “Miraç” ne bu ayette, ne de Necm suresi ayetlerinde geçmez. Bunun açık delili vardır. Miraç olayı Risalet’in yani, Muhammed’in peygamber oluşunun 10. Senesinde olduğu kabul edilir. Hâlbuki Necm Suresi Risalet’in ikinci senesinde inmiştir.
Yine Dedi ki: Kur’an’da geçen “Likâullah” (Allah’a kavuşma) kavramı, insanın hem dünyada hem de ahirette Allah’a yaklaşabileceğini, bu yakınlığın manevî boyutlarda mümkün olduğunu ifade eder.
"Kim Allah'a kavuşmayı umarsa bilsin ki, Allah'ın tayin ettiği kavuşma zamanı mutlaka gelecektir. O, her şeyi işitendir, bilendir." (Ankebut, 29/5) Miraç, bu kavramın ete kemiğe bürünmüş halidir; Hz. Peygamber’in (as) Allah’a yaklaştırılması, bu ümmete ilahî rahmetin büyüklüğünü göstermektedir.
Ancak Miracı reddetmek, bu yakınlık fikrini de zayıflatarak insan ile Allah arasındaki bağlantıyı koparma eğilimini doğurabilir.
Cevap: Ölmeden önce Allah’a mülaki olmak, ulaşmak yoktur. Enam 31. Ayette Allah’a kıyametten sonra kavuşmayı anlatır. Yine cevap verdiğimiz kişinin işaret ettiği ayette Allaha ulaşmanın kıyametten sonra olacağı bildirilir:
“Kim Allah'a kavuşmayı özlüyorsa, bilsin ki, (bu buluşma için) Allah'ın belirlediği vakit kesinlikle gelecektir. O (her şeyi) hakkıyla işiten, (her şeyi) hakkıyla bilendir. (Ankebut 5)
Bu konuda Kuranda 17 tane ayet vardır ve hepsi de Allah’a mülaki olmanın yani kavuşmanın ahirette olacağını bildirir. Başta ki cümlemi bir daha tekrarlıyorum Peygamberler de dâhil kimse dünya hayatında Allah ile mülaki olmayacaktır. Yazarın şu cümlesi yanlıştır:
“Kur’an’da geçen “Likâullah” (Allah’a kavuşma) kavramı, insanın hem dünyada hem de ahirette Allah’a yaklaşabileceğini, bu yakınlığın manevî boyutlarda mümkün olduğunu ifade eder.
Evet, çokbilmiş âlim 17 ayete bakmadan Miracı “Likâullah” yapmış yani Peygamberi Allah’a ulaştırmış ve bunu da olmayan ayetler ile dillendirmiştir. Bu da yetmemiş, Yunus Emre’nin söylediği ve günümüz dervişlerinin şeyhlerini ilahlaştırmak için kullandıkları şu cümle ile ifade etmişlerdir. Mirac, bu kavramın ete kemiğe bürünmüş halidir. Diye yorumlamıştır. Dinde yaratanın ete kemiğe bürünmesi diye bir inanç yoktur.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.