USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

“TOPLUMSAL HASTALIK FOMO”

11-11-2021

-İnsanların sanal alemde esir olup zamanlarının büyük bir bölümünde sürekli neler olup bittiğini bilme merakıyla, özellikle gençlerin internette ve sosyal medyada zaman geçirme tutkuları artık önüne geçilemez bir hastalık haline geldi.

 

-Sosyal hayatta fikir üretemeyenler, sanal âlemde fenomen olmak, para kazanmak gibi toplumu zehirleyen akıl ve beden sağlığını bozan bir davranışı huy edindiler. Facebook, Twitter, Instagram, TikTok bizim toplumumuzun sağlıklı ve bilinçli olarak kullanmayı becerebildiği bir mecra değil...

 

-Fomo, kişinin iradesini esaret altına alan, kutuplaşmayı artıran, saygıyı ve sevgiyi boğan bir alışkanlık oldu... Fomo, güncel ve anlık haberleri merak içinde takip etme isteği olmakla tanımlanırken, aynı zamanda insanları saatlerce internette ve telefon başında esir alma hastalığıdır. Çocukların, yetişkinlerin hatta yaşlıların dahi kendini kaptırdığı Fomo hakkında, uzmanlar bu bağımlılığa yakalananların, kontrol altına alınmamaları durumunda, ileride ciddi ruh sağlığı problemleriyle karşılaşacaklarını bildiriyorlar.

 

-Sanal hastalık olarakta adlandırılan “FOMO” gençlerde ve yetişkinlerde PC ve cep telefonlarının başında saatlerce güncel gelişmeleri takip etme merakı ile gerçek hayattan bireyleri uzaklaştırmaktadır. Sosyal medya bağımlılığı olanlar, çevresinde iletişim kuramayan, özgüven sorunu yaşayan bireylerin, doyurulmamış duygularını tatmin edebilme sahası olarak kullanılıyor.

 

-FOMO hastaları, toplumsal hayattaki haberleri kaçırma korkusuyla yaşadıklarını açıklayan Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Fomo’yu “sanal uyuşturucu” olarak tanımlıyor. Saplantı halini alan bu bağımlılık, uyuşturucu etkisi gibi insanın bilinç altını kontrol altına alırken bireylerin ruh sağlığınıda bozuyor. Fomo, merakla birlikte nefret ve çatışmadan besleniyor.

 

-Ruhsal bir hastalık halini alan “Fomo” kişiyi ailesinden, sosyal hayattan daha sonrada manevi değerlerden uzaklaştırıyor. Özellikle genç nesillerde bu hastalığın önüne geçmek için aile bireyleri birbiriyle daha fazla vakit geçirmeli... Türk toplumun örf ve adetleri genç nesillere doğru aktarılmalı, çocukluktan itibaren doğru ilgi alanlarına yönlendirilmelidir. Eş, dost ve ahlaki değerlerin önemsemediği arkadaş guruplarında zaman geçirilmelidir. Kitap okuma alışkanlığı, sanatsal etkinlikler, spor yapma becerileri, tarihi ve turistik geziler özendirilmelidir. Bireyler doğal yaşamdan koparılmamalı, manevi değerler özendirilmelidir.

 

-Beşeri ilişkilerin sanal alemden değil, gerçek yaşamdan takip edilmesi bireyleri daha sosyal, sağlıklı ve başarılı yapar. Tik-tok’un başı çektiği sosyal medya faktörlerinin zihin bulandırdığı, insanları kutuplaştırdığı, kirli bilgilerle fitne ektiği, toplumsal barışı tehdit ettiği, ahlaki değerleri yok ettiği bir ortamda yasal düzenlemeler ivedilikle uygulanmalıdır.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?