
Adnan YILMAZ
Abdullah Safi'den mektup var...
Kime ŞÜKÜR kime TEŞEKKÜR edeceğiz? 3
Kulun ÇALIŞMASI, ÇABALAMASI Allah'ın CC tüm Kur'an'a hâkim olan emridir.
Ayet: Ve insan başkasının değil, sadece kendi ÇABASININ karşılığını görecektir. Ve elbet onun ÇABASI, günü geldiğinde (mahşer gününde) kesinlikle gözler önüne serilecektir. Necm Suresi 40
RIZK ile ÇALIŞMAK arasında çok temel bir fark vardır.
Rızkın Allah'tan CC olduğuna iman eder MÜSLÜMAN oluruz, böyle düşünmez "rızkı Allah'ın CC mahlukunda arar" MÜŞRİK oluruz.
Ayet: Şüphesiz rızık veren, güç ve kuvvet sahibi olan yalnızca Allah’tır. Zâriyât Suresi 58
Ayet: Yeryüzünde kımıldayan hiçbir canlı yoktur ki, rızkı Allah’a ait olmasın...Hûd Suresi 6
Bu iki ayet grubunun mesajları bu kadar netken, ÇALIŞMA ve RIZIK kavramları birbirine karıştırılıyor.
Ancak bu mektubumda temas etmek istediğim ana konu bu değildi.
Mektubun konusuna gelecek olursak...
# Baba çalışmalı. Hem de çok çalışmalı. Gece gündüz çalışmalı. Sadece baba çalışmamalı evde ceza ehliyeti yaşına gelmiş herkes çalışmalı. Çalışmak herkes için farz.
ÇALIŞMA sorumluluğumuz rızıkla alakalı değil "YARATILIŞ GAYEMİZLE" alakalı.
O kadar ki, ne kadar güç vermişse Rabbim CC, o gücü ÇALIŞMA maksatlı kullanacağız.
Diyelim ki vücudumuzun az bir melikesi çalışıyor, fark etmez, çalışan melekemiz ile ÇALIŞMA sorumluluğumuzu yerine getireceğiz.
Tamam çalışacağız da NİYE ÇALIŞACAĞIZ?
Çok kısaca "ömrünü nasıl geçirdin" sorusunun cevabını vermek için çalışacağız.
Biraz detaylandıralım...
-İMTİHANI başarmak için çalışacağız,
Ayet: Hanginizin daha güzel amel işleyeceğini sınamak için ölümü ve hayatı yaratan O’dur. Mülk Suresi 2
-Yeryüzünü İMAR etmek için çalışacağız,
Ayet: Allah sizi topraktan yarattı ve "yeryüzünü imar etmenizi" istedi…” Hud Suresi 61
Yeryüzünü imar etme sorumluluğunu ecdadımız çok güzel ifade etmiş. NİZAM-I ÂLEM ülküsü.
Nizam-ı Âlem: Dünyada "ilahi adaleti ve hak temelli düzeni" kurma ülküsü.
Hedefi: Zulmü engellemek, adaleti yaymak, tüm insanlığa huzur getirmek.
Zulm nedir: Hak edene, hak ettiğini vermemek, hakkı çiğnemek, ölçüyü bozmak.
-SALİH AMEL işlemek (bir başkasına iyilik) için çalışacağız,
Ayet: ... Artık kim Rabbine kavuşmayı umuyorsa, SALİH AMEL işlesin. Kehf Suresi 110
-Topluma yük olmamak için çalışacağız,
Hadis: Veren el, alan elden hayırlıdır.” (Müslim, Zekât, 97)
-Ailemize karşı sorumluluğumuzu yerine getirmek için çalışacağız,
Ayet: Erkekler, kadınlar üzerine hâkimdir (onların reisidirler). (Bu) Allah'ın (insanlardan) bazılarını (erkekleri), bazısından (kadınlardan) üstün kılması ve (erkeklerin kendi) mallarından sarf etmeleri sebebiyledir. Sâliha kadınlar ise, itâatkâr olanlardır. Nisa Suresi 34
-Şükrü ifade etmek ve imtihanı başarmak için çalışacağız,
Ayet: Ant olsun! Biz; sizi, korku ve açlıkla; mallarınızı, canlarınızı ve ürünlerinizi kayba uğratarak sınava tabi tutacağız. Sabredenleri müjdele. Bakara Suresi 155
Sabretmek "çok net ifadeyle" ÇALIŞMAK demektir.
-Döndürüleceğimiz günün sorumluluğu için çalışacağız,
Ayet: Yoksa sizi boş yere ve anlamsız bir oyun için yarattığımızı mı sanıyorsunuz? Dahası, (hesap vermek için) Bize döndürülmeyeceksiniz, öyle mi? Mü’minun Suresi 115
-Allah zulmün bir kısmını kulları üzerinden bertaraf etmek ister. O kullardan bir kul olmak için çalışacağız,
Ayet: Ey iman edenler! Eğer siz Allah’a yardım ederseniz, O da size yardım eder ve ayaklarınızı sabit kılar. Muhammed Suresi 7
Allah’ın yardıma ihtiyacı mı var? Hayır, haşa. Ama Allah CC, dinine sahip çıkan kullarıyla iş görmeyi murad eder. Bu talebi yerine getiren kulunu "şereflerin en büyüğü ile" şereflenir.
Bu ayetin verdiği üç temel mesaj:
/ "Allah’a yardım edin" – Yani, Allah’ın dinine, hakka, adalete, zulme karşı direnişe omuz verin.
// "Allah size yardım eder" – Asıl yardım eden Allah’tır ama vesile olmak sizden beklenir.
/// "Ayaklarınızı sabit kılar" – Hak yolunda istikrar ve sebat Allah’ın lütfudur, ama GAYRET şarttır.
Rabbim CC RIZKI kulları üzerinden dağıttığı gibi, isterse ZULMÜ engellemeyi de kullarını vesile kılarak yapar.
Yukarıdaki iki grup ayetten anlıyoruz ki ÇALIŞMAK ile RIZIK birbirinden AYRIŞTIRILMIŞTIR.
O kadar ki çalışmayana hesap gününü dar geleceği "rızkı verenin Allah CC olduğu" gerçeğini ıskalayanın da Rabbimizin CC rahmetinden nasipsiz kalacağı tüm İslam öğretilerinin konusudur.
Özetle: Rızık Allah’tandır. Çalışmak ise sorumluluktur, imtihandır, kulluktur, şükürdür, toplumsal bir borçtur.
Mektubumu kısa tutmaya özen gösteriyorum. Derinleşeceğiz nasipse...
Kime ŞÜKÜR kime TEŞEKKÜR edeceğiz? 4
Rızkı verene ŞÜKÜR
Çalışana TEŞEKKÜR
Geçen üç mektubumuzda kavramları oturtmaya çalışmıştık. Bu mektubumuz geçmiş üç mektupla birlikte okunmalı.
O zor günde, mahşer gününde "ömrünü nasıl geçirdin" sorusunun cevabını verebilmek için "ceza ehliyeti (ergenlik dönemini tamamlamış olan, mümeyyiz olan) olan herkes ÇALIŞMALI demiştik.
Herkes çalışmalı da "babanın çalışma sorumluluğu" bir başka büyüklüğü ve derinliği ifade eder.
Ben hiç rastlamadım, ancak istisna kabilinden "çalışma şevki düşük" babalar olabilir. Biz baştan beri "ÇALIŞMA şevki taşkın babalar" üzerinden ilerliyoruz.
# Aileyi kurtaramazsak geleceği kurtaramayız!
Aileler neden NESİL yetiştiremiyor? NESİL yetiştiremeyen bir milletin nasıl bir felakete gebe olduğunu biliyor muyuz?
Tarihte her zaman ilk iki de olmuş milletiz. Bazen ikinin ikisi de bizdendi. Timur İmparatorluğu ile Osmanlı imparatorluğu dönemini hatırlayın. Kimin haddine ilk ikiye girmek...
Ne oldu bize? Hikmeti nerede kaybettik?
Kim çaldı aklımızı? Kim çaldı değer yargılarımızı? Kim çaldı Cihat Ruhumuzu?
Yüzyılı aşkın bir süredir bu milletin "aile olma kapasitesine" oynadılar.
Haçlı orduları devleti yıkmayı hedef alır, Moğol orduları devleti yıkmayı hedef alır "aileyi yıkmak istemekte" neyin nesi!
Devletin yıkılması kötü bir şeydir. Ancak aileyi korursanız "biri yıkılırken bir başka devlet kurulmaya başlamıştır" bile.
# Yüzyılı aşkın sürenin tamamına hâkim bir başka şey oldu. Emperyalistlerin hedefi devleti yıkmak değildi. Devletler tarihinin hiçbir evresinde, bu milletin "devletsiz kalamayacağını" onlar da biliyordu.
Hedef devleti yıkmak değildi. Hedef "Cihanşümul Devlet olma arzusunun" belini kırmaktı.
Devleti yıkarak, milletin "Cihanşümul Devlet olma" arzusunu bitiremeyeceklerini bilenler "aileyi yıkmayı" hedefe aldılar.
Aile yıkılırsa ilk ona giremeyen, ilk 20'de olması bile istenmeyen devlet ile sınırlamak istediler ufkumuzu.
Milletin "fetih ruhunu" tarumar etmek istediler. "Mazlumların umudunu" yer ile yeksan etmek istediler. Dünya mazlumlarının "tek sığınağını da" yok etmek istediler.
Ve başardılar...
# Birini kesin öldürmek istediklerinde ya beyni ya kalbi hedef alırlar. Zira vücudun diğer organları ölümcül değildir.
Aileyi hedef aldılar. Aile üzerinden bin yılların bilincini yıkacaklar, kararlılar, aile içi ölümcül organ arıyorlar.
Ailede en ölümcül organı buldular: ANNE
"Bir şeyler değersizleştirilmeden" bir şeyleri değiştiremezsiniz.
Annenin "nesil yetiştirme" önceliğini değersizleştirip "konfor beklentisinin" yükseltilmesine oynadılar.
Buna annenin "dünyevileşme arzusunu" parlatmak da diyebiliriz. Anne "bin yılların kültüründen kopmuşçasına" konfora müptela hale getirildi.
"Çocuk sevgisi bize paket olarak verildi" dedik. Bu sevgi ile çocuk yetiştirme başarıldıysa da "nesir yetiştirme" başarılamadı.
Din dünyevileşmeyi "felaketin habercisi" olarak tanımlar.
Mektubu uzun tutmamak için onlarca ayetten bir tanesin alıp, dört tanesinin de ismini paylaşmak istiyorum.
Ayet: Bilin ki dünya hayatı ancak bir oyun, eğlence, süs, aranızda övünme ve mal ve evlat çoğaltma yarışıdır. Bu, bir yağmur gibidir ki bitirdiği ekin çiftçilerin hoşuna gider; sonra kurur, sararır, sonra çer çöp olur... Dünya hayatı aldatıcı bir zevkten başka bir şey değildir. Hadîd Suresi 20
Âl-i İmrân Suresi 185
En’am Suresi 32
Kehf Suresi 45-46
Tevbe Suresi 38
Büyük mefkuresi olan bu necip millete "bunca ayet, onlarca hadisi şerif ve buradan beslenerek oluşturulmuş gelenek" nasıl unutturuldu da, aile "dünya peşinde koşan" mankurtlara dönüştürüldü?
# "Hafızasını kaybeden" mankurtlaşır...
Yüzyılı aşkın bir süredir ne yaptılar da "değerlerin değersizleşmesi" tavan yaptı?
Çoğu insan sorunun büyük yüzdesini başka yerde arıyor.
"Biraz araştırma, biraz gözlem, biraz tefekkür, biraz dert ediniş" sorunun büyük yüzdesini daha görünür kılıyor.
Bir şey bozuldu her şey bozuldu. O bir şeyin peşindeydim bir süredir.
# "Konfor beklentilerinin ayyuka çıktığı" ailelerde babalar yıpranıyor.
Rızkı verenin Allah olduğu gerçeği kabul görmeyen ailelerde babalar yıpranıyor.
Dünyevileşmeye direnç gösteren babalar yıpranıyor.
Çalışmanın takdir görmediği, onca emeğe bir teşekkürün çok görüldüğü ailelerde babalar yıpranıyor.
Yıpratılmış baba bir süre sonra kontrolü kaybediyor. Aile kaosa gebe hale geliyor.
O "fedakarlığın temsilcisi" olan baba değersizleştirilmenin şoku ile sağa sola çarpıyor.
# Özetle, kötüler "bir şeyi bozacak ve her şey arkasından bozulacak" formülüne yatırım yaptılar, anneye oynadılar.
Zaaflar parlatılırsa kaosa dönüşür demişler. Kimin zaafı parlatılırsa aile çorap söküğü gibi çöker? Çıkan sonuç ANNE.
Evlat büyüğe saygıyı anneden öğrenir demiştik. Anne "tırmandırılmış konforu sağlamayan babaya" saygı göstermiyor. Öyleyse evde büyüğe saygı kavramı gelişmiyor. Büyüğe saygı kavramının gelişmediği bir evde alt saygıların gelişmesi mümkün değil.
Evlat mı? Evlat anneyi taklit ediyor.
Düşman bu oyunları oynarken biz neredeydik? Bunu sonraki mektuplarımız da paylaşalım nasipse...
Alıntıdır...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.