Adnan YILMAZ
BELİRSİZLİKLE YAŞAMAK VE KONTROL ETME İSTEĞİ
Hayatın kendisi bir bilinmezlikler okyanusu. Ne zaman ne olacağını bilmemek, insanı yormaya yetiyor sanırsınız. Ama aslında bizi asıl tüketen şey, o belirsizliğin kendisi değil. Bizi asıl yoran, elimizde olmayan, kontrol edemediğimiz şeyleri inatla kontrol etmeye çalışmamız.
Düşünelim ki, birinin ne hissettiğini, bir işin sonucunun ne olacağını veya yarın havanın nasıl olacağını değiştirmeye çalışıyoruz. Bu, rüzgârı durdurmaya çalışmak gibi... Ne kadar uğraşırsak uğraşalım, hem biz yoruluruz hem de rüzgâr esmeye devam eder. İşte bu anlamsız çaba, omuzlarımıza gereksiz bir yük bindiriyor.
TEVEKKÜL VE İÇ HUZUR
Ancak bir Müslüman için bu durum çok daha farklı bir anlam taşır. Çünkü Müslümanlar bilir ki, gücümüzün ve çabamızın bir sınırı vardır. Kutsal kitabımızda da dendiği gibi "İnsan için ancak çalıştığı vardır" Bu ayet, bize ne kadar değerli bir gerçeği anlatır aslında: Biz sadece gayretimizden sorumluyuz. Gerisi, yani sonuç ise Allah'a aittir
Peygamber Efendimiz (s.a.v.)'in o güzel sözü de bu durumu özetler "Deveni bağla, sonra Allah'a tevekkül et." Bu, bize ne yapmamız gerektiğini net bir şekilde anlatır: Önce elimizden gelenin en iyisini yapmalı, tüm çabamızı ortaya koymalıyız. Sonrası için endişelenmemize gerek yoktur, çünkü sonuç Allah'ın iradesindedir. Bu düşünce, içimizde tarif edilemez bir huzur yaratır. Omuzlarımızdaki gereksiz yükler hafifler. Artık anlamsız bir kontrol savaşı vermeyiz. Sadece kendi çabamıza odaklanır ve gerisini Rabbimize bırakırız. İşte bu teslimiyet, hem yorgunluğumuzu alır hem de kalbimizi güvenle doldurur.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.