Bir sabah kapının önünde rüzgâr vardı,
Ayakkabılarım suskun, yol uzun.
Pencere camında yarım bir gölge,
“Gittin mi?” dedim, cevap yok bugün.
Sokak anlattı hikâyeyi sessizce,
Bir dal kırılmış, iz kalmış taşta.
Kuşlar bile konmaz olmuş o ağaca,
Dal mı bıraktın, yoksa beni mi yasta?
Bir fincan çay soğudu masanın ucunda,
Saatler durdu, kelimeler yolda.
Geriye düşen bir fotoğraf kaldı,
Gülüşün asılı, çerçevesi solgun odada.
Anladım ki bazı gidişler iz bırakır,
Ne kök sökülür, ne yara kapanır.
Dal mı bıraktın diye sordum kendime,
Meğer insan bazen gölgesini de kaybeder,
Yoluna devam eder, susarak…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.