Son dönemlerde, insanımız arasında kitap okuma alışkanlığının azaldığından yakınırız. Sosyal medya bağımlılığının artmasıyla beraber bu oranın daha da düştüğüne şahit olmaktayız. Hâlbuki okunan her kitap insanın düşünce dünyasına bir şeyler katar, iz bırakır. Hele yazar, sahasında etkiliyse, dile hâkimse, üslubu mükemmelse, aydınlar tarafından kabul görüyorsa onların eserleri daha kıymetlidir. Bu eserler yıllarca okunur, düşünce dünyasına katkıda bulunur, insanlık ondan faydalanır. Önemli bir değere sahip olan bu yazarlar, yıllara uzanan bilgi ve tecrübe birikimlerini, hiçbir karşılık beklemeden hazır reçete olarak okuyucuya sunarlar, insanlık onlardan faydalanır.

Toplumları ve nesilleri ifsat etmek için birçok koldan gayretlerin arttığı, menfi bilgiye, âdet ve geleneklere ulaşmanın çok kolaylaştığı günümüzde bu rüzgârlardan insanımızın etkilenmemesi için gayret gösterip kıymetli eserlerini hazır bilgi olarak sunan yazarlar, yüce Peygamberimizin belirttiği amel defteri kapanmayacak hayırlı insan tarifi içerisine girmektedir.

Okuduğum kitaplar arasında bu mahiyette dikkatimi çeken, âdeta çürümüşlüğe doğru giden sosyal hayatımız hakkında, özellikle batı dünyasında ekonomik gücü de çok fazla olan bazı şahıs ve mahfillerce toplumları ifsat edici çalışmaların nasıl yapıldığını bizzat o ülkeleri iyi tanıyan bir yazarın, bilim adamının çarpıcı olarak ortaya koyduğu bir eser dikkatimi celbetti. Bu yazımda “ Hekaton’la Son Tango” isimli bu eserden bahsedeceğim.

Kitabın yazarı Psikiyatrist Dr. Mustafa Merter, liseyi İsviçre’de okuyup, Lozan Tıp Fakültesi’ni bitirmiş, Almanya’da iki yıl iç hastalıkları asistanı olarak çalışmıştır. Zürih Üniversitesinde psikiyatri polikliniğinde uzmanlığını tamamlamıştır. Doktorasını bitirip 1987 yılında Türkiye’ye yerleşmiştir.

Yazar bu eserinde ABD ve Avrupa ülkelerinde gerçekleştirilen sosyal değişim faaliyetlerinin analizini yapar, küresel çapta eş zamanlı olarak bir sosyal mühendislik projesiyle karşı karşıya olduğumuzu anlatır. Bu projelerin bazı merkezler tarafından eş zamanlı olarak organize edildiğine işaret eden yazar, internetin yaygınlaşması, özellikle 2012’den sonra akıllı telefonların hayatımıza girmesiyle, bu sosyal değişim gayretlerinin hızla yayıldığına dikkat çeker. Bu merkezler tarafından yürütülen bu projelerin ve çalışmaların tüm dünyada etkilerinin hızla yayılmasıyla birlikte, bizim ülkemizi de etki alanına aldığının, özellikler gençlerimizi yönlendirdiğinin tespitini yapar.

Yazar, toplumların sosyal hayatlarını tanzim ve ifsat etme projelerini altı başlık altında “Altı Cephe” tabiriyle inceler. Sosyal değişim hareketi ifadesini de kullanan yazar, insanlığın doğuştan gelen cinsiyet ve aile yapısına açılan bir savaş olarak nitelendirir ve bu faaliyetlerin bazı merkezlerde aynı anda organize edildiğine değinir. Eserde bu başlıklar şöyle sıralanır:

1. Kadim terbiye sisteminin çökertilmesi
2. Kadın hakları ve aileyle ilgili menfi çalışmalar
3. Baba otoritesinin ortadan kaldırılması
4. Cinsel sapkınlıkların küresel çapta artırılması
5. Kadın erkek farkının ortadan kaldırılması
6. Çocuk, anne, baba, kardeş sevgisi gibi duyguların başka alanlara yönlendirilmesi

Yazar, bu projeleri yürüten küresel güçlerin ve değişik ülkelerdeki uzantılarını sosyal medya ve sinema gibi görsel araçları çok iyi kullandıklarını, kültür emperyalizminin tesirinden kurtulmak ve kendi kültürel değerlerine sahip çıkmak isteyen toplumların bu sahalarda en az onlar kadar başarılı bir seviyeye gelmeleri ve gayret göstermeleri gerektiğini özellikle vurgular. Toplumuzu içten içe çürüten bu hastalıkları çok iyi anlamaları ve keşfetmeleri için özellikle gençlerimize bu kıymetli eseri okumalarını ısrarla tavsiye ediyorum. Oynanan bu oyunları insanımız kısa sürede anlayıp, bu oyunları bozma şuurunu kazanmazsa vakit çok geç olacak.